Ana içeriğe atla
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği

Arkeolojik Mirasın Sürekliliği

16.08.2024

Yazan: Zeynep Biçer Zeydan - ÇEKÜL Anadolu Araştırmaları Koordinatörü, Arkeolog

Yerel Kimlik Dergisinin 78. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: ..-..)

Kültürel miras, toplumların kültürel sürekliliğini sağlamak için gerekli öğelerden biri olmasının yanı sıra geçmişle gelecek arasında köprü kurması, uluslara kimlik kazandırması; tarihi öğrenmeye, aidiyet bilinci kazanmaya teşvik etmesi, kuşaklararası iletişimi sağlaması gibi yönleri açısından önemli ve değerlidir. Bu değerlerin yok olması ya da azalması, toplumdaki iletişimi ve dayanışmayı zayıflatmakta, kimlik bunalımı yaratıp “bir yere ait olamama” duygusunu ortaya çıkarmaktadır. Elbette söz konusu değerlerin, insanlığın ortak mirası olduğunu da vurgulamak gerekir. Başka bir ifadeyle kültürel mirasın “ulus ötesi”  niteliğe sahip olduğu ve bu çerçevede korunması gerektiği de unutulmamalıdır.[1]

Resim
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği
Kbyra Stadyum

Kültürel mirasın belirtilen yönlerini taşıyan alt başlıklardan biri olan arkeolojik miras, ICOMOS tarafından şöyle tanımlanmıştır: “İnsan varlığının her tür izini kapsar ve her tür insan etkinliğini yansıtan yerleri, terk edilmiş yapıları, toprak ve su altındaki sitler de dahil olmak üzere her tür kalıntıyı, bunlarla ilişkili taşınabilir tüm kültürel malzemeyi içerir. Arkeolojik miras hassas ve yenilenemeyen bir kültürel kaynak”. Bu mirasın korunması yalnız arkeolojik tekniklerin uygulanmasıyla başarılamaz. Daha geniş mesleki ve bilimsel birikime, becerilere gerek duyulmaktadır.[2]

Resim
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği
Laodikya Kazısı - 2012

Arkeolojik mirasın korunması folklorik, sanatsal, bilimsel, teknik yönleri olan bir konudur. Kırsal ve kentsel alanlardaki arkeolojik kalıntıların sistematik envanter çalışmalarıyla saptanması, arkeolojik alanların yasal olarak koruma altına alınması, kazılarla arkeolojik buluntuların ortaya çıkarılması, konservasyonu, sürekli bakımlarının sağlanması ve ziyarete açılmaları disiplinler arası bir çalışma alanıdır. Dolayısıyla, arkeologların ve diğer bilim insanlarının bu mirası gelecek kuşakların yararına inceleyip yorumlayabilmesi için doğru yönetimi belirlemek şarttır.

Arkeolojik miras kavramının tarihi

Arkeolojik mirasın tanımını tarihsel süreçleriyle incelediğimizde, kapsamının geçirdiği değişimleri de görebiliriz. Başlangıçta yalnızca buluntuların kazı çalışmalarıyla açığa çıkarılması ve muhafaza edilmesi biçimindeki koruma yaklaşımının; arkeolojik varlığın bilgisini ve anlamını doğru bir biçimde topluma sunmayı temel alan, arkeoloji-koruma-toplum ilişkisi içinde planlanan bütünleşik koruma yaklaşımlarına yerini bıraktığı görülmektedir. 

Arkeoloji biliminin de artık yalnızca buluntuları açığa çıkarmakla ilgilenmediği görülmektedir. Koruma ve sunum yaklaşımlarındaki bu değişimin, arkeolojinin tüm koruma süreçlerini inceleme ve yorumlama becerisi kazanmasıyla paralel ilerlediği söylenebilir.

Resim
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği
Thyke Tapınağı

Arkeolojik miras alanlarına yönelik güncel koruma, yorumlama ve sunum yaklaşımlarıyla öncelikle şunlar hedeflenmektedir: Arkeolojik kalıntıları-buluntuları, artık insanların “uzaktan” baktığı alanlar olmaktan çıkarmak, arkeolojik mirası toplum için erişilebilir kılmak; arkeolojik varlığın bilgisini, tüm niteliksel-niceliksel özelliklerini tarihsel, kültürel ve doğal bağlamı içinde topluma anlatmak. 

Arkeolojik miras tüm nitelikleri, sorunları ve verilerin yorumlanma biçimleriyle daha kapsamlı şekilde, farklı perspektiflerle ele alınmalıdır: Onarım ve restorasyon çalışmalarını, çevre düzenlemeyi, koruma ile sunum müdahalelerini kapsayan; toplumun dâhil edildiği bütüncül, katılımcı koruma yaklaşımlarının geliştirilmesi, arkeolojik mirasın sürdürülebilirliği açısından büyük önem taşımaktadır. [3]

Resim
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği
Troia Harabeleri

Avrupa’daki geçmişi 100 yıla varan arkeolojik mirasın sergilenmesi konusu, Türkiye’de 20’nci yüzyılın ikinci yarısında, duyarlı birkaç arkeoloğun bireysel çabalarıyla başlatılan az sayıda uygulamayla örnekleniyor. 21’inci yüzyılın ilk on yılında gerek klasik gerek tarihöncesi alanlarda, çağdaş yaklaşımları benimseyen müzelerin sergi kurgularıyla büyük bir atılım yapıldığı görülmektedir. 

Bu girişimlerde her ne kadar uluslararası kurumların gösterdiği duyarlılığın ülkemize yansıması, Türkiye’deki bilim insanlarının yurtdışındaki uygulamaları daha yakından izlemesi, ülkemizde çalışan yabancı arkeologların, özellikle Peter Neve, Manfred Osman Korfmann ve Ian Hodder'ın girişimleri etkili olmuştur. Ancak kuşkusuz ki ülkemizde Tarihi Kentler Birliği ile ÇEKÜL Vakfının öncü çalışmaları, bu alana önemli bir katkıdır.

Resim
Arkeolojik Mirasın Sürekliliği
Aizonai - 2014

Son yıllarda özellikle yerel yönetimler, bölgelerindeki kültür varlıklarının topluma kazandırılması için bu alanda çalışma yapan bilim insanlarına destek vermeye başlamış, bazı kamu kurumları ve özel kuruluşlar da etkilerini artırmıştır. Bu hızlı dönüşüm sürecinde ilk uygulamalar arkeolog, koruma uzmanı, mimar gibi meslek insanlarının kendi çabalarıyla gerçekleşmiş ancak ilerleyen süreçte çeşitli üniversitelerde “kültürel miras yönetimi” gibi programların açılması, mimari restorasyon programlarında arkeolojik alan koruma uzmanlarının yetiştirilmeye başlaması daha profesyonel uygulamalar için gerekli altyapıyı hazırlamaya başlamıştır.[4]

Arkeolojik miras uygulamaları

Son yıllarda Türkiye’de farklı disiplinlerden araştırmacıların yer aldığı, yerel yönetimlerin destek verdiği, miras alanını çevresiyle birlikte korumayı hedefleyen, toplumun da bu süreçlere sürecine dâhil edildiği farklı koruma-sergileme yaklaşımları gelişmiştir. Sagalassos Projesi; farklı anastilosis uygulamalarının ve tamamen pitoresk görüntüsüyle bırakılan buluntuların doğal peyzaj ile birarada korunarak, yerleşim boyunca oluşturulan bir gezi güzergahıyla ziyaretçiye sunulmasıyla; yerleşim ölçeğinde gerçekleştirilen planlı bir koruma-sergileme yaklaşımı olarak önemli bir örnektir. 

Sagalassos Antik Kenti aynı zamanda; bulunduğu Ağlasun yerleşiminde oluşturulan doğa yürüyüşü-bisiklet rotaları ve kültür rotalarının da bir parçasını oluşturmaktadır. Benzer şekilde; Hattuşşa ve diğer Hitit yerleşimlerini kapsayan Hitit Yolu Projesi ve 19 Likya şehrini içine alan, Antalya’dan Fethiye’ye uzanan, farklı rotalardan oluşan Likya Yolu Projesi farklı yaklaşımlarıyla öne çıkmaktadır.

Yapımı 2018 yılında tamamlanan Troya Müzesi ile Troya Ören Yerinin hemen yakınında yer alan, Tevfikiye Köyünde gerçekleştirilen Arkeo-Köy Projesi dikkate değer bir örnektir. Yerleşim ölçeğinde, tarihsel bağlam kurularak yenileme, restorasyon, peyzaj düzenlemeleri, satış alanlarının oluşturulması, köy müzesi kurulması gibi çalışmalarla; arkeolojik mirası yerel topluluklarla buluşturma, antik ve kırsal yerleşimdeki kültürel birlikteliğin sürekliliğinin sağlanmasına yönelik öne çıkan uygulamalardandır.

Arkeolojik miras tanımının yapılması, kapsamının belirlenmesi, arkeolojik alanlarda gerçekleştirilen koruma-sergileme çalışmalarının sınırlarının çizilmesi, yönetim planlarının oluşturulması konusunda ve turizm faaliyetlerinin miras alanları üzerindeki yarattığı baskıyı önlemeye yönelik yasal düzenlemelerin eksikliği ise ülkemiz için hâlâ önemli bir sorunu teşkil etmektedir.

Anadolu arkeolojisinin kendine özgü kimliği

Anadolu’daki yerleşmelerin pek çoğunda göze çarpan ortak özellik, sürekli iskân görmesi sonucu oluşan fiziksel ve kültürel katmanlaşmadır. Her arkeolojik alanın kendine özgü kimliği ve sorunları bağlamında projelerin üretilmesi gerekir. Bu da kuşkusuz ele alınan kazı yerinin kültür tarihi açısından taşıdığı önem, arkeolojisi ve korunmuşluk durumu kadar, kalıntıların bulunduğu bölgedeki güncel etkenler de doğru bir biçimde çözümlenerek gerçekleştirilebilir. 

Bu verilerin doğru ve projeye yararlı biçimde oluşturulabilmesi için farklı uzman gruplarının birlikte çalışması gerekir. Bu da açık hava müzelerini tanımlayan uluslararası ya da ulusal yönergeler kadar akademik anlamda bu konuya yönelik ara uzmanlık dallarının da geliştirilmesine bağlıdır.

 

Dipnotlar


[1] Kiper, A. U. T., & Kiper, T. (2006). Turizmin Kültürel Miras Üzerine Etkileri: Beypazarı/Ankara Örneğinde Yerel Halkın Farkındalığı. Tekirdağ Ziraat Fakültesi Dergisi, 3(3), 305-314.

[2] İCOMOS Arkeolojik Mirasın Korunması ve Yönetimi Tüzüğü, 1990. 

[3] Cengiz M., Tanaç Zeren M. (2021). Arkeolojik miras alanlarında koruma, yorumlama ve sunum yaklaşımlarının gelişimi. Dokuz Eylül Üniversitesi Mimarlık Dergisi, Cilt: 2 S: 2, 54-76. 

[4] Eres, Zeynep (2009). Tarihöncesi kazı alanlarında koruma ve sergileme kavramının gelişimine kısa bir bakış, TÜBA KED 7.

Tüm Makaleler