Türkiye, doğal ve kültürel envanteri zengin bir ülke. Kentlerin sahip olduğu doğal ve kültürel varlıklar; kent miraslarını ve geçmiş-gelecek bağlantılarını güçlendiren en önemli materyaller. Yerel idari kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler sorumlu oldukları kentlerdeki kültürel ve doğal varlıkları saptama ve kaydetmenin kaçınılmaz bir ihtiyaç olduğu meselesini artık benimsemiştir.
Bu noktadan hareketle kültür varlıklarını, yerel kurum, kuruluş ve kişilerin katkılarıyla belgeleyen kentlerimiz bir kültürel miras veri tabanı oluşturmaya başladı. Çünkü kentlerin korunmasının temelinde, sahip olunan kültürel ve doğal varlıkların tespit edilmesi ve envanterlenmesi yer alıyor.
TKB’nin Anadolu toplantılarında sıkça dile getirilen envanterlerin önemi, ÇEKÜL Çarşamba Kent Toplantılarında da uzmanların kent temsilcilerinden en başta istediği çalışmalardan biri. Kentlerin bellek koruma ve hafıza oluşturma çabalarında atılacak ilk adım olan envanter hazırlama işlemi, kent arşivleri, kent bellekleri ve kent müzelerine doğru ilerleyen yolun da başlangıcı. Ortaya çıkan envanterle birlikte, kültürel mirası koruma bilinci ve ihtiyacı, kentlilere da ulaşmaya başlıyor. Afyon, Adana, Aksaray, Amasya, Antalya, Ankara, Balıkesir, Bartın, Bolu, Bitlis, Burdur, Bursa, Diyarbakır, Denizli, Eskişehir, Edirne,Erzurum, Gaziantep, Hatay, Isparta, Kastamonu, Kayseri, Konya, Kütahya, Kocaeli, Mardin, Manisa, Mersin, Muğla, Nevşehir, Rize, Sivas, Tokat, Trabzon, Çanakkale, Çorum, Şanlıurfa, İzmir ve İstanbul sayıca en fazla kültür varlığına ve bu varlıkları listeleyen birer envantere sahip kentlerin başında geliyor.
Kültür Envanteri Neleri Kapsar?
Kültür envanteri varlık türleri neleri kapsar diye baktığımızda karşımıza; antik kentler, köprüler, külliyeler, kiliseler, höyükler, hamamlar, müzeler, su kemerleri, surlar, tarihi camiler, çeşmeler, türbeler, yalı ve köşkler, mağaralar, yaylalar, iskeleler gibi kent ve kentliyi yansıtan, aidiyet duygusunu ortaya koyan tüm yapılar çıkar. Kültür envanteri şehri ise; bu yapıların zenginliğinin farkında olan, bu değerleri saptayan ve envanterlerle somutlaştırarak koruma altına alan kentlerdir. Artık pek çok kent kendi hazinesini keşfetme yolculuğuna, envanter oluşturarak başlıyor. Yapıların detaylı adres bilgileri, yapıyla ilgili genel tanım, koruma durumu, yapının halihazırda maliki, sorumlu kuruluş, teknik bilgiler ve var olan eklerden (fotoğraf, restorasyon projesi, harita, kroki gibi) oluşuyor. Bu veriler, sağlıklı bir envanter fişi için oldukça önemli. Envanterlere yukarıda bahsettiğimiz somut varlıklara ek olarak, doğal varlıklar, halk kültürü ve müzeler başlıkları da açılabilir. Halk kültürü, somut olmayan kültürel mirasın en önemli başlığıdır. Örneğin; geleneksel sanatlar ve zanaatkârlar, yemek kültürü, sosyal yaşam, edebiyat gibi başlıklarla, pek çok tarihi kent envanterini genişletmeye başlamıştır. Envanter ekibinde arkeologlar, sanat tarihçileri, koruma uzmanları, coğrafyacılar, folklor uzmanları, haritacılar, arşivciler, müzeciler farklı disiplinlerden uzman ve araştırmacıların dâhil edilmesi, sonucun daha verimli olmasını sağlar. Kentliler mirasını öğreniyor, öğretiyor Teknik bir adım olan kent envanterlerinin hazırlanma evresinde, bu projeden kentliyi de haberdar etmek son derece önemlidir. Envanter süreçleri, halkın, kentin sahip olduğu somut veya somut olmayan kültürel mirasının farkına varması için iyi bir araçtır. Çünkü envanterler, kuşaktan kuşağa aktarımın bir parçasıdır. Hazırlık aşamasında o kentte yaşayan insanlarla yapılacak görüşmeler hem veri girdisini hem de kentlilik bilincini arttırır. Kültür varlıkları envanterleri, birer arşiv belgesi ve kaynağı niteliği taşıdığından aynı zamanda kent arşivlerinin de temelleri bu sayede atılır. Kent arşivi oluşum evresinin yerel yönetim ve kentli birlikteliğiyle başarıya ulaşacağı gözden kaçırılmamalıdır.
Bununla birlikte kentlere ait kültür envanterleri, kentlerin tanıtımı için de kullanılabilir. Doğal ve kültürel sürdürülebilirliğin sağlanmasına olan katkısı yadsınamaz olan turizmin kente sağlayacağı katma değer kültürel varlık envanterleriyle güçlendirebilir. Böylece kent ziyaretçileri, görülmeye değer kültürel ve doğal varlıklardan ilk elden haberdar olur. Kültür ve Turizm Bakanlığı verilerine göre, Türkiye genelinde 113 bin 137 adet taşınmaz kültür varlığı bulunuyor. İstanbul 35 bin kültür varlığıyla, ülke genelindeki tarihi eser yoğunluğunun yüzde 32’sini barındırıyor.
Son yıllarda İstanbul Büyükşehir Belediyesi, geniş çaplı bir envanter çalışması başlattı. İstanbul Kültür Varlıkları Envanteri Projesi ile 152 türde 35 bin kültür varlığını içeren, 45 ciltten oluşacak bir kitap serisi yayımlamayı; özel bir yazılımla tüm veriler dijital platforma aktarmayı hedefliyor. Bu projenin yanı sıra birçok kurum ve kuruluş, kültürel miras çalışmaları ve araştırmaları kapsamında çevrimiçi interaktif haritalar hazırlamaya başladı. Somut kültüre ek olarak somut olmayan kültürel mirası da ele alan bu çalışmalar, Türkiye’nin çok kültürlü mirasının hafızasını koruyacak ve gelecek kuşaklara aktaracak nitelikte.
Dijitalleşme Süreci Başlamalı
Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfının ürettiği politikalarla, kentlerin doğa-tarih-kültür envanterlerinin artık eksiksiz hazırlanmaya başladığını biliyoruz. Ülkemizin zengin mirasını korumaya yönelik ilk adım olarak gördüğümüz bu süreçten eğitimlerde, yayınlarda, yol haritalarında sürekli bahsediyoruz. Artık yeni bir aşamaya geçmemiz gerekiyor: Dijitalleşme süreçleri. Bu zengin mirasın sadece arşivlerin, kütüphanelerin tozlu raflarında değil, araştırmacıların rahat erişebileceği dijital ortamlarda barındırılması artık kaçınılmaz bir ihtiyaçtır. ÇEKÜL Bilgi Belge Merkezinde tüm bölümlerden ayrı bir “envanter” kataloğumuz ve kitaplığımız bulunuyor ve bu kitaplıkta 381 envanter kayıtlı. Kültür varlıkları envanteri istatistiki verilerinin yüksek olmasına karşın, bu verileri yayına çeviren kentlerin sayısı ise oldukça düşük. Çevrimiçi interaktif haritalar ve online kayıtlar haricinde yerel yönetimlerin envanter kayıtlarını mutlaka bir yayına çevirerek, ilgili kurumların arşivlerine girmesini sağlaması gerekiyor. Koruma kültürünün sürdürülebilir olması içinse dijitalleşme süreçlerine yerel yönetimlerin bir an önce adapte olması, yeni nesil teknolojileri kullanmaya başlaması, bilgiye eşit koşullarda erişim için çok önemli.