BEYOĞLU: Yapılar, Mekânlar, İnsanlar (1831-1923)
Her hafta bir kitap serimizde bu hafta BEYOĞLU: Yapılar, Mekânlar, İnsanlar (1831-1923) kitabını inceliyoruz.
Geçmişi, tarihi yapıları, kültürel zenginliğiyle İstanbul’un en önemli ilçelerinden biri olan Beyoğlu, çok kültürlü, çok sesli ve çok renkli bir kent olarak öne çıkar. Beyoğlu bölgesi yakın tarihe kadar, Yunancada "öte", "karşı yaka" anlamlarına gelen "Pera" adıyla anılıyordu. Bu kelime, yabancı tüccarların yaşadığı bölgeye karşı yerli Bizans halkının yabancılığını da ifade etmekteydi. Bizans Döneminde olduğu kadar, payitaht İstanbul için bile suyun (Haliç) öteki tarafı, sur dışı, kentin periferisiydi. Türkler tarafından kullanılan "Beyoğlu" adının, Kanuni Sultan Süleyman döneminde Venedik elçisi A. Giritti'nin oğlu Luigi Giritti'nin Taksim dolaylarında bir konakta oturmasından kaynaklandığı ileri sürülür. Bizans Döneminden beri bölgede ikamet eden Cenevizlilere, Osmanlılar Döneminde Rumlar, Ermeniler, Yahudiler, gayrimüslimler, bankerler, tüccarlar eklenmiş; bu dönemde şekillenen demografisi, kozmopolit bir kent yapısının oluşmasını sağlamıştı. Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye’deki metro, tramvay, asansör, telefon santralleri ilk kez burada kullanıldı; Batı tarzı pasajlar, oteller, balo salonları, birahaneler, pastaneler, tiyatrolar, sinemalar ilk kez Beyoğlu’nda sıralanmaya başladı. 1831’deki Büyük Beyoğlu Yangını bölgeyi derinden etkiledi. Beyoğlu yeniden inşa edildi. Araştırmacı yazar Turan Akıncı, Beyoğlu’nda yaşanmış olayları, döneme damga vurmuş kurumları, yapıları, ünlü aileleri, mimarları ve sokakları ayrı başlıklar altında ele aldığı kitabında bu yeniden yapılanma dönemine yakından bakıyor.
ÇEKÜL Bilgi Belge Merkezi hakkında ayrıntılı bilgiye ve katalog tarama sistemine http://cekulvakfi.org.tr/proje/bilgi-belge-merkezi adresinden erişebilirsiniz.
Her hafta bir kitap serisine ulaşmak için:
Twitter: #HerHaftaBirKitap
Instagram: #CEKULBilgiBelgeMerkezi