TKB Eskişehir Bölge Toplantısı Yapıldı
Tarihi Kentler Birliğinin ikinci Bölge Toplantısı 30 Haziran-1 Temmuz tarihlerinde üye kentlerin belediye başkanları ile korumadan sorumlu uzman ekiplerin katılımıyla Eskişehir’de düzenlendi. Toplantıya kentin farklı başlıklardaki uzmanlığı yön verdi. Cumhuriyet döneminde inşa edilmiş önemli sanayi yapılarıyla birlikte sanayi kenti unvanını kazanan Eskişehir, bugün kentsel ve arkeolojik sit alanları, sivil mimarlık örnekleri, askeri binalar ve anıtların yanı sıra, sosyal yaşam donatıları olarak işlevlendirilen tarihi yapılarıyla dikkat çekiyor. Kentlilerin sosyal yaşama canlı katılımlarında, bu kentsel düzenlemenin etkileri açık olarak görülüyor.
Sakarya Irmağının en uzun kolu olan ve Eskişehir’in başlıca simgelerinden biri olarak anılan Porsuk Çayı; kentin en eski yerleşim merkezi ve turizmin canlı mekânı Odunpazarı; kuyumcular, aktarlar ve kumaşçılar gibi farklı esnaflık kategorilerine göre ayrılmış sokaklardan oluşan ve yapı özellikleriyle kent kimliğinin önemli bir parçası olan Taşbaşı Çarşısı ile cami, çeşme ve geleneksel konutlar, kentin yüzünü oluşturuyor. Kentin tarihi ve kültürel zenginliğinin arka planını oluşturduğu Eskişehir Bölge Toplantısı, 30 Haziran’da gerçekleştirilen açılış konuşmalarıyla başladı.
Ahmet Ataç / Tepebaşı Belediye Başkanı
Eskişehir’i tercih ettiğiniz için çok teşekkür ediyorum; bize mutluluk verdiniz. Eskişehir’de yapılan işleri görme fırsatı bulacağınız için ayrıca mutluyuz. Eskişehir bir Cumhuriyet kentidir. Rahmetli Atatürk, Eskişehir’e 22 kere gelmiş; bu da Eskişehir’i ne kadar çok sevdiğini, takdir ettiğini açıkça gösteriyor. Ben de bugünkü Cumhuriyet kenti Eskişehir’in Atatürk’ün hayalindeki kent olduğunu söylerim hep; öyle olmasını da dileriz. Çünkü Eskişehir çağdaş, özgür, ekonomik bir kenttir; insanların rahat yaşadığı bir kenttir. Diğer Anadolu kentlerine bakıyoruz; bizim kentimizde gerçekten baskı yoktur. Anadolu kentlerine gittiğimizde gece, sokaklarda insan göremiyoruz. Bizim sloganımızsa, “Hayat Tepebaşında 24 saat yaşanır.” Bu kentte yaşamaktan da, bu kentte belediye başkanlığı yapmaktan da gurur duyuyorum. Sizler de kentimizi gezerken çalışmalarımızın yanı sıra, bu sosyal yapıyı da göreceksiniz.
Asım Güzelbey /Gaziantep Büyükşehir Belediyesi ve Tarihi Kentler Birliği Eski Başkanı
TKB ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz önemli bir mazereti nedeniyle aramızda değil. Öncelikle kendisinin sevgi ve saygılarını iletmek istiyorum ve bu konuşmayı TKB Başkanımız adına yapıyorum. 2000’li yıllarda bir avuç tarih gönüllüsü insan, Prof. Dr. Metin Sözen’in önderliğinde biraraya gelerek özel-yerel -kamu-sivil ortaklığının en güzel örneklerini vermeye başladı. Tarih ve çevre gönüllülerinin o gün başlattığı çalışmalar, büyük bir güç yarattı. Üye belediye sayımız bugün 450. Ve şu bir gerçek ki, artık kentler yarışıyor. Bir adım öne çıkan her bir kent, ülkesine büyük bir hizmet vermiş oluyor. İşte TKB, bu misyonu yerine getiren bir birlikteliktir.
TKB Bölge Toplantısının Eskişehir gibi ismiyle müsemma bir tarihi kentte yapılmış olmasının ayrı bir önemi var. Eskişehir, tarihi kucaklayan bir kent; arkeolojik kazılardan elde edilen sonuçlar da gösteriyor ki, bu kentte çok önemli tarihi ve kültürel değerler mevcut. Friglerden günümüze özellikle yerel yönetimlerin yaptığı çalışmalarla Eskişehir’de sağlıklı bir somut yapının ortaya çıktığını görüyoruz. Eskişehir’de sanki bir sır, gizem var. İnsanlar, bulabildikleri her fırsatta bu kente geliyorsa, kentin sırrını düşünmeliyiz. Bugün, bu toplantıyı böyle bir kentte gerçekleştiriyoruz işte.
Kazım Kurt / Odunpazarı Belediye Başkanı
Tepebaşı Belediyesi öncülüğünde gerçekleştirilen Bölge Toplantısının, Tarihi Kentler Birliği açısından olumlu sonuçlar doğuracaktır. Eskişehir, bir Cumhuriyet kenti olmakla birlikte binlerce yıllık uygarlıkları da bağrında taşıyor. Özellikle seçilen konuyla ilgili ciddi değişimler var. Endüstriyel, tarihi ve kültürü koruyacağız; bunda kuşku yok. TKB, koruma çalışmalarına öncülük yapacak; bunda da kuşku yok. Ancak bu koruma çalışmalarının bir bedeli olduğu muhakkak. TKB’nin bu “bedel”le ilgili bazı projeler geliştirmesi gerektiğini düşünüyoruz. Özellikle kültür paylarının adaletli ve dengeli dağıtımı sağlanmalı. Bu sağlanmadığı takdirde keyfi uygulamalarla sıkıntılar çekiyoruz. TKB’nde bu konuda beklentilerimiz olduğunu vurgulamak istiyorum. Ev sahipliği için Tepebaşı Belediyesine, öncülüğü için de TKB’ye teşekkür ediyorum.
Hüseyin Erdemir /Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili
Tarih, ilim ve sanayi kokan bu kente geldiğiniz için teşekkür ediyorum. Eskişehir; tarihi kent, sanayi kenti ve ilim kenti kavramlarını birarada barındıran kentlerimizden biridir. Bu kenti gezdiğinizde tüm bu özelliklerinin yanı sıra, pek çok şeyin de değiştiğini göreceksiniz.
Arkeolojik Miras Bağlamında Endüstri Mirası ve Kent Müzeleri
Bölge Toplantısı için Eskişehir’de bulunan katılımcılar, toplantının ikinci gününde “Tarihi Kentler Birliği Üyesi Belediyelerin Arkeolojik Mirası Bağlamında, Endüstri Mirası ve Kent Müzelerine Yaklaşımı” konulu panelde biraraya geldi. Tepebaşı Belediyesi Çocuk Senfoni Orkestrası Eğitmenleri Ramazan Albayrak, Elif Uygungör ve Simay Pala’nın müzik dinletisinin ardından, yönetmenliğini Hasan Özgen’in yaptığı Tarihi Kentler Birliği tanıtım filmi gösterildi. Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Anıtlar ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt’un konuşmalarını; başkanlığını Tarihi Kentler Birliği Genel Sekreteri Sezer Cihan’ın yaptığı, sanat tarihi uzmanı Prof. Dr. Bedia Yelda Olcay Uçkan ile Bursa Büyükşehir Belediyesi Kültür ve Sanat Danışmanı Ahmet Erdönmez’in konuşmacı olduğu panel izledi. Panel, ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen ve TKB Encümen Üyesi ve Sarıyer Belediye Başkanı Şükrü Genç’in değerlendirme konuşmalarıyla son buldu.
Panelin detaylı konuşma metinleri için lütfen tıklayınız.
Değerlendirme Konuşmaları:
Prof. Dr. Metin Sözen
ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği Tanışma Kurulu Başkanı
Eskişehir’e emeği geçenleri saymakla bitmez. Bunların başında üniversitenin kurulmasına öncülük eden, destek olan Mümtaz Zeytinoğlu ve Prof. Dr. Orhan Oğuz gelir; emekleri çok büyük. Eskişehir Anadolu Üniversitesinin önemli bir örnek olması gerekiyordu. O nedenle yapısını kurgularken, halkı da içine alan bir yaklaşım belirledik. Yılmaz Büyükerşen de hem üniversitede hem kent yönetiminde bu anlayışı daha da üstü bir çizgiye taşıyarak devam ettirdi.
Türkiye'nin mal varlığını, akıl varlığını, gelecekle bugün ve yarın arasındaki ilişkiyi, Anadolu kültürünün devingen yapısını korumak istedik. Çünkü dünyaya bir ülke bağışlayan Mustafa Kemal ve arkadaşlarının emeklerine karşılık; bu topraklarda yeni başlıklar altında, yeni dinamikler yaratmamız gerekliliğine inanıyorduk. Türkiye'nin her yerinden bilim insanları burada buluşuyordu. Ne gerekiyorsa yapmak için herkes hazırdı. İstasyon binası ise istasyon binası, lojmansa lojman; ne gerekiyorsa üniversitenin bünyesine aldık. Ve şu anda burada yetişen akademisyenler yeni kurulan üniversitelerde görev aldı; rektör oldu, dekan oldu. Kuruluş yıllarının ruhu hala Anadolu Üniversitesinde hala devam ediyor.
Şimdi o yüzden bu toplantıyı burada yapmak, tüm bu emeklere bir borcumuzdur. Arkadaşlarımızın bu kente neler kattığını görmemiz, onları dinlememiz gerekir. Türkiye'nin yeniden örgütlenmeye ihtiyacı var arkadaşlar! Nitelikli insan sayımız az. Geleceğe yetiştireceğimiz çocuklar bizden iyi olmalı. Belediye başkanı o kentin seçilmişi ise sadece kendi şahsi işimiz için yaşadığımız kente ne yapması gerektiğiyle ilgili kapısını çalmamız gerekir. Kentlilik bilincinin bu evreye geçmesin istiyoruz. Çünkü yerelde başlayan hareketin ulusal boyutta nitelik kazanması gerekiyor. Bu da oturarak olmaz, alanda çalışmakla olur.
Ahmet Erdönmez müzelerde geldiğimiz durumu özetledi. Tüm bunlar sizlerin sahipliğiyle oluyor. Tepeden inme, yaptım oldu tavırlarla değil! Bir kenti orada yaşayanlar, bir bağı olanlar en iyi anlayabilir. Uzaktan kumandayla müze yapılmaz; bu nedenle sizlerin işin başında olması, halkın kuruluş sürecine katılması önemli.
İçinden su geçen kentlerimiz var ama suyu boşa akıyor. Halk bunalmış, kafasını çıkaracak yeri yok. Suyun çevresi düzenlenmiyor, bir toplanma alanı yapılmıyor. Porsuk Çayındaki düzenlemeler ilk örneklerden biri. O nedenle buradaki gelişim sürecini, öncesi ve sonrasını iyi incelemenizi isterim. Su, yaşam alanımızın gelişmesi için önemli. O nedenle akıp giden suya boş boş bakmak yerine, o suyun değerini görmeliyiz. Sağlıklı, temiz bir şekilde akmasını sağlamamız gerekiyor. Geçen ay Sivas’ta Aksu ve Kızılırmak projelerini inceledik. Yerel yönetimin halkı için sağlıklı bir çevre oluşturma çabasını gördük. Suyuna kıymet veren kentlerin sayısı çoğalmaya başladı.
Çarşılar bu yıl Tarihi Kentler Birliğinin ana gündeminde. Kentlerinizde AVM yapılabilir ama halkın ürettiğini, kültürünü, iletişimini geliştirdiği yerler çarşılardır! Buluşma, el sıkışma, selam verme, birbirine değme alanlarıdır. Sosyal yapı burada güçlenir; iletişim ağı burada oluşur. Çarşılarımızı ayağa kaldıralım diye fantezi yapmıyoruz. Halkın o kentteki varlığını güçlendirmesi, yerel üretimin devam etmesi, kent yaşamının devam etmesi için yapıyoruz. Gidin Bursa'ya, Antep’e, Urfa’ya; çarşıda hayat olduğunu göreceksiniz. Şimdi ne yapıyoruz peki? Her şeyi AVM’lere sıkıştırmaya çalışıyoruz. Gençlerin kent içindeki alanlarını daraltıyoruz. Caddelerimiz, sokaklarımız pislik içinde, gürültüden geçilmiyor. Çünkü yaşam devam etmiyor.
Şükrü Genç
TKB Encümen Üyesi ve Sarıyer Belediye Başkanı
Tarihi Kentler Birliğinin ilkeleri doğrultusunda bizim üstümüze düşün görev, Anadolu’nun kutsallığını devam ettirmektir. Bunun içinse gerekli bilince, kültürel birikime ve doğru yöneticilik anlayışına, ahlakına ihtiyaç var. Tarihin bize verdiği öğretilerin analizlerini doğru yaparak; eğitim kurumlarıyla, devlet kurumlarıyla, sivil örgütlerle birarada çalışarak bunu başarabiliriz.
Sevgili arkadaşlar, sürdürülebilirliğin temel ölçütü katılımcılık. Bir çalışma yaparken içinde herkes olmanı; kararlar ortak alınmalı. Ağacından böceğine, deresinden insanına, bitkisinden hayvanına her canlı düşünülmeli; her yaştan katılım olmalı. Bir kente, yaşadığımız coğrafyaya bütüncül bakmak ancak böyle olur. Sarıyer’i planlarken Boğaz’dan ayrı düşünemem. Oradan geçen balığı, yunusu yok sayamam. Koruma çalışmalarında önemli olan yıkmadan, zarar vermeden devam ettirmek. TKB’nin önemi, yaptığı çalışmaların kutsaniyeti burada anlaşılmalı. Eskiyle yeni olanı bütünleştirmek ne kadar önemli! Ben de Anadolu’nun bir köyünde doğdum. Oyun oynamak için gittiğimiz tarihi kalıntılar vardı. Onları hiç birimiz unutmadık; hepsi çocukluğumuzun bir parçası. O yüzden sürdürülebilirlik önemli. Kültür katmanları kesintiye uğramadan devam etmeli, birbirinin içine girmeli. Yok ederek yenisini yaratmaya kalkarsanız, bilinç aktarımında kesinti yaşarsınız.
Metin Sözen Hocam içinden su geçen kentlerden bahsetti. Tarihte tüm toplumlar su için kavga etmişler; suya ulaştıklarında ise barış yapma ortamı aramışlar. Tarihi kentlerimizin çoğunun içinden su geçiyor. Bunun kıymetini bilen bir kentteyiz. Eskişehir’in yaptığı çalışmaları biliyorsunuz. Yaşamın örgütlenmesi, devam etmesi için çalışıyorlar. Devamlılık böyle olur. Eskiyle yeniyi üst üste getirmek, yaşamı değerli kılmamız gerekiyor. Kentlerimizde yaşayan her canlı bunu hak ediyor. Bu topraklarda doğan, yaşayan herkes bu sorumluluğun bir parçasıdır. Üniversite ile yeni kuşaklar Eskişehir’le buluşmuştur. Hem akademik düzeydeki katılımla hem de genç kuşakların katılımıyla Eskişehir’deki sürdürülebilirlik bir örnektir.
Son olarak değinmek istediğim önemli bir konu var: Rant. Bu kavram kültürel mirasımızın önüne geçmemelidir. Başta yerel yöneticiler, sivil örgütler; herkes bunu engellemek için çalışmalıdır. Ayrıca yerel yönetimlerin özerkliği olması gerekiyor. Kendi çalışma alanındaki analizleri yaparak veriler sağlamaları gerekiyor. Bu toplantıya emeği geçen ve yaşamın önemini kavrayan herkese teşekkür ederim.