YILLARINI BİRGİ’YE ADAMIŞ BİR KORUMA GÖNÜLLÜSÜ: EMİN BAŞARANBİLEK
ÇEKÜL Batı Anadolu Koordinatörü Emin Başaranbilek, Vakfın kadim gönüllülerinden biri. O, ÇEKÜL hareketinin en başından beri, kültürel varlıklarımızın korunması ve yaşatılması için verilen dur durak bilmeyen mücadelenin en ön saflarında yer aldı. Başaranbilek de, bu zorlu mücadeleyi alçakgönüllülükle, sessizce ama derinden sürdüren bir ÇEKÜL gönüllüsü…
Başaranbilek kendisini şöyle tanıtıyor:
Birgi benim memleketim, ben Ödemişliyim. İstanbul Arkeoloji Müzeleri’nden emekli olunca bir ayağım boşta kaldı! 1996 yılı Ocak ayında, doğum günümde, Birgi Belediye Başkanı’na bir mektup yazarak, Birgi’de kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğini gerçekleştirebilmek için yardımcı olabileceğimi belirttim. Bu arada Nisan ayında da Birgi için kentsel SİT kararı çıktı. Konuyu değerli hocama, ÇEKÜL Vakfı Başkanı Metin Sözen’e götürdüm. 1954 yılından beri Birgi’nin korunması ve tanıtılması için çalıştığını biliyordum. 1975 yılında Safranbolu koruma çalışmaları başlatılırken, Birgi’nin de eşzamanlı gündeme getirilmesi istendiği halde, bu işin ÇEKÜL’ün kuruluşundan, yanı 1990’dan sonraya kaldığını söyledi. “Bu işi üstleneceksen olur,” dedi ve ekledi: “Birgi bizim göz ağrımızdır!” Korumanın duayeninden bu sözleri duyunca, işimin ne kadar zor olduğunu anladım. Metin Hocam’la 40-45 yıllık bir dostluğumuz var. Ülkemizde doğal ve kültürel çevrenin korunması ve tanıtılmasında nereye bakarsanız emeğini görürsünüz.
Birgi, İzmir’in Ödemiş ilçesine bağlı Lidyalılardan kalma bir kent. Lidyalıları, Persler, Bergama Krallığı, Roma-Bizans İmparatorluğu, Aydınoğulları Beyliği ve nihayet Osmanlılar izlemiş. Kültürel sürekliliğini örselenmeden bugüne kadar sürdürmüş ender yerleşmelerden biri. Bu nedenle, bu görevi üstlendiğim zaman şunu düşündüm: Birgi, yalnız belediye başkanlarına, belediye meclisine ve hatta yalnız Birgi halkına teslim edilecek bir yer değildir! Burada üniversitelerin, kamunun, belediyenin, sivil toplum örgütlerinin, halkın ortaklaşa gerçekleştireceği bir koruma programı kararlılıkla sürdürülmek zorundadır. Birgi yalnız ülkemizin değil, tüm dünya insanlarının da göz hakkı olan, gerçekten ayrıcalıklı, güzel bir kenttir.
Birgi’deki görevim Birgi projesinin bütünselliğini ve kurumlar, kuruluşlar arasında koordinasyonu da sağlamaktı. Böyle bir kentte korumanın orada yaşayanlarla birlikte ele alınmadıkça süreklilik kazanamayacağı gerçeğini kavradım. ÇEKÜL Vakfının burada konuşlanması gerektiği düşüncesiyle, Belediyenin de desteğiyle, kentin merkezinde yıkık durumdaki Hacı Osman Medresesinden kalan bölümü 1997 yılında satın alarak ÇEKÜL Çevre Kültür Evi olarak onarılmasını sağladık. Burası bilimin, sanatın, kültürün ve bu kapsamda bütün etkinliklerin merkezi oldu.
ÇEKÜL Çevre Kültür Evi
Daha sonra Metin Hoca’yla, Türkiye’nin tek sanat üniversitesi olan Mimar Sinan Üniversitesi’nin burada hizmet vermesinin Birgi için bir şans olacağını düşündük. 1998 yılında Taşpazar mahallesindeki arazi 49 yıllığına MSÜ’ye tahsis edildi. Daha önce 1996 yılında Quebec/Laval Üniversitesi ve 1997’de de Paris/Le Defence Üniversitesi ile burada çalışmalar yapılmıştı. 1998 ve 1999 yılları Ağustos aylarında, MSÜ/Yaz Okulu Programı uygulandı. Yıldız Teknik, Dokuz Eylül ve Karadeniz Teknik Üniversitesi de programa katıldı. Öğrencilerin Birgi’den ayrıldığının ertesi gününden itibaren, Birgi halkı bir daha ne zaman geleceklerini sormaya başladı. Yaz okulunu yöneten hocaların yaptıkları kahve toplantıları, İzmir valisinin ziyaretleri Birgilileri umutlandırdı. Korumanın yalnız kentleri değil, içinde yaşayan insanları da kucaklaması, onların sorunlarına çözüm yolları üretmesi gerektiği bilincinde olan ÇEKÜL Vakfı, 10-11 Ekim 1998’de, MSÜ ve Belediyeyle işbirliği yaparak ve o zamanın İzmir Valisi Kemal Nehrozoğlu’nn da onurlandırdığı, Birgi Çevre Kültür Günlerini başlattı. Kuvayı Milliyeci Tevfik Bey Parkı’ndaki etkinlikler sırasında “İrimağzı İncir Bahçeleri ve İncir Kültürü” paneline uzmanlar katıldı, başarılı üreticilere ödüller verildi. Birgi’de ilk kez İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Yaylı Çalgılar Dörtlüsü klasik batı müziği konseri verdi.
Çeşme restorasyonu
Onarım Çalışmaları
ÇEKÜL Çevre Kültür Evi’nde kentle ilgili tüm belgeler toplanıyor, ahşap boyama, el sanatları ve bilgisayara kursları veriliyor, tarımdan kültüre konferanslar ve etkinlikler düzenleniyor. Çekül Çevre ve Kültür Evi, Birgi’ye katkıda bulunmak isteyenleri ağırladığı gibi buraya gezmeye gelenler için de turizm danışma görevini üstlendi. Mimar Sinan Üniversitesi ile Çekül Vakfı’nın işbirliği sonucu, Birgi’de isteyen ev sahiplerine ücretsiz restorasyon projesi çiziliyor. Her yaz gerçekleştirilen Mimar Sinan Üniversitesi Yaz Okulu çalışmalarıyla evlerin ve anıt yapıların rölöve ve restorasyon projeleri yapılıyor.
Beyzade Sokak: Önce
Beyzade Sokak : Sonra
Aydınoğlu Mehmet Bey Cami, Dervişağa Cami, Çakırağa Konağı, Aydınoğlu Mehmet Bey Medresesi ve 3 tarihi çeşme, 2 su kemeri ile 80 evin restorasyonu tamamlandı. Onarımı tamamlanan tarihi Ödemiş Arastası 24 Şubat 2007 törenle açıldı. Tarihi Arasta Bölgesi Sokak Sağlıklaştırma ve Çevre Düzenleme Projesi kapsamında yapılan çalışmalar sonunda Ödemiş Arastası, tarihi kimliğine yeniden kavuştu. Arastanın Büyük Cami, Küçük Cami ile Yağ Pazarı Camisi arasında yer alması ve bu camilerden ikisinin onarımının tamamlanmasıyla kentin zengin tarihî dokusu ortaya çıktı. Kimliğine kavuşan kentin ticaret merkezinin yakınında bulunan eski Hamam Mahallesi’ndeki tarihi Keçizade Hanı ve Yıldız Oteli’nin onarımı için de çalışmalar başlatıldı; bu kapsamda ilk olarak Tarihi Kentler Birliği’nin mali katkısıyla rölöve ve restorasyon projesi yaptırıldı.
Fatih Mehmet Evi : Önce
Fatih Mehmet Evi : Sonra
15. yüzyıl mimarisi olan Derviş Ağa Medresesi ve medresenin karşısındaki Şeyh Muhittin Hamamı’nda restorasyon çalışmaları sürdürülüyor. Birgi Belediyesi, Mimar Sinan Üniversitesi, İzmir Valiliği, Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL işbirliğiyle 17. yüzyıl vakfiyesi Şeyh Muhittin Hamamı’nın ikinci bölümünün kazı çalışmalarına başlandı.
Birgi’de ikinci hamamın bulunmasıyla birlikte 15. yüzyıldan itibaren toprak altında kalan tarihin gün ışığına çıkarılmasına hız verildi. Hamamın güneybatı ve güneydoğusunda gerekli kazıların büyük bölümünün tamamlandı.
Ancak Birgi’de restore edilmeyi bekleyen daha 500’e yakın tarihi yapı var. ÇEKÜL Vakfı Küçük Menderes Havzası Gönüllüleri, Bademli-Bayındır-Beydağ-Bozdağ-Gölcük-Kiraz-Konaklı-Ovakent-Ödemiş-Selçuk-Tire başta olmak üzere birçok yerleşme yerinde yaptıkları araştırma-uygulama-eğitim-tanıtım çalışmalarıyla katılımı güçlendirmeyi, üretimi çeşitlendirmeyi hedefliyorlar.
Son olarak da Türkiye’nin en eski demiryolu hatlarından olan Ödemiş-Alsancak demiryolu hattı için yeni proje hazırladık. Ödemiş-İzmir arasında kalan, İngilizler tarafından inşa edilen ve o yıldan bu yana, ancak 1945’te tamirat görerek, halen 1800’lü yıllarda döşenen orijinal ray ve traversler bulunan Tire-Çatal arasında kalan hatta yapılan çalışmalar da yıl sonuna doğru bitecek. Ödemiş’teki eski ve yeni istasyon arasında kalan 1,5 kilometrelik alan kullanıma açılacak, 120 yıllık tarihi demiryolu yeniden işlevsel hale gelecek.
Havza Boyutunda Koruma
Koruma literatürüne “Birgi Olayı” olarak geçen ve kısa sürede yayılan koruma hareketi sonucunda Küçük Menderes Havzası’nda “havza boyutunda koruma”nın temelleri atıldı. Bu devinim tek bir evden, ÇEKÜL Çevre Kültür Evi’nden meydanlara taştı ve giderek Ödemiş, Bademli, Konaklı, Ovakent, Gölcük, Bozdağ gibi yerleşim yerlerine, yani Küçük Menderes Havzası’na yayıldı. Birgi’deki özverili, kendi aralarında bir iç disiplini olan ÇEKÜL gönüllülerinin çabalarıyla, Birgi ve çevre yerleşmelerde, tüm Küçük Menderes Havzası’nda çevre ve kültür gündemi oluştu. Çalışmalar tüm havza kentlerine umut aşıladı. Birgi, “Korumanın Beylik Merkezi”ne dönüştü. Birgi’de geliştirilen örnek, Aydın Dağları’ndan Bozdağlara, Selçuk’tan Kiraz’a uzanan Küçük Menderes Havzasında tarih boyunca oluşan kültürel sürekliliğin ve görkemli doğal zenginliklerin korunması ve tanıtılması çabalarını harekete geçirdi. Bu konuda, öğretim görevlisi Serdar Vardar başkanlığında Manisa Celal Bayar Üniversitesi Coğrafya Bölümü öğrencileri havzanın özellikleriyle ilgili bilgi bankası oluşturuyorlar.
Koruma eyleminin havza boyutuna taşınmasına öncülük eden ÇEKÜL Vakfı’nın “kamu-yerel-sivil-özel birlikteliği” ilkesi, bu birlikteliği oluşturanlara “havza boyutunda sorumluluklar” yüklüyor. Yerel yönetimler, Valilik, Vakıflar Genel Müdürlüğü, Mimar Sinan, Dokuz Eylül, Celal Bayar Üniversitesi, yerel uzmanlar, hepsi bu birlikteliğin içinde yer aldılar. Korumanın havza boyutuna yayılmasıyla, havzanın insanları kendilerine gerekli olanın doğa ve kültürle var olduğu bilincine varıyorlar.
Koruma bilgiden bilince, bilinçten örgütlü davranışa kadar uzanan ince, çetrefilli bir yoldur. Koruma eylem gerektiren bir iştir. Yaşamın gerekli kıldığı tüm bilimleri ve disiplinleri, kültürü ve sanatı içinde toplayan bir davranış biçimidir. Eğer eleştirdiğimiz konuların ucundan tutmaz, sadece yakınmakla yetinirsek, kendiyle geçimsiz insanlara dönüşürüz. Birgi Olayı, bunun en somut örneğidir.