Ormanlarımızdaki Dumansız Yangın!...
Yazan: Prof. Dr. Ünal Akkemik / ÇEKÜL Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi
Orman yangınlarıyla mücadele edebilmek için öncesinde, yangın sırasında ve sonrasında neler yapılması gerektiğini sürekli vurguluyoruz. Önceliğimizin, var olan ormanlarımızı korumak olduğunu ve yapılması gerek en temel sorumluluklarımızı her kesimde pekiştirmeye çalışıyoruz. Ancak ormanlarımızı koruyamadığımız bir yangın daha var: Dumansız yangın!
Peki, nedir bu dumansız yangın?
Dumansız yangın, kaynağını mevzuattan alıyor.
28 Nisan 2018 tarihli ve 30405 sayılı Resmî Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 7139 Sayılı Kanun’un 17. maddesinde, yürürlükteki 6831 sayılı Orman Kanunu’na “Ek Madde 16” eklenmiştir. Bu maddenin eklenmesiyle dumansız yangın başlamıştır.
Ek Madde 16 ne söylüyor?
“EK MADDE 16- Orman ve Su İşleri Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerler ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihte üzerinde yerleşim yeri bulunan ya da yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, Orman ve Su İşleri Bakanlığının teklifi üzerine sınırları Bakanlar Kurulunca belirlenen alanlar, Bakanlar Kurulunca belirlenecek usul ve esaslara göre Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tescil edilir. Orman sınırları dışına çıkartılan alanın iki katından az olmamak üzere Devletin hüküm ve tasarrufu altında veya Hazinenin özel mülkiyetinde bulunan taşınmazlar Orman Genel Müdürlüğüne orman tesis etmek üzere tahsis edilir.
Birinci fıkrada belirtilen alanlarda 21/6/1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun 22.nci maddesinin kadastrosu yapılmış olan yerlerin ikinci defa kadastroya tabi tutulamayacağına ilişkin hükmü uygulanmaz.
Birinci fıkra kapsamında orman sınırları dışına çıkarılacak alanların tespiti maksadıyla, Orman ve Su İşleri Bakanlığınca yeteri kadar orman kadastro komisyonu görevlendirilir ve bu tespit sırasında ilan süresi bir hafta, itiraz süresi bir ay olarak uygulanır.
Bu Kanunun 1 inci maddesine göre ilk defa yapılacak orman kadastrosu uygulamasındaki işlemlere ilişkin sürelerde de üçüncü fıkra hükümleri uygulanır.”
Bu kanun maddesinin uygulama yönetmeliği de 07.01.2021 tarih ve 31357 sayılı Remi Gazete yayınlandı. Yönetmeliğin 1. maddesi aşağıdaki şekildedir:
“Amaç
MADDE 1- (1) Bu Yönetmeliğin amacı;
a) Tarım ve Orman Bakanlığınca, bilim ve fen bakımından orman olarak muhafazasında hiçbir yarar görülmeyen ve tarım alanına dönüştürülmesi de mümkün olmayan yerlerden,
b) 19/4/2018 tarihli ve 7139 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 28/4/2018 tarihi itibari ile üzerinde yerleşim yeri bulunan alanlardan,
c) Yerleşim yeri oluşturulması uygun olan taşlık, kayalık, verimsiz ve fiilen orman vasfı taşımayan alanlardan, sınırları Cumhurbaşkanınca belirlenen alanların, Orman Genel Müdürlüğünce orman sınırları dışına çıkartılarak tapuda Hazine adına tesciline ilişkin usul ve esasları belirlemektir.“
İşte dumansız yangının kaynağını bu yasa ve yönetmelik oluşturuyor.
Türkiye orman zengini bir ülke değildir
Türkiye iklim değişikliğinden en fazla etkilenen Akdeniz Havzasının bir ülkesi olarak orman varlığı açısından zengin bir ülke değildir. 78 milyon hektar ülke toprağımızın sadece 13 milyon hektarı kapalı orman alanıdır.
Özetle Türkiye, orman zengini bir ülke değildir.
Akdeniz coğrafyasında olmasından kaynaklı olarak, doğal koşullar ve binlerce yıldan bu yana insan yerleşimleri nedeniyle alanların önemli bir kısmı da “fundalık” olarak adlandırılan bir yapıdadır. Her dem yeşil, çalı görünümünde olan, uygun su ve toprak koşullarında ağaç, ancak yetersiz su ve toprak koşullarında çalı formuna dönüşen bireylerin oluşturduğu bu alanlar, 6831 sayılı yasanın 1-J. maddesi gereği “Funda veya makilerle örtülü orman ve toprak muhafaza karakteri taşımyan yerler,” tanımı geçer ve bu alanlar yasa gereği orman sayılmazlar.
Oysaki bu alanlar, coğrafi koşulların dikte ettiği “Akdeniz sert yapraklı ormanlardır”. Bu alanlarda başka ağaçların yetiştirilmesi kolay değildir ve çok büyük emekler ister. Bu alanlar aynı zamanda ülkemizin biyolojik çeşitlilik sıcak alanlarıdır.
İşte, “dumansız yangın” da orman sınırları içinde kalan bu tür alanlar başta olmak üzere insanlar tarafından tahrip edilmiş ve üzerindeki ağaçların kesilmiş ya da yapısı bozulmuş olduğu “orman niteliği kaybettirilmiş” yerlerde yaşanmaktadır.
On milyonlarca metrekare artık orman sınırı dışında
Kanunun yürürlüğe girmesinden bu yana başta sahil kesimleri olmak üzere Anadolu’nun çok farklı bölgelerinden on milyonlarca metrekare orman alanı sadece Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ile orman sınırları dışına çıkarılmıştır.
https://www.resmigazete.gov.tr/ adlı web sayfasında “Orman Sınırlarının Dışına” terimi ile arama yapıldığında 2019-2024 yılları arasında Cumhurbaşkanı kararı ile 32 kez orman sınırları dışına çıkarılma işlemi uygulandığı ve toplamda on milyonlarca metrekare alanın orman dışına çıkarıldığı görülmektedir.
İzmir’de 3 milyon metrekareden fazla alan yapılaşmaya açıldı
Örneğin Ağustos ayında İzmir, Bayraklı’da çıkan orman yangınındaki alanının da içinde olduğu; 3.753.603,97 m2 orman alanı, yapılaşma için orman sınırları dışına çıkarılmıştır. Bu karar, 31.08.2024 tarihli, 32648 sayılı Resmî Gazete yayınlanmıştır.
Anayasa ormanlarımızı koruyor
Anayasa’nın 169. maddesine dayanarak “yanan orman alanları ormanlaştırılır ve orman dışına çıkarılmaz” diyoruz. Orman Genel Müdürlüğü de 27.08.2024 tarihinde bu konuda açıklama yaptıktan 4 gün sonra Bayraklı’daki yanan orman alanı orman dışına çıkarılmıştır.
Böyle devam edemeyiz! Çünkü;
- Var olan orman alanlarımızı hızla kaybedeceğiz.
- Orman üzerindeki insan baskısı hızla artacak.
- Ormanların doğa koruma, biyolojik çeşitlilik ve su üretme özellikleri hızla azalacak.
Bu uygulamadan biran önce vazgeçilmelidir. Yazının başında da dediğimiz gibi önceliğimiz var olan orman alanlarımızı korumak korumak korumaktır!