Ana içeriğe atla
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”

İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek - III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”

07.10.2024

Yazan: Ezgi Sesil Coşkun - Sergi Rehberi

Doğduğumdan beri İstanbul’da yaşıyorum. Her yaşımızda ilgilerimiz bambaşka şeylere yöneliyor. Ben ise bir süredir odağıma İstanbul’u hakikaten “öğrenmeyi” aldım. Daha çok kültürel mirasına, sanat tarihine, geçmişin gündelik yaşamına ilgi duyuyorum.

Bir süre sonra, okuduğum, beni heyecanlandıran şeyleri yazı ile aktarma isteği gelişti. Mesleğim ve ilgim dolayısı ile sergileri takip ediyorum. Gittiğim bu sergilerde İstanbul’a dair öğrendiğim ya da dikkatimi çeken bi şeyler yaklayınca araştırmaya ve yazmaya başladım. Bu yazı dizisi böyle oluştu, ilk ve ikinci yazıları yine bu platformdan okuyabilirsiniz. Daha çok derleme yazıları diyebileceğimiz bu yazılardan üçüncüsünde bu sefer 1950’ler sonrası İstanbul’una bir bakış atacağız.

İstanbul Modern’de 14 Mart’ta açılan fotoğrafçı Ozan Sağdıç’ın “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” sergisi Türkiye’nin farklı yerlerinde çekilmiş, çoğunluğu siyah-beyaz fotoğraflardan oluşan bir fotoğraf sergisi. Serginin küratörlüğünü Melih Akoğul ve Demet Yıldız Dinçer üstlenmiş. Sergide Türkiye’nin farklı coğrafyalarından sıradan insanların fotoğraflarına, günlük yaşamlarına yer verilirken, aynı zamanda dönemin sanatçıları, edebiyatçıları ve siyasi figürlerinin de fotoğraflarını görüyoruz. Sergideki İstanbul fotoğraflarından beş tanesini bu yazıda ele alacağım fakat önce biraz Ozan Sağdıç’tan bahsetmek istiyorum; hikayesi bizi o dönemlerin İstanbul’una götürüyor.

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 1. Sergiden görümüm.
Kaynak: https://www.istanbulmodern.org/sergi/ozan-sagdic-fotografcinin-tanikligi

Sağdıç, 1934’te annesinin memleketi Pelitköy/Burhaniye’de doğdu. Ortaokula kadar Edremit’te, ortaokulu ise İzmir/Buca’da yatılı okudu. Buradaki resim-iş öğretmeni ressam Abidin Elderoğlu’ndan resim ve estetik üzerine bilgiler edindi. Liseyi İstanbul’da Kabataş Lisesi’nde yatılı olarak okudu ve burada okurken 1953 yazında ilk kutu fotoğraf makinasını edinince İstanbul’u fotoğraflamaya başladı. 1954 yılında İstanbul boğazının buzlarla kaplanması olayı onun ilk aktüel fotoğraf deneyimi oldu (Fotoğraf 2). [1]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 2. “Tuna Nehrinden Gelen Buzlar Boğaz’da”, İstanbul, 1954, 42 x 60 cm.

1956 yılına doğru bu mesleği iyice öğrenmek için İstanbul’da bir fotoğrafhaneye girip çırak olmak niyetiyle İstanbul’a geldi. İlk başvurduğu fotoğrafhanenin sahibi Sağdıç’ı İstanbul Umum Fotoğrafçılar Derneği’ne götürür ve dernek katipliği yapmasını sağlar. Dönemi Sağdıç söyle anlatıyor:

“İstanbul’un alamünitçi fotoğrafçılarından yani günlük fotoğraf çekenlerden, en üstün stüdyolara kadar bütün fotoğrafçılar o derneğe mecburdular üye olmaya. Fotoğrafhane fotoğrafhane dolaştım aidat toplama bahanesiyle ve işi bir hayli kavradım.” [2]

“Kartpostal imal ederim de ticaretini yaparım” düşüncesi ile emanet bir makinayla, İstanbul manzaraları çekti. Bunlar arasından seçtiği 40 adedi ile gazetede gördüğü “manzara fotoğrafları alınacaktır” ilanına başvurdu. Bu fotoğraflardan 10 tanesini satın alındı ve o zamanın parası 470 lira kazanmış oldu. Katiplikten ayda 100 lira kazanıyordu, bununla geçimini sağlıyor ve yurt parasını da ödüyordu. Sonra Hilton Oteli’ndeki bir mağazada Rolleiflex marka bir fotoğraf makinası gördü. Kendisinin anlattığına göre o zamanlar çok mal ithal edilemiyordu. Bu fotoğraf makinasının üzerindeki etikette ise 472 lira yazıyordu. Hala bunun acayip bir rastlantı olduğunu düşünüyor. [3] Bu işte çalıştığı ekip iki ay sonra haftalık “Hayat” dergisini çıkarmaya başlayacaktı. Dergi yayına başlar başlamaz Ara Güler ile birlikte derginin ilk iki foto muhabirlerinden biri oldu[4] ve 1956-60 arası İstanbul’da çalıştı. 1960 yılında Hayat’ın Ankara bürosuna geçerek çalışamalarına burada devam etti. 

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 3. Ozan Sağdıç elinde fotoğraf makinasıyla, Nemrut Dağı/Adıyaman. Kaynak: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” sergi kataloğu.
Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 4. Anita Ekberg’in kapak fotoğrafında yer aldığı, 6 Nisan 1956 tarihli Hayat Dergisi’nin ilk sayısı.

Bundan sonra o kadar çeşitli şeyler yapmış ki, yazının uzunluğunu da dikkate alarak hepsi paylaşmak istemedim. İlginizi çektiyse sergi kataloğuna bir bakmanızı öneririm. İstanbul Modern’in hoş kütüphanesinde inceyebilir ya da mağazasından satın alabilirsiniz. Ben de giriş kısmı için oldukça yararlandım bu katalogdan.

Sergiye dönersek, toplamda 127 adet fotoğraf bulunuyor ve İstanbul fotoğralarının sayısı da azımsanmayacak miktarda. Yazının odağı İstanbul olduğu için buradan seçtiğim ilk fotoğrafı incelemeyle başlamak isterim. Yazı sergiyi gezerken de siz eşlik edebilir. İlk bahsetmek istediğim fotoğraf “İstanbul Festivali’nde Yehudi Menuhin Resitali ile Aya İrini’nin Konser Salonu olarak açılışı” isimli fotoğraf (Fotoğraf 5). 

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf. 5. Ozan Sağdıç, İstanbul Festivali’nde Yehudi Menuhin Resitali ile Aya İrini’nin Konser Salonu olarak açılışı, İstanbul, 1973, 26 x 18,2.

Daha önce  İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV)’nin herhangi bir etkinliğine katıldınız mı? Belki İstanbul Bienali’ne denk geldiniz sergi gezdiniz, belki Filmekimi’nde bir film izlediniz. İstanbul Müzik Festivaline gittiyseniz eğer, hangi yıl olduğunu anımsıyor musunuz? Şimdi sizi 1973 yılındaki İstanbul Festivali’ne, nam-ı diğer İstanbul Müzik Festival’inin ilkine götürmek istiyorum.

İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) bir sivil toplum kuruluşu olarak İstanbul’da uluslararası sanat festivalleri düzenlemek amacıyla 1973 yılında kuruldu. Hemen kuruluş senesinde 1. İstanbul Festivali’ni gerçekleştirdi. Ozan Sağdıç, bu festivali fotoğrafladı. Provalardan ve konserlerden çekilmiş bu fotoğraflar yıllar sonra 2012’de “Birinci Festival: Ozan Sağdıç’ın Fotoğraflarıyla 1. İstanbul Festivali” ismiyle İKSV tarafından kitap olarak yayımlandı.

1973 yılında ilki yapılan bu festivalde(festival programı için buraya tıklayınız) çoğunlukla klasik müzik konserleri varken zamanla festivale film gösterimleri, tiyatro, caz, bale performansları ve sergiler eklendi. İlgi arttıkça bu farklı etklinlikler ayrı festivaller olarak yapılmaya başlandı.

“1983 yılında ayrı bir bölüm olarak düzenlenmeye başlayan Sinema Günleri 1989 yılında Uluslararası İstanbul Film Festivali adını aldı. 1987 yılı Uluslararası İstanbul Bienali’nin başlangıcıydı. Bunu, 1989’da başlayan Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali takip etti. 1994 yılında Uluslararası İstanbul Caz Festivali de ayrı bir festival olarak yapılandı ve aynı yıl Uluslararası İstanbul Festivali’nin adı Uluslararası İstanbul Müzik Festivali olarak değiştirildi. [5]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 1. İstanbul Festivali’nin bileti. 
Kaynak: https://www.iksv.org/tr/hakkimizda/tarihce
Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 2. Sergide bu fotoğraf sağında, bu festivalde yer alan Keman virtüözü Suna Kan ve Piyanist İdil Biret’in de kedileri ile olan portreleri birlikte sergileniyor.
Kaynak: Serginin künyeleri takip edebilmek için hazırladığı dijital belge.

Fotoğraftaki 1916 New York doğumlu keman virtüözü Yehudi Menuhin’in resitalini ilk kez konser salonu olarak açılan Aya İrini’de verdiği bilgisi, Aya İrini’nin kiliseden silah deposuna, konser salonundan müzeye tarihi boyunca farklı kullanımlarından bahsetmemi gerektiriyor.

Kilise tarihçisi Sokrates’e göre, bir pagan tapınağın yerini alan Aya İrini (Kutsal Barış), Bizantion[6]’daki ilk Hıristiyan kilisesiydi, sonradan Constantinus döneminin ilk psikoposluk kilisesi oldu.[7] Ayasofya 360 yılında bitince(Günümüzdeki Ayasofya 3. yapılandır), bu iki kilise aynı dış çevre duvarının içinde aynı din adamları tarafından idare edildi. Aya İrini Kilisesi, 532’de Nika İsyanı[8]’nda çevresiyle birlikte yangından büyük zarar görür ve İustianos tarafından daha büyük boyutlarda yeniden inşa edilir. [9]

Yapımından günümüze gelişine kadar birçok yangında ve depremde zarar gören Aya İrini defalarca onarılmış. 726-843 yılları arası ikonakırıcılık[10] döneminde birçok kilisede bulunan mozaikler, freskolar, ikonalar yok edildi. 740 yılında ki bir depremde zaran gören Aya İrini’nin V. Konstantinos tarafından onarımı tüm iç süslemeyi kapsamakta. Ozan Sağdıç’ın fotoğrafında gördüğümüz Aya İrini’nin apsisindeki haç mozaiği, ikonoklazm döneminden günümüze ulaşan nadir mozaiklerden.[11] Doğan Kuban, “İstanbul Bir Kent Tarihi” adlı kitabında bu haç simgeciliğinden şöyle bahsediyor:

“İkonoklazma döneminde, haçın simgeselliğine dayanan katı bir bezeme türü yaratılmıştır. Azizlerin figürlerinin yerini, manzaralardan, hayvanlardan (çoğunlukla kuşlar), ağaçlardan, çalılardan, çiçeklerden ve geometrik desenlerden oluşan doğalcı bir dil almıştır.”[12]

Wolfgang Müller-Wiener ise “İstanbul’un Tarihsel Topografyası” isimli kitabında Aya İrini’den söyle bahseder:

“1464 yılından itibaren Topkapı Sarayı’na dahil edilen kilise önceleri sarayda görevli Hıristiyanlar tarafından kullanılır […] Kilise ise cephanelik (İç Cebehane) olarak kullanılır […] Yapı III. Ahmed (1703-1730) tarafından Darü’l-esleha (arsenal-silahhane) olarak genişletilir. 1800 yılında yapılan onarım çalışmasından sonra yapı, Tophane Müşiri Ahmet Fethi Paşa’nın ısrarıyla Sultan Abdülmecid (1839-1861) tarafından müze olarak düzenlenir […] 1869 yılından itibaren Müzey-i Hümayun olarak adlandırılan kurumdan 1875 yılında ‘Antik Eserler Koleksiyonu’ ayrılır, Çinili Köşke yerleştirilir. Silah Müzesi 20. Yüzyılın başlarına kadar Aya İrini’de kalır […] 1929’da tüm kilise Aya Sofya Müzesi’ne dahil edilir.”[13]

Müze günümüzde epey bir süredir restorasyonda, kısmi olarak ziyaret edilebiliyor.  Ziyaret ücretli olduğu için restorasyonun tamamlanmasından sonra gezmenizi öneririm. Bir fotoğrafın bize İstanbul’un ilklerine dair bunca bilgiyi araştırmaya teşvik etmesi ne hoş. Şimdi, sergiden bir başka bir fotoğrafla devam edelim. Fotoğraf Gülhane Parkı’nda çekilmiş. Önce biraz buranın görünümünden başlayalım. 

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 6.       Bu eserde sarayın yeşil arazisini bir bütün olarak görebiliyoruz. François Kauffer’e atfedilir, “İstanbul ve Karadeniz Kanalının Genel Haritası, Choiseul-Gouffier’nin Levant’a 1776’da yaptığı Seyahat Sırasında Çizilmiştir.”, 1786.
Kaynak: Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar Sergisi

“1839’da Mustafa Reşit Paşa’nın Tanzimat Fermanı’nı okuduğu Gülhane daha sonraları ihmale uğramış, 1853’te padişahın Dolmabahçe Sarayı’na taşınması, 1860 yangını ve daha sonra Avrupa demiryolunun Sirkeci’ye Sarayburnu’ndan geçerek gelmesi üzerine parkın ağaçları sökülmüş, köşkleri ise giderlerinin fazla olması nedeni ile yıkılmış, bu alan “Bitli Kağıthane” adını almıştır.[14]

Aya İrini’nin de içinde bulunduğu Topkapı Sarayı’nın arazisine dahil bir bahçe iken, Sultan V. Mehmet (1909-1918) tarafından kente hibe edildikten sonra 1913'te belediye, söz konusu Gülhane Parkı’nı halka açmak için çalışmalar başlatır. [15]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 7. Ozan Sağdıç, Gülhane Parkı’nda Lunapark, İstanbul, 1957, 60 x 42 cm. 

1950 yılından itibaren İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Fahrettin Kerim Gökay’ın girişimleriyle[16] İstanbul halkının eğlenebilmesi, birbiriyle kaynaşması amacıyla Bahar ve Çiçek Bayramı kutlanmaya başlanır. Bu etkinlikler kapsamında gazino, ve eğlence yerlerinde konserler, Karagöz, kukla, hokkabaz gösterileri, orta oyunları yapılır. Gülhane Parkı'nın çocuk bahçesi olarak ayrılan yerine, işte Ozan Sağdıç'ın fotoğrafında bir parçasını gördüğümüz lunapark açılır. Lunapark, trenleri, dönme dolapları ile epey sevilmiş gözüküyor.

2001 yılı Temmuz ayında başlayan yeniden düzenleme çalışmaları öncesinde; parkın ortasından geçen bu yolun sağında ve solunda çeşitli gazinolar, dinlenme yerleri, yazın kukla temsilleri veren bir tiyatro, çocuk bahçesi, küçük bir hayvanat bahçesi, kahvehaneler, Tanzimat müzesi, botanik bahçesi, Aşık Veysel Şatiroğlu heykeli ve akvaryum olan sarnıç bulunmaktadır.[17]

Gülhane Parkı'ndan biraz daha aşağılara, Eminönü'ne iniyoruz. Sağdıç'ın 1959 tarihli "Yemiş İskelesi'nden Galata'ya Bakış" adlı fotoğrafı bize İstanbul hakkında öyle çok bilgi veriyor ki... Yemiş İskelesi maalesef günümüze ulaşamayan bir yapı. 

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 8. Ozan Sağdıç, "Yemiş İskelesi'nden Galata'ya Bakış", 1959.

"Orta Bizans döneminden itibaren Haliç'in tamamı kentin limanı sayılıyordu, ancak ticarethaneler ve asıl liman işlevleri, yani gemilerin yüklenmesi, boşaltılması,  malların depolanması için sadece belirli kıyı şeritleri kullanılıyordu...Osmanlı döneminde de İstanbul ile Pera arasındaki 11-12 kilometre uzunluğundaki kullanılabilir kıyı seritlerinde, belirli limanlardan gelen gemiler veya belirli mal grupları için değişmez iskeleler vardı- dönemin Orta Avrupa limanları da böyleydi - ve her iskele burada ticareti yapılan mala, komşu bir mahalleye veya eskiden de olduğu gibi en yakın sür kapısına göre adlandırılıyordu[…]Eski zindan kapının önünde bulunan bir sonrakine iskele de burada alımı satımı yapılan mala göre adlandırılmıştır: Yemiş İskelesi. Meyve gümrüğe de buradaydı; arka sokaklarda da manavlar vardı."[18]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 3. Yemiş iskelesi ve yakınlarındaki Balıkpazarı bölgesi 19. yüzyılda işlevini sürdürürken, 20. yüzyılın başlarında ise politik, ekonomik ve demografik değişimlerden etkileniyor. Sarı ile renklendirdiğim 10 Numara Yemiş İskelesi.
Kaynak: Wolfgang Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul limanı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.

“1930’ların sonunda Eminönü Meydanı’nın genişletilmesi, ardından 1950’lerde gerçekleşen büyük imar operasyonu sonrasında Balıkpazarı bölgesi yıkılmıştır. Bu operasyon hem Balıkpazarı semtinin yıkılmasına, hem bölgenin yüzyıllar boyunca mekânsal karakterini aldığı sur dokusunun yok olmasına, hem de Suriçiyle arasından büyük bir yol geçirilen Yemiş İskelesi’nin bağlamından kopmasına yol açmıştır. 1980’lerde gerçekleşen “sahil temizleme” operasyonlarında ise Yemiş İskelesi’nin son kalan kısmı da yıkılmıştır.”[19]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 4. Günümüzde yemiş iskelesi varlığını devam ettirseydi muhtemeln buralarda olacaktı.
Kaynak: https://kulturenvanteri.com/tr/yer/yemis-iskelesi/#17.1/41.019652/28.969433 

Bu fotoğrafta önde gördüğümüz Yemiş İskelesi'nden biraz bahsettik, fotoğrafın detayına (Fotoğraf 9) tekrar dönüp bakarsanız iskelenin karşı kıyısında tepede bizi Galata Kulesi karşılıyor.  Galata Kulesi'nden önceki yazımda bahsettiğim için daha fazla değinmeyeceğim fakat fotoğrafta gördüğümüz kule günümüzdekinden bir miktar farklı görünüyor, bu 50'lerdeki hali. Kulenin 18. yüzyıldan günümüze geçirdiği sürecin bir görselini inceleyebilirsiniz (Görsel 5)

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 9. Ozan Sağdıç, "Yemiş İskelesi'nden Galata'ya Bakış", 1959, Detay.
Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 5. Galata Kulesi'nin zamanla değişimini gösteren bir çalışma. Yakın zamanda kulenin külahında restorasyon çalışması yapıldı, bu görseldeki son hali restorasyon öncesidir. Kaynak: https://kaancorbaci.com/kaan-corbaci/

Aynı fotoğrafta “Osmanlı Bankası” yazısına dikkatinizi çekmek istiyorum. Beyoğlu'nda Bankalar Caddesi'nde bulunan bu yapıdan bahsetmek istiyorum.

“1855 yılında Stephen Sleigh ve Peter Pasquali adında iki İngiliz müteşebbisin hayali olarak başlayan Osmanlı Bankası (Ottoman Bank) projesi bir yıl sonra Kraliçe Viktorya'nın fermanıyla hayata geçti. Dönemin hükümdarı Sultan Abdülmecid'in Tanzimat reformlarına hız kazandırmayı amaçlayan Islahat Fermanı'nın bankacılık konusundaki dileklerine kısmen cevap veren yeni banka, özel statüsüne rağmen devletin finansman ihtiyacına da artan oranda cevap veriyordu. Başarılı gelişmesinin neticesinde 1862'de sermayesini iki katına çıkaran Osmanlı Bankası artık giderek ihtiyaç duyulan devlet bankası statüsüne aday olma yolundaydı […] 1861'de Sultan Abdülaziz'in tahta geçmesinin ardından Osmanlı İmparatorluğu'nun resmi bir devlet bankası kurulması planı hızlanıyor. 1863'te kurulan ve Bank-ı Osmanî-i Şahane adını alan yeni banka devlet bankası olarak faaliyetine başladı.”[20]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 10. Osmanlı Bankası Genel Müdürlük Binası. Kaynak: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/99193

1886 yılında, 21 yaşındaki genç Halid Ziya Uşaklıgil, Osmanlı Bankası'nın İzmir şubesinin Türkçe servisinde tek Türk olarak çalışmaya başlıyor.  Yıllar sonra “Kırk Yıl” adlı kitabında buradaki anılarından bahseder.

1910'larda Osmanlı Bankası'nın vardığı noktadaki mali ve ekonomik gücü oldukça yüksekti. Milli sermayeye dayalı banka projelerinin ortaya çıkması ile birlikte, yabancı sermayeli bu bankanın konumu sorgulanmaya başlanıyor. Savaş dönemi bankayı da olukça etkiliyor. Bankanın tüm tarihinden bahsetmek yazıyı çok uzatacaktır fakat birkaç önemli noktaya değinmeli.

“Osmanlı Bankası, 1924 ve 1925 yıllarında yürütülen müzakereler neticesinde Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde faaliyetine devam etme hakkı kazanmıştı. Bunun bir bedeli vardı: Bankanın ismindeki "Şahane" terimi düşecek, personeli kademeli olarak Türk/İslamlaştırılacak, yeni hükümete gereken bazı krediler sağlanacaktı. Ancak banka kendini yine de başarılı sayabilirdi. Yeni dönemde ismindeki "Osmanlı" ibaresini koruyabilen tek kurum olmuştu. Üstelik, henüz bir merkez bankası kuracak gücü kendinde bulamayan Ankara hükümetinin devlet bankası sıfatını da muhafaza edebilecekti.”[21]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 11. Osmanlı Bankası Genel Müdürlük Binası, Karaköy, İstanbul. Kaynak: https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/3379

1931 yılında Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası'nın kuruluşuyla birlikte Osmanlı Bankası eski ayrıcalıklarını kaybeder. Yabancı sermayeli bir banka olduğu halde Türk bankalarıyla aynı şartlarla bankacılık yapabiliyordu ancak devlet bankalarının ve 1940'larda kurulan yerli özel bankaların giderek güçlendiği bir ortamda rekabet etmekte zorlanıyordu.

1996'da başlıca sermayedarı Paribas Bankası tarafından Doğuş Grubu'na satılan Osmanlı Bankası yeni kimliğiyle 5 yıl kadar hizmetten sonra 2001 yılında ülkeyi sarsan krizin sonucunda faaliyetine son vermiş, Garanti Bankası ile birleşerek tarihe karışmıştır.[22]

Alexandre Vallauri tarafından Bank-ı Osmanî-i Şahane için tasarlanan bu bina zamanla birçok değişime uğruyor. Kasım 2011’de Salt Galata olarak hizmete giriyor. Binanın alt katında Osmanlı Bankası Müzesi'ne uğrayabilirsiniz.

Karaköy’den Marmara kıyısına ilerliyoruz. Ozan Sağdıç'ın sergisinden seçtiğim bir sonraki fotoğraf “Kum Taşıyan Hamallar” isimli, 1955 tarihli eser. İstanbul’un hem kara hem deniz surlarının birçok kapısı var ve kumkapı adı fotoğraftan anlaşıldığı üzere o bölgede bulunan kumlardan geliyor. Öncelikle biraz gerilere gidelim.

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 12. Ozan Sağdıç, “Kum Taşıyan Hamallar”, Kumkapı, 1955.

Bizans döneminde Kondoskali adıyla tanınan Kumkapı önemli bir liman merkezidir.[23] Nitekim Kondoskali sözcüğü de “Küçükİskele” anlamına gelmektedir.[24] Kumkapı ile Çatladıkapı arasında yer alan Kadırga Meydanı hem bölgenin liman merkezi olarak önemine hem de karmaşık sosyal yapısına işaret eder. Meydan ünlü Kadırga Limanı’nın bakiyesidir.[25] 18. Yüzyıl İstanbul tarihçisi İnciciyan ise burasının etrafı surla çevrili küçük bir koy olduğunu, Rumca “kaderga” denilen küçük gemilerin deniz tarafındaki geçitten içeri girdiklerini anlatmaktadır. Zamanla koy toprakla dolmuş ve geçit kapanmıştır.[26]

“Bizans araştırmalarıyla tanınan İstanbullu yazar Manuil Gedeon, Sarayburnu’ndan Yedikule’ye uzanan ve Konstantinupolis’i denizden gelecek tehlikelere karşı koruyan deniz surları üzerindeki üçüncü kapıya Bizanslıların Pili Psammu (Kumkapısı) adını verdiklerini belirtmektedir. Kapıya bu adın verilmesinin nedeni lodosla kabaran Marmara Denizi’nin bu noktaya yığdığı kum tepecikleridir. Fetih’ten sonra Türkler bu kapınınadını Türkçe Kumkapı olarak benimsemiş ve bu adı tüm semt için kullanmışlardır[...]iskân politikası nedeniyle Kondoskali zamanla tamamen Hıristiyan Osmanlı tebasının yaşadığıbir bölgeye dönüşmüştür. 1641 yılına kadar Samatya’da bulunan ErmeniPatrikhanesi’nin bu tarihte Kumkapı’ya taşınmasıyla, kentte yaşayanErmeniler yoğun olarak Patrikhane çevresine yerleşmeye başlamışlardır. Kumkapı Ermeni Patrikhanesi çevresinde açılan Ermeni okulları ve matbaalarısayesinde süreç içerisinde Batı Ermenileri’nin manevi ve kültürel merkezi olmuştu.”[27]

          Marmara kıyılarından, Boğaza doğru yol alıyoruz şimdi de, 1960’larda Boğaz’dan denizi seyrediyoruz. Sağdıç’ın sergideki inceleyeceğim son fotoğrafı ise “Boğaz’da Karides Sepetleri”.

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Fotoğraf 13. Ozan Sağdıç, “Boğaz’da Karides Sepetleri”, İstanbul, 1960’lar.

Fatih Sultan Mehmet’in zamanında sarayda karides tüketildiğini biliyoruz.[28] Karides konusunda maalesef daha fazla bilgiye ulaşamadım fakat fotoğrafta yer alan vapurdan yola çıkarak İstanbul’un deniz ulaşımına dair birkaç şey paylaşmak isterim.

1800'lü yıllara kadar kentiçi ulaşımı kayıkla yapılıyordu. 1836'da Unkapanı - Azapkapı arasında yapılan Haliç Köprüsü ve 1845'te Karaköy - Eminönü arasında yapılan Galata Köprüsü sayesinde yayalar bir yakadan diğerine yürüyerek geçebilmeye başladı. İlk atlı tramvay 1871 yılında Azapkapusu - Galata - Tophane - Beşiktaş arasında işletmeye açılmıştır.[29] Kısa kısa bahsetmek gerekirse İstanbulda ilk elektrikli tramvay 20.02.1914 günü Karaköy-Ortaköy hattında hizmete girmiştir.[30] 1851-1856 yılları arasında Mısır Hidivliği’nde Kahire-İskenderiye demiryolu inşası ile bu ulaşım biçimini(treni) ülke topraklarına sokmuştur.[31]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 6. Sergiden bir görünüm. Kaynak: Serginin künyeleri takip edebilmek için hazırladığı dijital belge.

Hicaz ve Bağdat bağlantılı Anadolu hattının son noktası Haydarpaşa İstasyonu’na ulaşan trenler sayesinde İstanbul’un her ihtiyacı karşılanırken, Avrupa ile bağlantılı Rumeli hattının son noktası olan Sirkeci İstasyonu’nda ise; Batı’dan gelen ürünlerin önce İstanbul’a sonrasında tüm Anadolu’ya ve aynı şekilde Anadolu’dan gelenlerin de Avrupa’ya ulaşmasını sağlayan bir kapı görevi üstlenmiş ve tüm bu hareketliliğin merkezinde İstanbul yer almıştır.[32]

Paris’i İstanbul’a bağlayan ilk Şark Ekspresi (Orient Express) seferi 1883 yılında Karadeniz’deki 18 saatlik gemi yolculuğu ile birlikte 81 saat 30 dakika sürmüştür.[33]

Kabaca İstanbul’da ulaşımı özetledikten sonra, artık vapurlardan bahsedelim. Bu bölümde çokça alıntı yapacağım. Osmanlı Devleti’nde 1827’de ilk buharlı gemi satın alınarak işlemeye başlar. Osmanlı gemi tezgahlarında inşa edilen ilk buharlı gemiler 1830'dan sonra Osmanlı Devleti ile Amerika Birleşik Devlerleri ilişkilerinin gelişmeye başladığı dönemde denize indirilir.[34]

Boğaziçinde artan ulaşım talebini karşılamak üzere önce yabancılar buharlı gemi işletmeye başlar.  Bu gemiler yasaklanır. 1838 yılında Osmanlı sularında yolcu ve yük taşımak üzere işletilen ilk Osmanlı bandıralı buharlı gemiler olan, Tersane-i Amire'ye Mesir-i Bahri ve Eser-i Hayır adlı vapurlardan biri İstanbul'da, bir diğeri ise Marmara Denizi'nde İstanbul ile Bandırma, İzmit ve Tekirdağ arasında işlemeye başlar.[35]

“1851 yılında Boğaziçi'nde yolcu taşımak üzere Şirket-i Hayriye kurulur. Kentin Anadolu yakasında Kadıköy ve Pendik, Rumeli yakasında ise Yeşilköy gibi kıyı şeridi yerleşmeleri ve Adalar'a yolcu taşımacılığı ise bir devlet girişimi olarak 1844'te kurulan Hazine-i Hassa Vapurlari idaresine bırakılır. Boğaziçi'ne rağbetin artmasıyla ulaşımın güvenli ve rahat bir biçimde gerçekleşmesi için yolcu taşımacılığı yapacak bir buharlı gemi işletmesine duyulan gereksinimi gidermek üzere kurulan Şirket-i Hayriye'nin kuruluşu yönünde ilk adımı Tanzimat döneminin tanınmış iki siması Ahmed Cevdet ve Fuad paşalar atar. […] İstanbul adalar ve Boğaziçi arasındaki ulaşım için Tersane-i amire tarafından işletilen Vapurların gerek sayıları gerek hareket saatleri açısından gereksinimi gidermekten uzak oldugu belirtilir. Bu dönemde Osmanlı  toplumunda özellikle siyasal ve ekonomik gücü elinde bulunduran sınıfların gündelik yaşamlarında değişim yaşanır.  Bu değişim Osmanlı Devleti'ndeki batılılaşma sürecinin en belirgin özelliği olarak ortaya çıkar.”[36]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 7. %50 indirimle yolculuk. Kaynak: Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007.

Türkiye'nin ilk Batı benzeri ticaret kanununun yürürlüğe girmesinden kisa bir süre sonra kurulan ilk anonim şirketlerden olan Şirket-i Hayriye’nin kuruluşu aşamasında gerek yasal düzenlemelerin,  gerek bir anonim şirketinin yönetimine ilişkin bilge ve deneyim birikiminin bulunmamasından dolayı güçlüklere karşılır.[37]

Şirket-i Hayriye, İngiltere’den sipariş edilen Rumeli, Tarabya, Küçüksu, Beylerbeyi, Tophane ve Beşiktaş adı verilen ilk altı adet gemiden dördünün İstanbul’a ulaşması üzerine nisan 1852’den itibaren Boğaziçi'nde yolcu taşımaya başlar.[38] 19.yüzyılın ortalarına kadar, yani Şirket-i Hayriye’nin faaliyete geçmesine değin gemilerin yanaşmasına, yolcu ve yük indirip bindirmesine uygun iskeleler yoktur. Kayıklar aracılığıyla ulaşıyorlar gemilere.

"Bu bağlamda, Boğaziçi'nin Rumeli kıyısında Beşiktaş, Ortaköy,  Kuruceşme, Arnavutköy, Bebek, Rumelihisarı, Baltalimanı, Emirgan, Istinye, Yeniköy, Tarabya, Büyükdere ve Sarıyer'de; Boğaziçi'nin Anadolu kıyısında ise Üsküdar, Kuzguncuk, Beylerbeyi, Çengelköy, Kandilli, Anadoluhisarı, Kanlıca ve Beykoz'da iskele ve bekleme  yerlerinin inşası kararı alınır.[39] 1914 yılında ise hemen hemen her iskelede kapali bekleme salonu vardır.[40]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 8. “15 Haziran Cuma gününden bir sonraki duyuruya kadar seyahat programı Cuma ve Pazar Hizmetleri” Fransızca metin vapur saatleri. Kaynak: Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007.
Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 9. 1939 yılından Mecit Dermanlı’nın pasosu. Kaynak: Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007.

Son olarak mehtap alemlerinden bahsetmek istiyorum. İstanbul'da Lale Devri’nde başlayan eğlence anlayışıdır.  Önceleri Boğaziçi'nde gündüzleri yapılan sazlı sözlü gezintiler yaz aylarında gece de yapılmaya başlanıyor. “

“19. yüzyılın Boğaziçi'nde mehtap alemlerinin en parlak dönemidir. 1930'ların ortalarına gelindiğinde Şirket-i Hayriye idaresi, Boğaziçi mehtap alemlerini yeniden canlandırmak üzere harekete geçer. İlki 4. Ağustos 1936 Salı günü gerçekleştirilir.”[41]

Resim
İstanbul’u Sergilerle Öğrenmek III: “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı”
Görsel 9. Şirket-i Hayriye mehtap alemleri afişi. Kaynak: Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007

İstanbul Modern’deki “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” sergisinde daha başka başka İstanbul fotoğrafları da var. Sergiyi genel olarak gezmek de çok keyifli. Önerim sergi alanına girer girmez QR kod ile künye rehberini taratmanız ve sergiyi öyle gezmeniz çünkü künye yerleşimlerini sergide yerleştirilen şekliyle takip etmek çok güç oluyor.

Sergi 20 Ekim’de kapanıyor ve sergi uzatılmayacak. Perşembe günleri saat 10.00-14.00 arası Türkiye'de ikamet eden tüm ziyaretçilere, Salı günleri ise saat 10.00-14.00 arası, 18-25 yaş aralığındaki Türkiye'de ikamet eden gençlere ücretsiz.

Bir sonraki yazıda görüşmek üzere.

[1] “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” İstanbul Modern Sanat Müzesi Sergi Kataloğu, 2024

[2] “Ozan Sağdıç İle Söyleşi | Fotoğrafçının Tanıklığı | Haziran 2024” İstanbul Modern Sanat Müzesi Youtube yayını. https://youtu.be/d5uE1Uoc0E0?si=UVi4HQsl0nKQ8-gt Ulaşım Tarihi: 26.08.2024

[3] “Ozan Sağdıç İle Söyleşi | Fotoğrafçının Tanıklığı | Haziran 2024” İstanbul Modern Sanat Müzesi Youtube yayını. https://youtu.be/d5uE1Uoc0E0?si=UVi4HQsl0nKQ8-gt Ulaşım Tarihi: 26.08.2024

[4] “Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” İstanbul Modern Sanat Müzesi Sergi Kataloğu, 2024

[5] https://www.iksv.org/tr/hakkimizda/tarihce Erişim Tarihi: 28.08.2024

[6] İstanbul’un tarihinde gerilere gittiğimizde Doğu Roma İmparatorluğu’ndan(Bizans) da önce bu bölgede kent olarak tarif edebileceğimiz ilk yer. Bizantion – Konstantinopolis(Bizans) – İstanbul(Osmanlı).

[7] A. Van. Mellingen, Byzantine Churches in Constantinople, Their History and Architecture, Londra,1912.

[8] Ekonomi politikasının yarattığı zor koşulların neden olduğu bu olayda Yeşiller ve Maviler, senatörler ve halk birlite ayaklanmış, İustinianos’un tam kaderine razı olmaya ramak kalmışken, 30 bin askerin katledilmesi ile ayaklanma sona ermişti. (Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.)

[9] Prokopius, Aed I 2, I 3)??

[10] Bizans ikonoklazmı (Grekçe: Εἰκονομαχία, İkonomahia), Bizans İmparatorluğu'nda ikonaların tahrip edildiği ve ikonalarla ilişkili her türlü dinî pratiğin yasaklandığı dönemdir. Grekçe bir terim olan ikonoklazm, "tasvir kırıcılık" anlamına gelmekle beraber kültürel değer taşıyan çeşitli maddi ögelerin siyasi ya da dinî sebeplerle bilinçli olarak imha edilmesini tanımlamaktadır. Bu düşünceye sahip olan insanlara ikonoklast, karşıtlarına ise ikonolatrai denmekteydi. İki farklı dönem hâlinde cereyan eden Bizans ikonoklazmının ilk devresi III. Leon'un 726 yılında Halki Kapısı üzerinde bulunan İsa heykelini indirmesi ile başlayıp 787'de İkinci İznik Konsili'nin ikonoklazmı lanetlemesi ile son bulurken ikinci devre ise 814'te V. Leon tarafından yine Halki İsası'nın yerinden indirilmesi ile başlayarak 843'te yine bir konsilin ikonoklazm karşıtı kararları ile sonlanmıştır.

https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans_ikonoklazm%C4%B1 Erişim Tarihi 02.10.2024

[11] Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.)

[12] Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.

[13] Wolfgang Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Yky, 2001.

[14] Gönül Aslanoğlu Evyapan,Eski Türk bahc̦eleri ve özellikle eski İstanbul bahc̦eleri, 1972, ODTÜ, Ankara.

[15] Wolfgang Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Yky, 2001.

[16] Mustafa Mutlu, “İstanbul’da Halka Adanmış Bir Bayram: Bahar Ve Çiçek Bayramı” Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 58, Bahar 2016, s. 177-194.

[17] Gürkan, Ö., 2005: Gülhane Parkı İçindeki Yapılar ve Alay Köşkü, Yüksek Lisans Tezi, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

[18] Wolfgang Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul limanı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.

[19] Murat Tülek, “1896 Yılında Balıkpazarı Ve Yemiş İskelesi:  İstanbul Limanı’nın İki Mahallesinde Ekonomik Ve Sosyal Topografya Çözümlemeleri”, VIII. Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu bildiriler kitabı İstanbul Yayınlar, 2016.

[20] http://www.obmuze.com/#kronolojik

[21] http://www.obmuze.com/#kronolojik

[22] http://www.obmuze.com/#kronolojik

[23] Andreasyan, H. D. (1988). Notlar. E. Ç. Kömürciyan (Yaz.). XVII. asırda İstanbul tarihi.

[24] İnciciyan, P. Ğ. (1956). XVIII. asırda İstanbul. İstanbul: İstanbul Matbaası.

[25] Kömürciyan, E. Ç. (1988). XVII. asırda İstanbul tarihi.

[26] İnciciyan, P. Ğ. (1956). XVIII. asırda İstanbul. İstanbul: İstanbul Matbaası.

[27] Orhan Türker, Kondoskali’den Kumkapı’ya Eski Bir İstanbul Semtinin Hikâyesi.

https://www.selyayincilik.com/pdf/kondoskali-den-kumkapi-ya-okuma-parcasi.pdf

[28] Prof. Dr. A. Süheyl Ünver, Fatih Devri Yemekleri, T.C. İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü Yayınlan, İstanbul 1952.

[29] Kemal Kutlu - Kazım Çeçen, "Osmanlı Devrinde İstanbul'da Raylı Ulaşım", Çağını Yakalayan Osmanlı, Osmanlı Devleti'nde Modern Haberleşme ve Ulaştırma Teknikleri, Yayına Hazırlayanlar: Ekmeleddin Ihsanoğlu, Mustafa Kaçar, İslam Tarihi, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), İstanbul 1995, s. 335.

[30] Sertaç Kayserilioğlu, Dersaadet'ten İstanbul'a Tramvay, İ.E.T.T. Tarihi Dizileri, İ.E.T.T. Genel Müdürlüğü, c. 2, 1. Baskı, Ekim 1995, s. 20 – 21

[31] Demiryolu Medeniyeti, (2022), Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Yayını s.17.

[32] Övünç Bardakoğlu, “Osmanlı’da Demiryolları Ve Etkileri: Şark Ekspresi’nin İstanbul’da Yarattığı Değişim”, Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi Yıl: 2023 , Sayı: 8, s.134-147.

[33] Emre Çelik, “Osmanlı’nın Ecnebî Misafirleri: Seyyah-Turist, Güzergâh ve Devlet (1863-1914)” (Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019), 46.

[34] Ali İhsan Gencer, “XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Denizciliği ve Amerika”, Türk Denizcilik Tarihi Araştırmaları, TDS yay. İstanbul, 1986.

[35] Ahmet Lütfi, Ez Tarih-i Devlet-i Ali Osmaniyye, Cilt VII, İstanbul, 1306.

[36] Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007.

[37] Kanunname-i Ticaret, 1266, Düstur, I.Tertip, Cilt I, İstanbul 1289.

[38] Takvim-i Vakayi, 22 Cemaziyelahir, 1268, def’a 465.

[39] BOA İdare-i Meclis-i Vala, nr. 7419, lef 4. Bkz Belge IX.

[40] Emin Nedret İşli, “Şirket-i Hayriye ve İskeleler”, Arkitekt, Sayı 414, 1994.

[41] Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007

 

Kaynakça:

Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” İstanbul Modern Sanat Müzesi Sergi Kataloğu, 2024

“Ozan Sağdıç İle Söyleşi | Fotoğrafçının Tanıklığı | Haziran 2024” İstanbul Modern Sanat Müzesi Youtube yayını. https://youtu.be/d5uE1Uoc0E0?si=UVi4HQsl0nKQ8-gt Ulaşım Tarihi: 26.08.2024

“Ozan Sağdıç İle Söyleşi | Fotoğrafçının Tanıklığı | Haziran 2024” İstanbul Modern Sanat Müzesi Youtube yayını. https://youtu.be/d5uE1Uoc0E0?si=UVi4HQsl0nKQ8-gt Ulaşım Tarihi: 26.08.2024

A.Van. Mellingen, Byzantine Churches in Constantinople, Their History and Architecture, Londra,1912.

Ahmet Lütfi, Ez Tarih-i Devlet-i Ali Osmaniyye, Cilt VII, İstanbul, 1306.

Ali İhsan Gencer, “XIX. Yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Denizciliği ve Amerika”, Türk Denizcilik Tarihi Araştırmaları, TDS yay. İstanbul, 1986.

Andreasyan, H. D. (1988). Notlar. E. Ç. Kömürciyan (Yaz.). XVII. asırda İstanbul tarihi.

Birge Yıldırım, Belediye Başkanı Cemil Topuzlu’nun İstanbul’u Dönüştürme Uygulamaları Yüksek Lisans Tezi, İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 2009.

BOA İdare-i Meclis-i Vala, nr. 7419, lef 4. Bkz Belge IX.

Demiryolu Medeniyeti, (2022), Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryolları Yayını s.17

Doğan Kuban, İstanbul Bir Kent Tarihi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 2021.

Egemen Yılgür , “Kumkapı Hisarında Bir Teneke Mahallesi: 19. Yüzyıl İstanbul’unda Erken Modern Kent Yoksulluğu”, Nişantaşı Üniversitesi, İdeal Kent Kent Araştırmaları Dergisi (Journal of Urban Studies) http://idealkentdergisi.com Geliş: 19 Mart 2017 Kabul: 19 Temmuz 2017.

Emin Nedret İşli, “Şirket-i Hayriye ve İskeleler”, Arkitekt, Sayı 414, 1994.

Emre Çelik, “Osmanlı’nın Ecnebî Misafirleri: Seyyah-Turist, Güzergâh ve Devlet (1863-1914)”

(Doktora Tezi, Karadeniz Teknik Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019), 46.

Gönül Aslanoğlu Evyapan, Eski Türk bahc̦eleri ve özellikle eski İstanbul bahc̦eleri, 1972, ODTÜ, Ankara.

Gürkan, Ö., 2005: Gülhane Parkı İçindeki Yapılar ve Alay Köşkü, Yüksek Lisans Tezi, Y.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü, İstanbul.

İnciciyan, P. Ğ. (1956). XVIII. asırda İstanbul. İstanbul: İstanbul Matbaası.

Kanunname-i Ticaret, 1266, Düstur, I.Tertip, Cilt I, İstanbul 1289.

Kemal Kutlu - Kazım Çeçen, "Osmanlı Devrinde İstanbul'da Raylı Ulaşım", Çağını Yakalayan Osmanlı, Osmanlı Devleti'nde Modern Haberleşme ve Ulaştırma Teknikleri, Yayına Hazırlayanlar: Ekmeleddin Ihsanoğlu, Mustafa Kaçar, İslam Tarihi, Sanat ve Kültür Araştırma Merkezi (IRCICA), İstanbul 1995, s. 335.

Kömürciyan, E. Ç. (1988). XVII. asırda İstanbul tarihi.

Meşher, Göz Alabildiğine İstanbul: Beş Asırdan Manzaralar Sergisi

Murat Koraltürk, Şirket-i Hayriye 1851-1945, İDO 2007.

Murat Tülek, “1896 Yılında Balıkpazarı Ve Yemiş İskelesi:  İstanbul Limanı’nın İki Mahallesinde Ekonomik Ve Sosyal  Topografya Çözümlemeleri”, VIII. Türk Deniz Ticareti Tarihi Sempozyumu bildiriler kitabı İstanbul Yayınlar, 2016.

Mustafa Mutlu, “İstanbul’da Halka Adanmış Bir Bayram: Bahar Ve Çiçek Bayramı” Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi S. 58, Bahar 2016.

Orhan Türker, Kondoskali’den Kumkapı’ya Eski Bir İstanbul Semtinin Hikâyesi.

Övünç Bardakoğlu, “Osmanlı’da Demiryolları Ve Etkileri: Şark Ekspresi’nin İstanbul’da Yarattığı Değişim”, Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi Yıl: 2023 , Sayı: 8, s.134-147.

Prof. Dr. A. Süheyl Ünver, Fatih Devri Yemekleri, T.C. İstanbul Üniversitesi Tıp Tarihi Enstitüsü Yayınlan, İstanbul 1952.

Prokopius, Aed I 2, I 3)

Sertaç Kayserilioğlu, Dersaadet'ten İstanbul'a Tramvay, İ.E.T.T. Tarihi Dizileri, İ.E.T.T. Genel Müdürlüğü, c. 2, 1. Baskı, Ekim 1995, s. 20 – 21

Takvim-i Vakayi, 22 Cemaziyelahir, 1268, def’a 465.

Wolfgang Müller-Wiener, Bizans’tan Osmanlı’ya İstanbul limanı, Tarih Vakfı Yurt Yayınları, 1998.

Wolfgang Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Yky, 2001.

“Ozan Sağdıç: Fotoğrafçının Tanıklığı” İstanbul Modern Sanat Müzesi Sergi Kataloğu, 2024

“Ozan Sağdıç İle Söyleşi | Fotoğrafçının Tanıklığı | Haziran 2024” İstanbul Modern Sanat Müzesi Youtube yayını. https://youtu.be/d5uE1Uoc0E0?si=UVi4HQsl0nKQ8-gt Ulaşım Tarihi: 26.08.2024

Gazete: 40 Cumhuriyet, 26 Mayıs 1954, s.7; Milliyet, 22.05.1953, s. 2; Milliyet, 29 Mayıs 1953, s.

6; Zafer, 16 Mayıs 1952, s. 2.

https://www.selyayincilik.com/pdf/kondoskali-den-kumkapi-ya-okuma-parcasi.pdf

http://www.obmuze.com/#kronolojik

https://www.istdergi.com/tarih-belge/aile-saadeti-dergisi

https://www.iksv.org/tr/hakkimizda/tarihce

https://www.iksv.org/tr/yayinlar/birinci-festival-ozan-sagdic-in-fotograflariyla-1-istanbul-festivali

https://kulturenvanteri.com/tr/yer/yemis-iskelesi/#17.1/41.019652/28.969433

https://muzik.iksv.org/tr/birinci-istanbul-muzik-festivali-1973/1-uluslararasi-istanbul-muzik-festivali-1973

https://www.menuhin.org/the-man

https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/3379

https://archives.saltresearch.org/handle/123456789/99193

https://tr.wikipedia.org/wiki/Bizans_ikonoklazm%C4%B1

https://saltonline.org/tr/42/salt-galata

http://www.obmuze.com/#kronolojik

https://kaancorbaci.com/kaan-corbaci/

 

Tüm Makaleler