Su Basar Orman Kavramı ve İğneada Longozları
Yazan: Dr. Ali KAVGACI - Batı Akdeniz Ormancılık Araştırma Müdürlüğü, Antalya
(Tarihi Kentler Birliği, Yerel Kimlik Dergisi 27. sayısında yayınlanmıştır.)
Giriş
Karadeniz kıyısında, Yıldız Dağları’nın eteğinde ve Bulgaristan sınırına yaklaşık olarak 12 km mesafede bulunan İğneada, sahip olduğu longoz ormanlarıyla tanınmaktadır. Ancak bölgeye daha geniş bir çerçeveden bakıldığında, longoz ormanlarına ek olarak termofil meşe ormanları, kalkerli turbalık ve bataklıklar, bazıları dönemsel olarak Karadeniz’le bağlantılı göller, deniz kenarı ve dere kenarı kumulları ile bölgenin oldukça dar bir yayılış alanı içinde (yaklaşık 5000 ha) çok zengin bir ekosistem çeşitliliğine sahip olduğu görülmektedir.
Bu ekosistemlerin her biri sahip olduğu bitki çeşitliliğiyle zengin bir floristik yapının oluşmasına katkı sağlamaktadır.1. İğneada, Türkiye’de sadece bu bölgeden kayıtlı bulunan Centaurea arenaria (peygamber çiçeği) gibi ülke çapında nadir en az 11 türe ve Bern Sözleşmesi Ek Liste 1’de yer alan 6 türe (Aurinia uechtritziana, Cyclamen coum, Salvinia natans, Silene sangaria, Trapa natans ve Verbascum degenii) ev sahipliği yapmaktadır.
Öte yandan kendine has ekolojik ve biyolojik yapılara sahip olan bu ekosistemler, aynı zamanda birbirleriyle etkileşim içindedir. Örneğin, Yıldız Dağları’ndan Karadeniz’e dökülen dereler ve bölgedeki göller longozlar için hayati öneme sahip olup, bu dere ve göllere bağlı olarak meydana gelen taşkınlar longozların ekolojik ve biyolojik yapıları üzerinde doğrudan belirleyicidir2,3. Bu durum, bölgedeki ekolojik ve biyolojik zenginliğin ne kadar hassas bir durumda olduğunu göstermekte ve dolayısıyla doğa koruma açısından bölgeye verilmesi gereken önemi ortaya koymaktadır.
Bölgedeki zenginliğin en önemli bileşenlerinden olan longozlar birbirinden farklı karakterlere sahip 3 adet ormandan meydana gelmektedir. İçlerinde bulundurdukları göllerin isimleriyle adlandırılan bu ormanların isimleri sırasıyla, Saka Gölü Longozu, Mert Gölü Longozu ve Erikli Gölü Longozu şeklindedir.
Tablo: Longoz Ormanlarının büyüklükleri.
Ormanlık saha (ha) Göl (ha) Sazlık (ha) Toplam (ha)
Saka Gölü Longozu 767.17 2.2 38.6 807.97
Mert Gölü Longozu 485.2 43.8 244.9 773.9
Erikli Gölü Longozu 379.5 62.9 75.2 517.6
TOPLAM 1631.87 108,9 58,7 2099,47
Su basar orman nedir?
Su basar orman kavramı, su seviyesinin genellikle toprak yüzeyinde ya da yüzeye yakın bir şekilde bulunduğu ve alanın periyodik olarak veya nadiren de olsa sığ bir suyla örtülü olduğu ormanları ifade etmektedir4,5,6,7. Bu ormanlar ekolojik, biyolojik ve ekonomik açıdan önemli ormanlardır ve bu nedenle ekosistem bütünlüğü içinde pek çok işleve sahiptir8,9.
Avrupa’daki su basar ormanların sayısı geçen yüzyıl içinde, yoğun bir şekilde gerçekleştirilen kesimler, hidroelektirik güç santrallerinin inşa edilmesi ve dereler üzerindeki düzenlemeler gibi insan kökenli etkinlikler nedeniyle önemli derecede azalmış bulunmaktadır10,11,12. Dünyanın diğer bölgelerine bakıldığında da su basar ormanların yoğun insan faaliyetlerinden olumsuz şekilde etkilendiği görülmektedir13. Süregelen olumsuz gidişat, su basar ormanları odun üretim sahaları olarak görmenin ötesinde, ekosistem ve doğa koruma açısından çok önemli bir hale getirmiştir14,15.
Genel olarak su basar ormanlar dünya üzerinde geniş yayılışa sahip olan bitkilerden oluşmaktadır. Ancak bunların yayılışları bir devamlılık arz etmemekte, farklı farklı bölgelerde yerel olarak uygun yetişme koşullarının mevcut olması durumunda gerçekleşmektedir. Son buzul çağının etkileri nedeniyle Avrupa’daki su basar ormanların biyolojik çeşitliliğinin, Asya ve Amerika’dakilere oranla daha düşüktür. Bu bakımdan Trakya ve Anadolu çok önemli bir işleve sahip olup, Avrupa’dan uzaklaşan ve ülkemizi bir sığınak olarak kullanan bitkilere ev sahipliği yapmıştır. Ayrıca bu bitkiler buzul çağından sonra Balkan Yarımadası’nın yeniden kolonileşmesi esnasında buralarda yerleşik kalmışlardır. Ülkemizdeki su basar ormanlar da bu süreç içinde önemli işlevlere sahip olmuştur16,17.
Türkçe olmayan “longoz” kelimesi18 Türkiye’de sadece İğneada Su Basar Ormanları için kullanılmıştır. “Longoz” terimi ilk olarak Stefanoff19 tarafından Batı Trakya vejetasyonuna ilişkin yapmış olduğu çalışmada kullanılmış ve içerdiği anlam daha sonraki çalışmalarda ayrıntılarıyla ortaya konulmuştur20,21. Çok sayıda odunsu - otsu tırmanıcı bitkinin varlığıyla karakterize olan ve dişbudak (Fraxinus angustifolia), kızılağaç (Alnus glutinosa), adi gürgen (Carpinus betulus), ova akçaağacı (Acer campestre), ova karaağacı (Ulmus minör), saplı karaağaç (Ulmus laevis) ve saplı meşenin (Quercus robur) varlığıyla belirginleşen dere kenarı ormanları “longoz” olarak isimlendirilmiştir22. Dere kenarı ormanları Bulgaristan’ın yerel halkı tarafından da “longoz” olarak isimlendirilmekte olup, kelimenin Bulgarca olduğu bildirilmektedir23. Bu durum Bulgaristan’a sınır durumda olan İğneada’daki su basar ormanların neden “longoz” olarak adlandırıldığını ortaya koymaktadır.
İğneada longoz ormanlarının biyolojik ve ekolojik yapısı
İğneada Longozları ekolojik koşullar itibariyle belirgin farklılıklara sahiptir. Özellikle Saka Gölü Longozu, Mert ve Erikli Gölü Longozları’na oranla daha farklı bir yapıdadır. Bölgedeki longozların floristik yapılarının farklılaşmasındaki en önemli faktörler toprağın nem ve besin içeriğidir3. Longozlar bu iki faktör bakımından diğer orman tiplerine göre daha yüksek içeriklere sahip olmakla birlikte, fizyografik yapı ve taşkın rejiminde meydana gelen küçük değişimler, longozların floristik yapılarının farklılaşmasına neden olmaktadır.
Fizyografik yapı, taşkın rejimi, toprağın nem ve besin içeriği ile longozların florası arasındaki ilişkiyi şu şekilde özetlemek mümkündür: Fizyografik faktörlerdeki değişimler (bu değişimler çoğunlukla 10-20 cm gibi insan gözünün orman içinde algılayamayacağı yükselme ya da alçalmalardır), taşkın rejiminin değişimine, taşkın rejimindeki değişim, toprağın besin ve nem içeriğinin değişimine, bu ise floristik yapının farklılaşmasına neden olmaktadır.
İğneada Longozları’nda yayılış gösteren başlıca ağaç türleri; dişbudak, saplı meşe, saplı karaağaç, ova karaağacı, kızılağaç, adi gürgen, ova akçaağacı, kayın gövdeli akçaağaç, ceviz ve fındıktır. Bu ağaçların İğneada Longozları’ndaki varlık ve miktarları yukarıda belirtilen ekolojik farklılıklara bağlı olarak değişim göstermekte, bu ise floristik olarak birbirinden farklı orman yapılarının oluşmasına neden olmaktadır.
Buna göre suyun toprak yüzeyinde en uzun kaldığı ve taşkınların en yoğun olarak yaşandığı alanlarda, ki bu alanlar genel olarak Saka Gölü Longozu’nda Saka Gölü’nün kenarındaki alanlardan ibarettir, kızılağaç ve dişbudağın egemen olduğu bir orman kuruluşu söz konusudur. Bu ormanda toprak besin içeriği oldukça yüksek olup, özellikle ot katında yoğun olarak bulunan göl soğanı (Leucojum aestivum) ve yer yer yoğunlaşan süsenin (Iris pseudocarus) varlığıyla karakterize olmaktadır.
Toprak neminin azalmaya başladığı fakat besin içeriğinin halen yüksek olduğu alanlarda, dallı karaağaç ve dişbudağın egemen olduğu bir yapı söz konusudur. Yer yer ceviz ve kayın gövdeli akçaağacın da karışıma katıldığı orman, Saka Gölü Longozu’nda yayılış yapmakta ve bölgedeki en büyük dere olan Bulanık Dere boyunca yoğun bir şekilde yer almaktadır. Düzenli bir şekilde besin taşınımının gerçekleştiğini gösteren bitkiler ile azotçul karekterde ve rizomları sayesinde yoğun ve içinden geçilmez bir yapı oluşturan ısırgan (Urtica dioica) ve yine azotçul karakterdeki Chaerophyllum temulum ve Parietaria officinalis’in varlığıyla belirginleşen orman, özellikle yazları tipik su basar orman görüntüsüne sahip olmaktadır.
Toprak nemi ve besin içeriğinin azalmasıyla birlikte dallı karaağaç yerini ova karaağacına bırakmakta ve ova karaağacı ile dişbudağın egemen olduğu bir orman kuruluşu meydana gelmektedir. Bu türlere yer yer saplı meşe eşlik etmektedir. Genel olarak Mert ve Erikli Gölü Longozları’nda yer alan bu orman tipinin yetişme ortamı, küçük dereler ile toprak yüzeyinde yer yer durgun durumda bulunan ve toprağın ıslanarak nemli olmasına neden olan sızıntı sularıyla karakterize olmaktadır. Ormanın ot katında yoğun bir şekilde Ranunculus repens, Lysimachia nummularia ve Veronica serpyllifolia bulunmaktadır. Bu bitkiler genellikle çiğnenerek sıkışmış yetişme ortamları ile yol kenarlarında yer almaktar24 ve ormanlardaki baskı ve bozulmayı göstermektedir. Bitkilerin longozlardaki yoğun bulunuşları ise bölgedeki düzensiz otlatma faaliyetiyle açıklanabilir.
Fizyografik yapıda meydana gelen mikro yükselmelerle birlikte, topraktaki taban suyu seviyesi düşmekte ve buna bağlı olarak da topraktaki nem ve besin maddesi miktarı da görece olarak azalmaktadır. Bu durum, rekabette daha üstün olan adi gürgenin yayılışa başlamasına, dişbudak ve saplı meşe ile birlikte egemen olduğu bir orman yapısının oluşmasına neden olmaktadır. Bu orman tipi bir önceki orman tipi gibi genel olarak Mert ve Erikli Gölü Longozları’nda yer almakta olup, İğneada Longozları içindeki en kuru yetişme ortamlarını karakterize etmektedir.
İğneada Longozları’ndaki en geniş yayılışa sahip olan ağaç türü dişbudaktır. Dişbudak gibi geniş yayılışa sahip olan bir diğer ağaç türü de ova akçaağacıdır. Ancak bu ağaç orman yapısı içinde genellikle egemen bir durumda olmaktan ziyade serpili bir yayılış göstermektedir.
Sonuç
Görüldüğü üzere toplamda yaklaşık 1600 ha alana sahip olan İğneada Longozları’nda zengin bir ekolojik çeşitlilik bulunmaktadır. Ekolojik çeşitlilikteki bu zenginlik, floristik ve yapısal (strüktürel) çeşitliliğin de oluşmasını sağlamaktadır. Longozların bu yapısı, yukarıda anlatıldığı üzere bölgede bulunan diğer çeşitli ekosistemlerin kendilerine has ve birbirleriyle olan etkileşimlerinden kaynaklanan zenginlik ve hassasiyetle birlikte düşünüldüğünde, İğneada’nın ekosistem ve doğa koruma açısından sahip olduğu önem kolaylıkla anlaşılmaktadır.
Kaynaklar
1)Kavgacı, A., Özalp, G., Özhatay, N. 2007. Flora of Igneada floodplain forests (longozes) and their surroundings. İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi Dergisi, A/57(2): 61-90.
2)Kavgacı, A. 2007. Demirköy-İğneada Longoz Ormanları ve çevresinin bitki toplumları ve kuruluş özellikleri. Doktora Tezi, İstanbul Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, 215 s.
3)Kavgacı, A., Cárni, A, Tecimen, H.B., Özalp, G. 2011. Diversity of floodplain forests in the Iğneada Region (NW Thrace-Turkey). Hacquetia, 10:73-93.
4)Čermák, J. Kučera, J., Prax, A., Bednářová, F. T., Nadyezhdin, V. 2001. Long-term course of transpiration in a floodplain forest in southern Moravia associated with changes of underground water table. Ekológia, 20: 92-115.
5)Pivec, J. 2002. A short-term response of floodplain and spruce forests to evaporation requirements in Moravia in different years. Journal of Forest Science, 48(7): 320-327.
6)Tepley, A.J., Cohen, J.G., Huberty, L. 2004. Natural community abstract for floodplain forest. Michigan Natural Features Inventory, Lansing MI. 14 pp.
7)Paal, J., Rannik, R., Jeletsky, E.M., Prieditis, N. 2007. Floodplain forests in Estonia: Typological diversity and growth conditions. Folia Geobotanica, 42: 383-400.
8)Vukelić, J., Barıčevıč, D. 2005. Šumska vegetacija poplavnih područja. In: Vukelić, J., Prpıć, B., Kajba, B., Matıć, S., Vratarıć, P., Glavaš, M. & Jakovac, H. (eds.): Poplavne šume u Hrvatskoj. Akademija šumarskih znanosti, Zagreb.
9)Horner G.J., Baker P.J., Mac Nally R., Cunningham S.C. Thomson J.R., Hamilton F. 2010. Forest structure, habitat and carbon benefits from thinning floodplain forests: Managing early stand density makes a difference. Forest ecology and management, 259: 286-293.
10)Wenger, E.L., Zinke, A., Gutzweiler, K.A. 1990. Present situation of the European floodplain forests. Forest Ecology and Management, 33/34: 5-12.
11)Čermák, J., Prax, A. 2001. Water balance of a Southern Moravian floodplain forest under natural and modified soil water regimes and its ecological consequences. Ann. For. Sci. 58: 15-29.
12)Glaeser, J., Volk, H. 2009. The historical development of floodplain forests in Germany – a review. Allgemaine Forsts- und Jagdzeitung, 180: 140-151.
13)Müller, N. 1998. Effects of natural and human disturbances on floodplain vegetation. In: Müller, N., Okuda, S. & Tama, N. (eds.): Proceedings of International Symposium for River Restoration, Tokyo, 209 pp.
14)Jackson, Ben D. 1990. Identification and Inventory of the International Forested – Wetland Resource: Conference Summary. Forest Ecology and Management, 33/34: 1-4.
15)Tockner, K., Standford J.A. 2002. Riverine flood plains: present state and future trends. Environmental Conservation, 29: 308-330.
16)Magyari, E. K., Chapnam, J. C., Gaydarska, B., Marinova, E., Deli, T., Huntly, J. P., Allen, J. R. M., Huntley, B. 2008. The 'oriental' component of the Balkan flora: evidence of presence of the Tracian Plain during Weichselian late-glacial. J. Biogeogr. 35(5): 865-883.
17)Medail, F., Diadema, K. 2009. Glacial refugia influence plant diversity patterns in the Mediterranean Basin. J. Biogeogr. 36: 1333-1345.
18)Pamay, B. 1967. Demirköy – İğneada longoz ormanlarının silvikültürel analizi ve verimli hale getirilmesi için alınması gereken silvikültürel tedbirler üzerine araştırmalar. Orman Genel Müdürlüğü Yayınları, No. 451/43, İstanbul, 174 pp.
19)Stefanoff, B. 1921. Notes on the vegetation of Western Thrace. Ann. Univ. Sofia, Phys.-Math.Fac., XV-XVI.
20)Stefanoff, B. 1924. Die Waldformationen in der nordlichen Teil des Stranjagebirge – Sudostbulgarien. Ann. Univ. Sofia, Fac. Agronomy. V.
21)Stojanov, N. 1928. The Forest Longoz along Kamchiya River and the Longozes as plant formation. Gorski Pregled, 7-8: 1-26.
22)Pavlov, D., Dimitrov, M. 2002. A syntaxonomic analysis of the floodplain forests in the maintained reserves “Dolna Topchiya” and “Balabana”. Hayka ΓOPOTA (Forest Science) 1: 3-19.
23)Mattfeld, J. 1971. Doğu Trakya’nın bitki coğrafyası bakımından durumu. Çeviren M. Selik, İÜ. Orman Fakültesi Yayını, No 1544/159, İstanbul.
24)Čarni, A. 2005. Vegetation of trampled habitats in the Prekmurje region (NE Slovenia). Hacquetia, 4: 151-159.