İklim Değişikliği Gezegen ve İnsan İçin Tehdittir
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) değerlendirme raporunu İklim Değişikliği 2022: Etkiler, Uyum ve Kırılganlık başlığıyla yayımladı. “Bilimsel analizler ve kanıtlar çok net: iklim değişikliği insan ve gezegen için tehdittir. Bu konuda atılacak adımlar ve küresel eylemlerdeki gecikme, son fırsatımızı da kaçırmamıza neden olacaktır” vurgusunun yapıldığı raporun, ÇEKÜL Vakfının çalışma alanlarından biri olan doğal miras varlığımız ormanlar üzerine içerdiği değerlendirmeyi aktarıyoruz:
- İklim değişikliği nedeniyle ortaya çıkan zararlar ve oluşan koşullar, insanların ve ekosistemin adapte olamayacağı, uyum sağlayamayacağı seviyededir. Sıcaklık artışı gıda üretimini, su kaynaklarını, insan sağlığını, kıyı yerleşimlerini, orman ekosistemlerini, ekonomiyi ve doğal dünyayı tehdit ediyor.
- Öngörülen iklim değişikliğinin yaratacağı koşullar, iklimsel olmayan diğer etkenlerle birleştiğinde dünya ormanlarının çoğunun kaybolmasına ve bozulmasına neden oluyor.
- İklim değişikliğinin yaşattığı zarar tahmin edilenden daha büyük. Bu etkiye maruz kalan ve mevcut durumları incelenen tüm türlerin yarısı yaşam alanını değiştirdi. Birçoğunun kendi yerel yaşam alanında nesli tükendi; karada, okyanusta ve yosun ormanlarında ciddi kayıplar yaşandı.
- Yıkıcı tarım faaliyetleri ve arazi kullanımı, doğal kaynakların sürdürülemez kullanımı, ormansızlaşma, biyoçeşitlilik kaybı ekosistemlerin, toplumların ve bireylerin iklime uyum sağlama kapasitelerini olumsuz yönde etkileyen değişimlerdir.
- Sıcaklık artışı 1,5 dereceyi geçerse kutuplar, dağ ve kıyılardaki ekosistemler, buzul erimesinden etkilenecek bölgeler, daha sonra sıcaklık düşürülse bile geri dönüşü olmayan bir şekilde kaybolacak. Bazı yağmur ormanları, mercan resifleri ve sulak alanlar ise uyum sağlama kapasitelerinin sınırındalar.
- Sıcaklık artışı 3 dereceye ulaşırsa, karasal türlerin %3 ila 14’ü yok olacak. Amazon bölgesi ve bazı dağ bölgeleri 2 derecenin ötesine geçilmesi halinde biyolojik çeşitlilik geri dönüşü olmayan kayıplar yaşayacak.
- Biyolojik çeşitliliğin korunması, Dünya’daki toprakların, tatlı su ve okyanusların %30-50’sinin korunmasına bağlı. Şu anda karasal alanların %15’i, tatlı su alanlarının %21’i, okyanusların %8’inden azı koruma altında.
- Doğal olarak ağaçlandırılmamış arazilerin ağaçlandırılmaya açılması veya yanlış plantasyon uygulamaları özellikle büyük ölçeklerde uygulanırsa biyoçeşitlilik, su ve gıda güvenliği için iklimle ilgili riskleri birleştiren bir unsurdur.
- İklim değişikliğine karşı uyum faaliyetleri gelecekteki riskleri azaltmak için düşünülen fırsatlardır. IPCC değerlendirme raporu bu noktada “Doğal ormanların ve turbalıkların eski haline getirilmesi” maddesi altında şu ifadelere yer veriyor:
- Sürdürülebilir orman yönetimi, ağacın çeşitlendirilmesi, zararlılar, gübre, hastalıklar ve orman yangınları gibi artan risklere karşı önlemleri içerir. Doğal ormanları ve turbalıkları restore etmek ve genel olarak yönetilen ormanların sürdürülebilirliğini arttırmak karbon stoklarının dayanıklılığını da arttırır. Ormanları düşünürken yerli halkların ormanlardaki hakkı da gözetilmelidir.
- Ekosistemin restorasyonu ve korunması şüphesiz çok önemlidir. Ancak bunu yaparken yanlış yöntemler uygulanması mevcut risklerle birleşerek olağandan daha büyük zararlara neden olabilir. Örneğin tarım arazilerinin ağaçlandırılması ya da biyoenerji üretirken büyük ölçekte su teminin gıda güvenliğini ve biyoçeşitliliği riske atacak koşullarda sağlanması gibi.