7 Bölge 7 Kent: Kemaliye
Yazan: Etem Kılıç - Kemaliye Belediye Meclis Üyesi, ÇEKÜL Vakfı Gönüllüsü
Yerel Kimlik Dergisinin 68. sayısında yayımlanmıştır. (sayfa: 4-9)
Kadıgölüne yeşil,
Yeşile Eğin,
Eğine Kemaliye
Ne güzel uymuş.
Adını Mustafa Kemal Atatürk’ten alan, eski adı Eğin olan Kemaliye, Çin Seddinden sonra dünyanın ikinci büyüklükte duvar metrekaresine sahip olduğu tahmin edilen, coğrafi bölge olarak Doğu Anadolu sınırları içinde yer alsa da sahip olduğu kent kimliği, mimari çözümleri, insan yapısı ve doğasıyla bölge içine sığmayan yalçın kayaların arasına, Karasu Nehri kenarına konumlanmış; saklı, gizemli, çok enteresan bir kent. İç Anadolu ile Doğu Anadolu, Karadeniz ile Güney Doğu Anadolu bölgeleri arasında, Prof. Dr. Metin Sözen’in deyimiyle “Kemaliye nokta değil, odak noktasıdır”. Ki bu saptama kentin vizyonu açısından son derece değerlidir.
Anadolu evleri ve kentleri konusunda çıkan yayınlarda çok uzun yıllar yer alamaması bir kayıp olsa da 1990 yılında Y. Mimar Berrin Alper’in “Kemaliye (Eğin) Yerleşme Dokusu ve Evleri” başlıklı doktora tezi çok değerli bir bilimsel çalışma olarak hazırlanmıştır. Bu tarihlerden itibaren değerli büyüğümüz Prof. Dr. Metin Sözen Hoca’mızın öngörüsü ve yönlendirmesi sonucu ÇEKÜL merkezli kentte ciddi bir hareket başladı. (Sözen Hoca ki çocukluğumda, 1975’te Kemaliye’deki evimizi gezmiş incelemiş ve bana Kemaliyeli bir mimar olmamı tembih etmişti.) Kaymakam Uğur Kolsuz liderliğinde eski ortaokul binasında Atatürk Kültür Merkezi oluşturuldu, geçmişi kilise olan halı şirketi binasında ise açılışını rahmetli valimiz Recep Yazıcıoğlu ile Bakan Hasan Gemici’nin yaptığı ve Tarihi Kentler Birliğinin ilk müzesi olan Kemaliye Etnografya Müzesi kuruldu. Ki Kemaliye, 2000’de 52 üyeyle kurulan Tarihi Kentler Birliğinin de kurucu üyesidir.
ÇEKÜL Vakfının 7 Bölge 7 Kent Projesine seçilen özel kentlerden Kemaliye’nin önüne UNESCO hedefini koyan Prof. Dr. Metin Sözen “Kemaliye ve Köyleri” vizyonunun oluşmasında önder liderimizdir. Kemaliye ÇEKÜL Vakfı Temsilciliği ise Anadolu’da kurulan ilk temsilciliktir. Temsilciliğini üstlenen Hilmi Balioğlu, kendi iş yerini karşılıksız hizmete sunmuştur. Betül Sözen’in öncülük ettiği, İstanbul ve Kemaliye’den gönüllü kadınların kent merkezinde, köylerinde farkındalık yaratan etkinlikleri de hafızalardadır. 7 Ağaç Ormanları, Kentler Çocuklarındır, Yaz Okulları dâhil, günümüze kadar olan süreçte kadınlar, çocuklar ve gençlere dönük eğitici katılımcı sosyal içerikli birçok etkinlik, kent genelinde olağanüstü etkiler bıraktı.
Kemaliye için 2002 yılında kurulan KEMAV (Kemaliye Kültür ve Kalkınma Vakfı) ÇEKÜL’ün oluşturduğu önderlik etkisi ile önemli bir dönemeç. Kentin çok değerli ve çeşitli sektörlerinden insan kaynağını biraraya getiren KEMAV Vakfı bünyesinde kurulan Özgün Mimariyi Koruma ve Yaşatma Komitesi, ÇEKÜL Vakfı Kemaliye temsilcisi Hilmi Balioğlu ve y. mimar Eray Parlakkaya tarafından koordineli bir çalışmayla kentin değerlerinin korunması ve planlanması konusunda son derece önemli bir dönemi kente kazandırdı. KEMAV Vakfı, UNDP ödüllü Kültür ve Doğa Sporları Şenliği başta olmak üzere, kurduğu komitelerle 10 yıllık planlamalarla etkin ve değerli çalışmalar yapıyor. ÇEKÜL Vakfı gönüllüsü Kadriye Ayda Ünal, özellikle çocuklarla ve kadınlarla beraber birçok projeyi hayata geçirdi. KEMAV, 2018 yılında satın aldığı kimlikli bir konağı restore ederek Kültür ve Müze Ev olarak kentimize kazandırma yolunda.
Köyler ve Köy Müzeleri
Bu süreçte ÇEKÜL, KEMAV ve Kemaliye Belediyesi koordinasyonunda 2005 yılında kentsel sit ilanı bir dönüm noktası oldu. 2010 yılında İller Bankası desteğiyle koruma amaçlı imar planı kabul edilerek yürürlüğe girdi. Bu tarihten günümüze Kemaliye ve köylerinde 280 yapı tescillendi. Ocak, Yeşilyurt, Sırakonak, Çit ve Apçağa köylerinde köy müzeleri kuruldu, diğer köylerde müze oluşumları hız kazandı; tarihi evler tescillenmeye başlandı. Ocak Köyü Özel Ali Gürer Müzesi, Kültür ve Turizm Bakanlığına bağlı olarak Anadolu’da bir köyde kurulan ilk müze oldu. Apçağa Köyünden olan ulusal şairimiz Ahmet Kutsi Tecer Müzesi, mimarisiyle ilgi çeken Apçağa Köyüne ayrıca bir değer kattı. Prof. Dr. Metin Sözen Apçağa için “Apçağa’yı gör, orda kal” diyerek hem Apçağa Köyüne hem Kemaliye’ye hem de ülkemize bilinirliği olan bir köy hediye etmiştir. ÇEKÜL Vakfı uzmanı, mimar Alp Arısoy’un, TKB ve ÇEKÜL ortak projesi olan “Kırsal Mirasın İzinde Projesi” kapsamında yapılan araştırmada iki örnek köy incelenmiştir: Hayat’ın Vakıflı Köyü ve Apçağa. Çit Köyünde bulunan Şair Enver Gökçe Müzesi ise mütevaziliği ve şairin örümcekle ilgili anılarından dolayı örümcekleriyle anlamlı bir müzedir.
ÇEKÜL’ün ışığıyla gün geçtikçe gelişen, bilinen Başpınar Köyü üzerine birçok de bir tez çalışması yayımlanmıştır. Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde yapılan “Geleneksel Konutların Mimari Özellikleri ve Koruma Sorunları” ile “Geleneksel Konutların Yapım Teknikleri” başlıklı çalışmalar dikkate değerdir.
2006-2009 yılları arasında TÜBİTAK ve Hacettepe Üniversitesi beraberliğinde Ekolojik Araştırma Projesi kapsamında 50 profesör, Kemaliye’de bulunan tüm biyolojik türleri araştırdı; 160’ı endemik olmak üzere 15 yeni tür ile 200 yıldır nesli tükendiği düşünülen 2 tür bulundu ve Prof. Dr. Ali Demirsoy öncülüğünde Doğa Tarihi Müzesi kuruldu.
Kent merkezi rakımı 900 olan Kemaliye, yalçın dağların arasında kendine özel mikro kliması sayesinde çok çeşitli bitki örtüsüne sahiptir. Çevrede yetişmeyen birçok meyvenin bulunduğu Kemaliye’de en başta, coğrafi işaret almış çekirdeksiz dut ön plana çıkmaktadır. İklimsel geçiş noktası olduğundan eşsiz yaylalarından doğan çok değerli ve çeşitli su kaynaklarına sahiptir. Kentin hemen yanı başında bulunan Karanlık Kanyon ve içinden geçen 150 yıllık Taşyolu ve tünelleri ülkemizin ender doğal değerleri arasında doğal sit alanı ilan edilmiştir.
Yazar Nihat Genç’in Kemaliye gezisinin ardından “dağların kaburga kemiklerine kurulu” diye tanımladığı kent için yöre müziğine dair yorumu da kayda değerdir: “Türküleri o kadar meşhur ki, coğrafyayı soyutlayıp Eğinlileri Kuzey Kutbuna yerleştirin; Eğinliler bu türkülerle orayı da Eğin kadar güzel yapabilir” yorumu, “Anadolu’nun en değerli şairleri Eğinli kadınlardır” dediğimiz bu coğrafyayı ve insan yapısını çok güzel ifade eder. Orta Asya’dan taşıdığımız 11 heceli tuyuğ dizeleri Kemaliye’nin en değerli somut olmayan kültürel miras değerlerindendir. ÇEKÜL Vakfı gönüllülerinden Füsun ve Kamber Durna yaklaşık 3 bin maniyi derleyip kitaplaştırmıştır.
Ve UNESCO Süreci
Prof. Dr. Metin Sözen Hoca’mız bu ışığı bize yakmıştır. UNESCO Dünya Mirasına aday 7 kentten biri Kemaliye. Yıllarca slogan olarak kullanıldı. Daha önce yapılan birtakım girişimlere rağmen sonuca ulaşmak 15 Nisan 2021 tarihinde bize nasip oldu. Belediye bünyesinde kurduğumuz UNESCO Birimi içinde Kemaliye’nin öncü STK’ları ve Bölge Kalkınma Ajansı KUDAKA’nin desteğiyle çalışmaya başladık. Metin Sözen’in bize ödeviydi; geç bile kalmıştık. Yılların birikimi olan tezler, evraklar, yayınlar tarandı, incelendi. Bunların tamamında, temelinde ÇEKÜL Vakfı vardı, Metin Hoca’mız vardı, Kemaliye’nin doğal ve özgün mirası vardı. Kısa sürede uzman desteğiyle dosyamızı oluşturmayı başardık. Kültür ve Turizm Bakanı, Müzeler Genel Müdürlüğü ve uzman personellerinin ilgi ve desteğiyle dosyamızı sunduk. Dünya Mirası Komitesi ile Uluslararası Anıtlar ve Sitler Konseyi (ICOMOS) tarafından gerekli incelemeler yapıldı ve Kemaliye, komisyon tarafından Paris’te Geçici Listeye alındı.
UNESCO Dosyamızın Özet Metni
“Doğayı yerleşimde anahtar unsur olarak kullanan kent Anadolu şehirciliğine ve mimari dokusuna tanıklık eden kültürel ve doğal peyzaja sahiptir. Karasu Vadisinin topografik yapısına göre şekillenen yerleşim dokusu ve sokaklar, Fırat Nehrine yönelen yapı kütleleri, taş ve yerli ahşap olmayan, su taşıtlarıyla çok uzaklardan taşınarak getirilmesi, evlerin mekânsal organizasyonları, dünyanın en büyük kanyonlarından biri olan ve jeolojik oluşumunu uzun yıllarda tamamlayan Karanlık Kanyon istisnai ve jeolojik değer olarak, bitki ve hayvan çeşitliliğinin yanı sıra içinden geçen uzun yıllar oyularak inşa edilmiş Taşyol, yaratıcı insan dehasına müstesna bir örnek olarak Kemaliye tarihi şehri hem doğal hem de kültürel kriterlerden oluşan karma dosya ile başvurmuştur”.
1381-1398 yılları Salur Boyundan, döneminin en entelektüel insanlarından Kadı Burhaneddin’den başlayarak bu coğrafyaya hep özel insanlar, özel topluluklar dokundu. Kenti, dağları, kaldırımları, yolları, bahçeleri, evleri, su kaynaklarını gezdiğinizde bunu hissetmeniz kesin. Artık dünyanın bir kenti Kemaliye. Asırlar boyu İpek Yolu sayesinde gelip geçenlerin, bu kenti hissedenlerin, genetik duygusal zekâ sahiplerinin vazgeçemeyip yerleşme şansı bulduğu; kendi medeniyetini, sanatını, yaratıcılığını sunduğu; beraber yaşamın sonucunda kenti Eğin kültürü merkezli rüya vadi haline getirdiği; vahşi coğrafyayı saygı ve asaletle dize getirdiği masal kenti Kemaliye, günümüzde gezginlerin uğrak yeri. Sanat eseri kapıları ve kapı tokmakları gelecek güzel günlere açılıyor. Genetik şifrelerimiz şairlerde, sanatçılarda ruh buluyor. Kent sivil örgütlenmeleri gelecek vizyonunun farkında. Yaşadığımız dönemde masal kentimize yine bir entelektüel dokundu. Prof. Dr. Metin Sözen. Tarih önünde şahidiz.