Yol Haritası Gaziantep’te Çizildi
ÇEKÜL Vakfı tarafından Tarihi Kentler Birliği için düzenlenen Korumada Sürdürülebilirlik Stratejisinin Oluşturulması ve Yaygınlaştırılmasına Yönelik Yol Haritası Çalıştayı, 13 Ekim Cuma günü Gaziantep Sanat Merkezinde (Eski Adliye Binası), ÇEKÜL Vakfı Danışma Kurulu Üyesi, mimar Erden Güven moderatörlüğünde gerçekleşti. Çalıştaya ÇEKÜL Vakfı, Tarihi Kentler Birliği temsilci ve uzmanları; Mersin, Gaziantep, Balıkesir, Hasan Kalyoncu, Gazi, İnönü, ve Mimar Sinan Üniversitesinden akademisyenler; Gaziantep ve Hasan Kalyoncu Üniversitesinden mimarlık, şehir ve bölge planlama bölümü öğrencileri ile deprem bölgesi kentlerinden uzmanlar katıldı.
Çalıştayda koruma ve restorasyon uygulamalarında deprem, sel, kuraklık gibi afetlerin yanı sıra; değişen iklim şartlarına uyumlu inşaat teknikleri, dayanıklılığı önceleyen kentsel koruma stratejileri, dayanıklı topluluklar, doğa ile uyumlu geleneksel bilginin geleceğe aktarılması, koruma uygulamalarında çevre ile uyumlu malzeme ve tekniklerin kullanımı, iklim krizi ve mirasın sürekliliği başlıkları tartışıldı. Çalıştay 2 oturumda gerçekleşti: Afet Durumunda Yerel Yönetimler; Korumada Sürdürülebilirlik ve İnovasyon.
1. OTURUM
Afet Durumunda Yerel Yönetimler
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi, Dulkadiroğlu Belediyesi ve Malatya Büyükşehir Belediyesinden uzmanlar deprem sonrasındaki planlama ve yeniden yapılanma süreçlerini kültürel miras odağında anlattı. Sunumlara ek olarak Gaziantep Vakıflar Bölge Müdürü Âdem Bozkurt da bir konuşma yaptı.
Gaziantep Büyükşehir Belediyesi
Nuri Gazyağcı, KUDEB Daire Başkanlığı Şube Müdürü
Gaziantep KUDEB Daire Başkanlığı olarak 6 Şubat depremini yaşadıktan sonra önce durum tespiti yaptık.
Gaziantep'te toplam 23 han var. Bayazhan ağır hasarlıydı. Yan duvarlarında deformasyon oluşmuştu. Kumru Hanın içinde özellikle ayrılmalar mevcuttu. Pürsefa Hanı ağır hasarlıydı. Hanın kemer ve taşlarında kaymalar, kopmalar vardı. Yıldız tonozlarda ayrılmalar görüldü. Yeni Hanın dış ve iç duvarlarında da düşmeler vardı. Millet Hanı aynı şekilde orta hasarlıydı. Gümrük Hanı da orta hasarlıydı. Zincirli Bedestende malumunuz restorasyon süreci devam ediyordu. Depremden sonra ayrılan içerideki tonozların onarımı Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından devam ediyor. Şeker Handa, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi olarak restorasyonumuz sürüyor. Burada da deprem sonrası tonozlarda ayrılmalar, kemerlerde yer yer oynamalar söz konusuydu. Kürkçü Hanında ise az hasar tespit ettik. Anadolu Hanının kolon ve kemerlerinde ayrılmalar var. Bu yapının neredeyse tamamının deforme olduğunu tespit ettik. Sabun Hanın restorasyonu yeni bitmişti. Çok şükür orada herhangi bir problemle karşılaşmadık. Sadece bacasında bir deformasyon vardı. Tütün Hanımız da hasarsız bir şekilde depremi atlattı. Emirali Handa daha önce oluşan deformasyonlar vardı, farklı bir hasar olmadı.
Kentsel sit alanında bulunan 34 caminin neredeyse tamamının minare kısmı deforme oldu. Kendirli Kilisesi, restorasyonu tamamlanmış bir yapıydı. Ancak depremde yükseklikten kaynaklandığını düşündüğümüz çökmeler oldu. Kilit taşını çektiğinizde yapı çöker, hasar görür biliyorsunuz. Kurtuluş Camisi de bunlardan biri. Tabak Halil Cami, Şirvan Cami, Handan Bey Cami ağır hasarlı. Karagöz Camisi, Eyüpoğlu Camisi, Kozanlı Camisi, Bostancı Cami gibi pek çok camimizde benzer hasarlar mevcut. Kentsel sit alanı içinde 2 tane ağır hasarlı kastelimiz var. Gaziantep’deki tüm kültürel miras yapılarını tek tek inceleyerek, hasarlarını tespit ettik. İl Kültür Turizm Müdürlüğü ve Vakıflar Bölge Müdürlüğündeki uzman arkadaşlarla paylaştık ve kayıtlara geçmesini sağladık.
Deprem sonrasında hasar tespit çalışmalarının dışında, Prof. Dr. Tamer Gök’ün de içinde bulunduğu bir komisyonla tüm arazide önemli olan anıtsal yapıları birlikte inceledik. Koruma uzmanları, çevre mühendisleri, jeofizikçiler ve arkeologların da olduğu bir ekiple bundan sonra neler yapmamız gerektiğini detaylarıyla planlamaya çalıştık. Hazırladığımız yol haritasına göre hasarlı yapıların güvenliklerinin alınması öncelikliydi. Gaziantep Kalesi ve çevresi turizmin en yoğun olduğu bölge. Bu nedenle önce kalenin yanındaki ve hasar görmüş, risk oluşturan Memlük Kulesine ait burcun restorasyonunu gerçekleştirdik.
Tüm hasarlı tarihi yapılarda güvenlik önlemleri aldık. Anıtsal yapıların neredeyse tümünün dijital projelerini hazırladık. Belediyemizin sorumluluğunda olan anıtsal yapıların tamamını hızlı bir şekilde %90 onardık. Deprem Şehitlerini Anma Merkezi yapmayı planladık. KUDEB ekibimizin alan çalışmalarını kısaca özetlemeye çalıştım.
Dulkadiroğlu Belediyesi
Sebük Tekin Alparslan, Dulkadiroğlu Belediyesi Başkan Yardımcısı
Kahramanmaraş Dulkadiroğlu Belediyesi 2014 yılında belediye olmuş tarihi bir ilçe. Kent merkezdeki sit alanlarının %80’i ilçemiz sınırlarında. Belediyemiz kurulur kurulmaz hemen TKB, ÇEKÜL ve Kültür Bakanlığı işbirliğiyle restorasyonlar, sokak sağlıklaştırma, cephe iyileştirme çalışmaları yapmaya başlamıştık. İlçemizi ayağa kaldırma çalışmalarımıza sürekli şekilde devam ettik; 6 Şubat günü gelene dek.
6 Şubat'ta yer yerinden oynadı tabiri caizse ve deprem kentsel sit alanını da etkiledi. Belediyenin ve bakanlığın ekipleriyle hasar tespit çalışması yaptık. Yardım başvuruları için belediyemizde bir ofis oluşturduk. Sivil mimari olan eserlerin restorasyon çalışmalarına devam ediyoruz.
Belediye sınırlarımızda 657 kültür varlığı var. Bunların 500 bin 412 tanesi ağır hasarlı. Deprem öncesinde projelendirerek onarım müdahalesi yaptığımız 109 yapının 7 tanesi yıkıldı, 22’sinde yapısal hasar oluştu. Örneğin Çift Camisi yerle bir oldu. Deprem öncesinde
hasarlı olduğu tespit edilerek tedbir amaçlı boşaltılmıştı. Moloz taş duvarlar veya taban yolunda olan duvarlar iki hasardan oluşuyor. Yani daha düzgün kesilmiş, traşlanmış. Moloz gibi olanlar hep yıkıldı. Mesela bu yapı tamamen yıkıldı.
Hem yüzlerce yıllık anıt eserleri hem de görece yeni olan tescilli yapıların hepsinde incelemelerde bulunduk. Moloz taş duvarlar, tıraşlanmış duvarlar gibi detayları inceledik ve bazı dersler çıkardık, hepsini raporladık. Belediye olarak bundan sonra sunacağımız projeler için bir statik çalışma yaptırıyoruz. Bizim restore ettiğimiz, gayet de iyi yaptığımızı bildiğimiz yerler, taş duvarlar bile komple yıkıldı. En korkarak incelemeye gittiğimiz, yıkılmıştır gözüyle baktığımız bir yapı ise sapasağlamdı.
Tüm bu incelemeler sonucunda pek çok şey tespit ettik. Lütfen hadsizlik sayılmasın, naçizane gördüklerimi anlatmak istiyorum: Yapılardaki taş duvarlardan ve sonuçların tutarsızlığından bahsettim, bunun dışında: Cephe iyileştirme projeleri mümkünse yasaklanmalıdır. Tek yönlü bir iyileştirme oluyor. Yapıların içine girmiyoruz veya az giriyoruz. Örneklerle farkları anlatmaya çalıştım. Koruma çalışmalarındaki bütün yöntemler bir daha gözden geçirilmelidir. Restorasyonda kullanılan tüm malzelemeler, sıvasından çivisine kadar hepsi gözden geçirilmelidir. Bazı ahşap yapıların resyorasyonunda kullanılan çiviler uygun değil, kopuyor. Tüm bu malzemelerin mümkünse statik yapılarının analiz edilmesi gerekiyor. Başlattığımız çalışmanın içinde bunlar da var. Kısaca özetlemek gerekirse, restorasyon süreçleri gözden geçirilmeli, gerekli malzemeler tüm ölçümler yapılarak yeniden tasarlanmalı, üretilmeli.
Malatya Büyükşehir Belediyesi
Gökçek Boyraz, Kültür Varlıkları ve Projeler Şube Müdürü
Malatya yaklaşık 800 bin nüfusu olan orta ölçekli bir şehirdir. Yaklaşık binin üzerindeki tescilli eserimizden ortalama 300 tanesinde hasar oluşmuştur. Tarihi ilçemiz Battalgazi Sur İçi Bölgesi. Arslantepe Arkeolojik Sit Alanı, Atatürk Evi Koruma Alanı, Yeni Cami Koruma Alanı ve çarşıyı kapsıyor. Gündüzbey Kentsel Sit Alanı ve Yeşilyurt Sivil Mimari Kentsel Sit alanı olmak üzere farklı sit alanlarımız mevcut. Çarşıda, 6 tane tescilli eserimiz var. Ama tescilli eserlerle beraber kaybolan çarşılarımız var ve somut olmayan miras alanı bizim için önemli. Geleneksel ticaretin yaşadığı alanları da ne yazık ki kaybetmiş olduk.
Hükümet Konağı ve önündeki İnönü Anıtı, Yeni Cami, Çınarlı Cami, Çarşı Hamamı ve Hanegahi Pervane Camisi olmak üzere 6 eser var çarşı bölgesinde. Ancak çarşıyı hareketlendiren, renklendiren çeşitli çarşı yapılarımız da vardı. Bunların hepsini kaybetmiş durumdayız. Çarşılarımızın şu an hiçbiri yok. Tescilli eserlerin de çoğu ağır hasarlı.
Bir diğer bölgemiz Atatürk Evinin olduğu bölge, bu bölgede koruma alanı haritada ip gibi ama koruma alanının dışında tescilli okulların da olduğu bir alan var. Genellikle idari yapıların olduğu bir bölge burası; yıkım daha az boyutta gerçekleşti. Bir kısmında Kültür ve Turizm Bakanlığı onarım başlattı. Hafif hasarlı durumdakilere belediye olarak biz müdahale ettik.
En büyük yarayı sivil mimari eserlerimiz aldı. Kentsel sit alanlarımız ne yazık ki yok oldu. Tarihi Yeşilyurt ilçemizde ise yaşayan kimse kalmadı.
Battalgazi Arkeolojik Sit Alanı, daha çok sivil mimari ve anıtsal yapıların olduğu bir bölge. Burada da orta hasarlı ve ağır hasarlı yapılar mevcut. Kervansarayların, camilerin çoğu ağır hasarlı. Arslantepe Höyüğü UNESCO Dünya Mirası Listesinde. Burada arkeolojik bir kaybımız olmadığını söyledi kazı başkanlarımız, o yüzden şanslıyız.
Merkez ilçeler dışında büyük yıkım yaşayan ilçemiz Doğanşehir. Burası, Roma surlarının olduğu bir ilçemiz ve arkeolojik sit alanı içinde. Polat kasabamız da tamamen kaybolmaya yüz tutmuş bir kasabamız. Tescilli olmamakla beraber, sivil mimari dokusunu çok iyi gözlemlediğimiz bir kasabaydı burası. Türkiye’nin ilk belediyelerinden biridir aynı zamanda. Şu an, burası da tamamen yok olmuş durumda.
Malatya adına en önemli sivil mimari kaybımızı Balaban’da yaşadık. Balaban kerpiç evlerin yoğunlukta olduğu bir yerleşimdi. Zaten bakımsızlıktan dolayı çok iyi durumda değildi, deprem de son yıkımı getirdi. Deprem sonrası yaşadığımız sorunlardan da birazcık bahsedip sunumu tamamlayacağım. Yasal ve yönetsel anlamda deprem sonrası yıkımlar ve enkaz kaldırma işlemlerinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ile Kültür ve Turizm Bakanlığı arasında yasa ve yönetmeliklerin uyuşmamasıyla, özellikle enkazların kaldırılmasıyla ilgili sorunlar yaşıyoruz. Enkaz kazı başkanlığının sahada sürekli bulunmaması, belirli bir ofisinin olmaması ana sorunlardan biri. Burada özgür bir bütçe planlaması olmadığını düşünüyoruz çünkü bu bütçe planlamasında açılan sivil mimari desteği, vatandaşın başvurusuna bırakılmış durumda. Vatandaş başvurmadıysa onu kaybetmek zorunda kalıyoruz. Bu en büyük sorunlarımızdan biri.
Kurul burada çok hızlı ve başarılı kararlar aldı. Bir hafta içinde, belediyelerin yıkım yapabilmesi için enkaz kaldırma yetkisinin verilmesini sağladı. Ama burada da yetki sorunu yaşıyoruz. Yetkili birim ve idare kimler, net değil. Yapılardaki teknik sorunlarla ilgili tespitlerimizden biri de yanlış restorasyon uygulamaları. 2020 depreminden sonra binanın doğal özelliklerini değiştiren ve uygun olmayan tamir tekniklerinin kullanılması, sokak sağlıklaştırma projelerinin binalara gereksiz bir yük getirmesi ve statik hesaplarının yapılmamasının yıkımı artırdığını düşünüyoruz. Düzenli olarak binalara bakım yapılmaması, yıkım ve enkaz kaldırma işleri sırasında tescilli yapılara zarar verilmesi, gerekli hassasiyetin gösterilmemesi, yetkili kişilerin alanda bulunmaması gibi yaşadığımız sorunları özetleyebiliriz.
2. OTURUM
Korumada Sürdürülebilirlik ve İnovasyon: Korumanın Geleceği İçin Yeni Yaklaşımlar
Çalıştayın ikinci oturumunda 3 gruba ayrılan katılımcılar; Koruma Uygulamalarında Çevre ile Uyumlu Malzeme ve Tekniklerin Kullanımı; Dayanıklılığı Önceleyen Kentsel Koruma Stratejileri; Doğa ile Uyumlu Geleneksel Bilginin Geleceğe Aktarılması ve Afet Risklerine Uyumlu İnşaat Teknikleri başlıklarında tartıştı.
Masaların moderatörlüğünü akademisyenler üstlenirken; röportörlük görevini ise ÇEKÜL Danışma Kurulu üyeleri mimar Nüvit Bayar, mimar Timur Çelik ve şehir plancısı Namık Kemal Döleneken yürüttü.
Grup çalışmasının ardından, her grup kendi sunumunu gerçekleştirdi. Özetle; deprem kentlerinin yeniden yapılanma sürecinde mirasın korunması kadar gençlerin ihtiyaçlarının düşünülmesinin gerektiği vurgulandı. “Afetlere karşı dayanıklı kentler tasarlanırken, genç kuşaklar mutlaka söz sahibi olmalıdır” fikri dile getirildi. Çalıştayın sonuçlarını içeren rapor yıl sonunda yayınlanacak.