TKB Kayseri Buluşması Sonuç Bildirgesi
Tarihi Kentler Birliği’nin kuruluşunun onuncu yılını kutlamanın onurunu paylaştığımız 1-3 Ekim 2010 tarihlerinde, Avrupa Tarihi Kentler Birliği ile ortaklaşa gerçekleştirilen Tarihi Kentlerde Bütünleşik Yönetim Planları ve Yerel Katılım Uluslararası Sempozyumuna da ev sahipliği yapan Kayseri’de, tarihi bir buluşma gerçekleştirildi.
Tarihi Kentler Birliği Meclisi, birliğin Kasım 2009 Burdur Semineri’nde gündemine aldığı ve üyelerinin tarihi alanların çok yönlü ve çok katılımlı yönetilmesine ilişkin uygulamaları ile, Avrupa Tarihi Kentler Birliği üyesi kentlerdeki bütünleşik yönetim planları uygulamalarını uluslararası bir tartışma ve paylaşım ortamında buluşturan bu toplantıyı, on yılda ulaşılan gelişim düzeyinin bir göstergesi olarak değerlendirmektedir. Tarihi Kentler Birliği Meclisi, bu tarihi buluşma sürecinde tartışılan konuların bir açıklama ile kamuoyuna duyurulmasını kararlaştırmış bulunmaktadır.
Tarihi Kentler Birliği Meclisi öncelikle, tarihöncesi dönemlerden bu yana pek çok uygarlığı barındırmış olan Kayseri’de, yerli yabancı 750 konuğa kusursuz ev sahipliği yapan Birlik Başkanı, Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Mehmet Özhaseki ile çalışma arkadaşlarını sıcak konukseverlikleri için takdir ve teşekkür duygularıyla anmaktadır.
Temmuz 2000 tarihinde 52 üye ile yola çıkan Tarihi Kentler Birliği, onuncu yılını 308 üyesi ile birlikte kutlarken, kültürel mirası ve tarihi kentsel dokuları korumanın yerelden başlayarak ülke bütününe yayılması hedefine adım adım ulaşmanın onurunu yaşamaktadır. Tarihi Kentler Birliği, kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğinin seçkin örneklerini vermiş, yoğun bir bilgi ve deneyim paylaşımı, işbirliği, öğrenme ve dayanışma ortamı yaratmıştır.
Başta sivil kuruluşlar olmak üzere, üniversiteler, kamu yöneticileri, bürokratlar, uygulamacılar, bilim, kültür, sanat insanları Tarihi Kentler Birliği’nin çevresinde bir çember oluşturmuş, üye kentlerin yanı sıra tüm koruma camiasını bir araya getiren bir zeminde, kültür mirasımızı yaşatma uğraşı verilmiştir. Bu nitelikleriyle Tarihi Kentler Birliği, Türkiye’nin koruma tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilmelidir.
Cumhuriyet’in doğa, kültür ve insan arasındaki karşılıklı ilişki ile hayat bulan yaşam kaynaklarından herkesin eşit pay almasına dayalı bir yönetim anlayışı, zaman zaman yaşam alanlarını bir bütün olarak göremeyen, sağlıklı bir envanterini yapamayan, gerekli yasal düzenlemeleri ve kaynakları uygulamaya geçiremeyen, sahip olduğu büyüklükleri yitiren dönemlerle kesintiye uğradı. Avrupa, II. Dünya Savaşı sonrasında yaşadığı yıkımı aşmak için ortak mirası birleştirici bir güç olarak kucaklarken biz, topraklarımızın mirasını kendi ellerimizle yıkıma uğratarak varlıklarımızı hızla kaybettik.
Bugün ise fiziki ortamların onarılmasından bilinçlenmeye geçişi yerel politikalarla gerçekleştirme yolundayız. Yıllardır biliyoruz ki, doğal kaynaklar olmadan kültürel birikim olmaz, eğitim olmadan kültürel birikim değerlendirilemez, örgütlenme olmadan değerler yaygınlaştırılamaz. Bu ilkelerle, ilk günden beri yaşam alanlarını bütüncül ve sağlıklı bir yaklaşımla tartışmaya açan ve elverdiğince geliştiren bir on yılı kutluyoruz.
Tarihi Kentler Birliği, yerel, ulusal ve bugün de uluslararası boyutta doğru, sağlam ve kalıcı değerlere ulaşmanın yolunu açmış gözüküyor. Tartışma konusu olan alan yönetimini, “yaşam alanı” olarak devreye sokmak ve ekonomiye kaynak oluşturarak sonuç almak için, sağlam bir vizyona dayanan güçlü bir stratejinin geliştirilmesi gerekmektedir.
Bundan sonraki onyıllarda bilinçli, bütünleşik, her aşaması saptanmış bir sistematik içinde, alan yönetiminin bir altbaşlık olarak içinde yer aldığı yaşam alanlarının planlamasını gerçekleştirmeliyiz. On yılın ardından kendini gözden geçiren Tarihi Kentler Birliği, uluslararası boyutta da bu kavramları irdeleme ve üst düzeye taşımayı başarmıştır.
Tarihi Kentler Birliği bundan böyle de, öncülüğünü yaptığı kültürel uyanışı, kentlerden havzalara, havzalardan bölgelere ve ülke bütününe yayma çabası içinde olacaktır. Ülkenin tarihi ve kültürel varlıklarını korurken ve yaşatırken, çağdaş değerler ve bilimsel verilere dayalı bir gelecek kurgusunun bu engin kaynaktan beslenmesini ilke edinecektir. Kentlerin kültür birikimini, kent kimliğinin harcı ve kentsel kalkınmanın itici gücü olarak değerlendirmeye yönelik adımlar atacaktır. Kültür öncelikli gelişme politikalarını yerelden başlatarak, önce ulusal, sonra evrensel düzeyde kimlikli bir ülke olarak var olmayı hedefleyecektir.
Kamuoyuna duyurulur…