Taş ocağı demek daha fazla bina, yok olan doğa ve köyler demek
2004 yılında Maden Kanunu’nda yapılan değişikle taş ocaklarının Çevre Etki Değerlendirme(ÇED) sürecinden muaf tutulmasıyla birlikte, 11 yılda 85 bin taş ocağına ruhsat verildi (Kaynak: Radikal Gazetesi/Serkan Ocak’ın haberi,2013). Taş ocaklarından çıkarılan taşlar ise daha çok inşaat yapılması için kullanıyor. İnşaat yatırımlarının artması taş ocağı sayısını da doğru orantılı artmasına neden oluyor. Taş ocakları doğal dengeyi bozuyor, tarım alanları, su kaynakları, hayvan ve insan sağlığına zarar veriyor.
Çatalca’nın Akalan köylüleri de, köylerinin 520 metre kuzeyine yapılması planlanan taş ocağını istemiyor. Doğalarını ve köylerini korumak için harekete geçen Akalanlılar, İstanbul Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne itirazlarını iletti ve geçen Pazar günü köyde yoğun katılımlı bir toplantı düzenledi. Toplantıya Çatalca Belediye Başkanı, Köy Muhtarı, Çatalca Lisesi Mezunlar grubu, ÇADOSK Derneği, ÇEKÜL Vakfı'ndan Emel Sarıgül, Çatalca Kent Konseyi, Çatalca Turizm ve Kültür Derneği temsilcileri ile köylüler katıldı.
Konuşmalar yapıldı, itirazlar bir kez daha dile getirildi. 190 bin metrekarelik ormanlık alanın ve bitki örtüsünün patlayıcılarla yok edilip, kireçtaşı ocağı ve kırma eleme tesisi olarak kullanılmasına karşı çıkıldı. Çevre köylerden Kalfaköy, Dağyenice, Subaşı ve İhsaniye’nin de taç ocağından etkileneceği bir kez daha vurgulandı.
Akalanlılar’ın haklı mücadelesini destekliyoruz. ÇEKÜL 7 Ağaç Ormanları dikim sahasına da yakın olan Akalana taç ocağı istemiyoruz!
Fotoğraflar:Bahadır Sügür/Çatalca Gerçek Gazetesi