Kaleli Kentler
Uygarlıklar yarımadası Anadolu’da kaleler 4. yüzyılda, Roma döneminde yaygınlaştı; 7. ve 8. yüzyıllarda eskiçağ kentleri, kale-kentlere dönüştü. 11. yüzyılda Anadolu’da, Selçuklular tarafından Haçlılara ve Moğol istilasına karşı, Beylikler döneminde ise egemenlik mücadeleleri nedeniyle inşa edilen savunma yapılarının en yetkin örnekleri yükseldi. Osmanlı döneminde de ateşli silahların gelişmesine kadar surlar ve kaleler önemini korudu. Daha sonra ihmale uğrayan kaleler, son yıllarda ÇEKÜL Vakfı’nın yol göstericiliğinde, Kültür ve Turizm Bakanlığı ve yerel yönetimler tarafından onarılıyor, çevreleri temizleniyor ve kültür turizmi amaçlı kullanılıyor.
Diyarbakır Surları ve İçkale’deki yapılar, 2000 yılından bu yana Diyarbakır Valiliği, Büyükşehir Belediyesi ve ÇEKÜL Vakfı’nın ortak projesi doğrultusunda Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onarılıyor. Bursa Kalesi’nin Saltanat Kapısı Osmangazi Belediyesi tarafından onarıldı, çevre düzenlemesi yapıldı; Fetih Kapı ile Saltanat Kapı arasındaki surların restorasyonu tamamlandı. Yer Kapı ve çevresindeki surlar temizlendi ve restore edildi. Gaziantep Kalesi, Kültür Yolu Projesi kapsamında temizlenerek ortaya çıkartıldı. Ortaçağdan kalan Niksar Kalesi, içindeki Yağıbasan Medresesi, Yağıbasan Türbesi, Kale Camisi, hamamlar ve diğer yapılarla birlikte onarılıyor. M.Ö. 6-7. yüzyıllarda yapılan Boyabat Kalesi belediye tarafından onarılarak turizme açıldı. 12. yüzyılda Selçuklular döneminde yapıldığı sanılan Karaman Kalesi Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından onarılıyor. Sinop Kalesi’nin iç limana bakan bölümünde yer alan, 1997’ye kadar cezaevi olarak kullanılan yapı Bakanlıkça kültür merkezine dönüştürüldü. Çukurova’nın görkemli kalelerinden Kozan Kalesi’nin çevresi belediye tarafından düzenlendi.