İstanbul'da Özgün bir Mimari: Karaköy Ziraat Bankası
Yazan: Sena Durmaz - ÇEKÜL Vakfı Anadolu Araştırmaları Koordinatörü, sanat tarihçisi
Fotoğraflar: Hurşit Arslan, Sena Durmaz, Rena İnşaat
“Mimarlık her şeyden önce sanattır”
Le Coubusier
Yerel Kimlik Dergisinin 56. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 52-55): http://online.fliphtml5.com/fvgh/vwww/
Karaköy, tarih boyunca bir liman ve ticaret merkezi olma özelliğiyle öne çıkar. Aynı zamanda Galata Köprüsü ile tarihi yarımadaya, Karaköy İskelesi ile Kadiköy’e ve tarihi Tünel ile Beyoğlu’na bağlantısı olan son derece önemli bir kentsel kavşak görevi görür.[1]
- yüzyılın son çeyreğinde Karaköy, Osmanlı Devletinin finans merkezi haline gelir. Günümüzdeyse ulaşım odaklı, yoğun olmamakla beraber ticaretin de devam ettiği bir merkez olarak varlığını sürdürür. Bölgenin ticari odak haline gelmesi ticari yapıların oluşmasını sağladığı gibi, başta banka binaları olmak üzere, zamanla inşa edilen iş hanları, sigorta şirketleri, liman gümrük binaları ve yolcu terminalleri de bölgeyi mimari yapı zenginini bir merkeze dönüştürür.
Karaköy’de bir efsane: Ziraat Bankası
20.yy.’ın erken dönem ticari yapılarından biri olan Ziraat Bankası Karaköy Şubesi ise, konumu ve mimarisiyle, inşa edildiği dönemden günümüze kadar bölgenin önemli yapıları arasında yer tutar. Eklektik üslubun etkili olduğu dönemde inşa edilen Ziraat Bankası Karaköy Şubesinin cepheleri, aynı zamanda iç mekândaki bezeme ögeleri, bu üslubun özelliklerini yansıtır. 1906 yılına ait sigorta haritalarında bu şubenin bulunduğu mevkide Credit Lyonnais’ye ait başka bir yapının mevcut olduğu saptandığından, binanın inşa tarihinin 1906 sonrası, 1910-1912 yılları arasında olduğu anlaşılır. Yapının yılının saptanmasında, 1905 tarihinde R.D’ Aronco tarafından yapılan Karaköy Mescidi, (Merzifonlu Kara Mustafa Paşa Cami) önemli bir kaynak işlevi görür. Avusturyalı Wienner Bank Verein için yapılan banka binasının mimarı kesin olarak bilinmemekle birlikte, projesinin Alexander Von Neumann ve Ernst Gotthily ortaklığınca yapıldığı restitüsyon raporunda belirtilir.[2]
İlk olarak, Avusturyalı Wienner Bank Verein için yapılan, sonra Fransız Banque Française des Pays Orient ve ardından Tütün Rejisine devredilen bina, 1944 yılından itibaren Ziraat Bankası Karaköy Şubesinin kullanımına geçer. Yüksek bodrum kat üzerine 5 katlı olan yapı, Karaköy Meydanına ve Haliç girişine hâkim konumuyla özgün bir tasarımdır. Asma katlı yüksek servis bölümünün üstü, tarihi peyzaja açılan bir terasla değerlendirilir. Yapıldığı dönemin banka plan tasarımına uygun olarak giriş katında kolon dizisiyle çevrelenmiş bir müşteri kabul holü ve galerili asma katı bulunan binanın, üst katlarında çalışma odaları yer alır.[3] Bugünkü çatı katı, tarihi binaya, 1975 yılında gerçekleştirilen yenileme ve ek bina inşaatı sırasında ilave edilmiş olup[4], yapının genel şemasına ve özgün mimarisine ait değildir.
Dönemin mimari anlayışını yansıtan Ziraat Bankası Karaköy Şubesi 3 cepheden oluşur. Mimarı bezemesi; pencere düzeni, kapısı ve heykelleriyle ön plana çıkan yapının giriş bölümündeki sütunlar, herhangi bir taşıyıcı eleman niteliğinde olmayıp, yapıya hareket kazandırmak amacıyla kullanılmıştır. Birbirine paralel altı sütunun yer aldığı giriş bölümü ise neoklasik düzeni akla getirir. Askı çelenk motifleri, akantus yaprakları ve meyve motiflerinin yer aldığı bezeme ögeleri, giriş ve deniz cephesinde yer alan armalar, birtakım hayvan figürleri binanın plastik elemanlarının bir kaçıdır. Burada dikkat edilen, bu bezeme ögelerinin bir kompozisyon içinde, yapının konumuna ve işlevine uygun değerlendirilmesidir. Armalardan birinde geminin baş üstüne tünemiş kartal ve çevresinde uçan martı, diğerinde ise ortada küre ve bir çubuk etrafına sarmalanmış 2 yılan görülür.
Yapının denize bakan cephesinde bulunan teras bölünün sağ ve sol kenarlarında batıda kadın, doğuda erkek olmak üzere 2 adet insan figürü yer alır. Her 2 figürün de sağ ve sol tarafında, dizlerinin üzerine çökmüş 4 çocuk figürü, çelenklere sarılmış bir şekilde konumlandırılmıştır. Anıtsal heykellerde kullanılan çelenkler bereketi sembolize eder. Görünüşlerinden yola çıkarak, heykellerden birinin ziraatı diğerininse ticareti simgelediğini söyleyebiliriz. Denize karşı konumlandırılmış heykellerin, dayanıklı ve güçlü duruşları bir bakıma yapıyı koruyan muhafızları da akla getirir. Yapının iç mekân bezeme ögelerine bakıldığında ise kalem işlerine rastlarız. Günümüzde ortaya çıkarılmayı bekleyen kalem işlerinde, bir takım meander ve bitki motiflerini de görmek, kısmen mümkün. Bununla birlikte yapının merdiven korkuluklarında ardışık bir şekilde yer alan pirinç plaklar, stilize edilmiş başaklardan oluşur. Bu stilize edilmiş başaklar, sadece merdiven korkuluklarında değil, asansör içindeki vitray pencerelerde ve yapıya daha sonradan eklenen kapıda da yer alır. 1970 yılında Sadi Çalık tarafından yapılan kapı, banka binasının işlevsel kompozisyonuyla bir bütün oluşturur ve merkezde başakların yer aldığı, çevresinde ışık hüzmelerini anımsatan çizgisel bir bütünlük bulunan kapının yapıyla olan bağlantısını destekler.
Karaköy Ziraat Bankası Restorasyonunun Vadettikleri
Yapının restorasyon çalışmalarına 2017 yılında, Rena İnşaat tarafından başlandı. Çalışmaların, 2019’da tamamlanması öngörülüyor. ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışma Kurulu üyesi ve ÇEKÜL Vakfı Çarşamba Kent Toplantısı uzmanlarından restoratör Ayşe Nüvit Bayar’ın kontrolörlüğünde yürütülen restorasyon çalışmaları, temel güçlendirme ve genel restorasyonu içeriyor. Restorasyon sırasında yapının özgün mimarisine ait bazı ögelerin keşfedilmesini, önümüzdeki günlerde ortaya çıkacak yeni bilgilerin işareti olarak görebiliriz. Günümüzde özgün haliyle ulaşabilmiş bu önemli ticari yapının restorasyon süreci de kuşkusuz heyecan verici. Restorasyonun tamamlanmasıyla birlikte ortaya çıkması muhtemel bilgiler de bu heyecanın büyük bir parçası…
[1] İstanbul Mimarlık Rehberi Galata, İstanbul: TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, 2015, s.66
[2] Tanker Serpil, Ziraat Bankası Restitüsyon Raporu, 2011, s.5
[3] İstanbul Mimarlık Rehberi Galata, İstanbul: TMMOB Mimarlar Odası Yayınları, 2015, s.67
[4] M. CEZAR, XIX. Yüzyıl Beyoğlusu, İstanbul, 1990, s.227.