Tarihi kentler koruma ekonomisi için İstanbul’da buluştu
10 Aralık 2012 tarihinde İstanbul’da, “TKB Alanda Eğitim Programları” kapsamında bir çalıştay düzenlendi. “Tarihi Kentlerde Koruma Ekonomisi ve Kültürel Miras Yönetimi: 2013 Yılı ve Ötesi” başlıklı çalıştay sayesinde, bugüne kadar elde edilen sonuçların muhasebesi yapıldı, daha kapsamlı bir sistem ve strateji oluşturmak adına önemli adımlar atıldı. Türkiye Belediyeler Birliği’nin desteği, ÇEKÜL Akademi’nin işbirliği ve üye belediye başkanlarının katılımıyla yapılan çalıştayda, kültür yönetimi ve kültür ekonomisi konularında uluslararası uzman olan Prof. Dr. Fabio Donato da bir konferans verdi. Pendik’teki The Green Park Hotel’de yapılan çalıştayı çok sayıda TKB üyesi belediyenin başkanları, temsilcileri ve TKB Danışma Kurulu ile Encümen üyelerinin yanı sıra Rize Valisi Nurullah Çakır ve Ordu Valisi Orhan Düzgün de izledi. Çalıştay, TKB Başkanı Dr. Asım Güzelbey’in “Korumaya Yatırımların Ekonomik ve Sosyal Geri Dönüşleri” başlıklı sunumuyla başladı. Ardından TKB Genel Sekreteri Sezer Cihan, ÇEKÜL Akademi tarafından 56 üye belediye ile yapılan korumaya yatırımın sonuçlarının tespit edildiği araştırma sonuçlarını paylaştı.
TKB ve Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Asım Güzelbey
Tarihi Kentler Birliği 10 yılı aşkın bir süredir, kentsel ve kültürel mirasın korunarak yaşatılması için olağanüstü bir gayret gösteriyor. Tek tek yapılardan sokaklara uzanan süreçte kaleler, geleneksel çarşılar, mahalleler, hanlar ve hamamlar, endüstri mirası örnekleri kent hayatına dâhil edildi, çok boyutlu koruma anlayışının örnekleri verildi. Kentlere nasıl bakılması gerektiğini gösteren uygulamalarla Tarihi Kentler Birliği tarihi çevreyi güncel yaşama taşıdı. Son elli yılda kimliksizleştirilmiş kentlerimize kimliklerini yeniden kazandırdık. Bu süreçte bizler de bilinç kazandık, bilgi ve deneyim edindik. Ancak itiraf edelim ki, yaptıklarımızı biraz hocalarımızın yönlendirmeleri, biraz da el yordamı, göz kararıyla yaptık. Eksiklerimiz, zorluklarımız, yanılgılarımız oldu. Ancak bugün bir eşik noktasındayız. Kentlerin tarihi ve kültürel kimliğine yapılan yatırım kentlileri bir yandan kentlerine daha güçlü duygularla ve gururla bağlarken, diğer yandan da kentin ve kentlinin ekonomik yaşamına da canlılık getirmeye başladı. Artık korumacılıktan geri dönüş yok. On yıldır elde ettiğimiz sonuçların, bir yandan medyanın öte yandan bugüne kadar korumaya isteksizce yaklaşan kesimlerin yoğun ilgisini çekiyor olması bu gelişmenin bir örneği olarak görülmeli. Çalışmalarımızın önünü açan önemli bir kaynağın, belediyeler olarak kentlerimizden topladığımız vergilerden ayrılan payın, yeni Yerel Yönetimler Yasası ile merkezin denetimine verilmesi de bu gelişmenin bir sonucudur. Ne var ki, belediyelerimizin yerel kaynaklarını, kentlerinin tarihsel çevresine ve kimliğine harcama kararlılığından vazgeçmeyeceklerini de biliyoruz. Önümüzdeki yerel seçimlerin olağan takviminde gerçekleşecek olması, bizi bu konuda da daha aktif olmaya yöneltmeli.
Bugüne kadar alınan yol ve somut sonuçların ışığında artık bir sonraki evreye geçme zamanı geldi. Şimdi proje ve uygulamalarımızı bir sisteme oturtma, belirli stratejiler doğrultusunda hareket etme noktasındayız. Kültür mirasımızı çağdaş bir anlayış ve yöntemle yönetme aşamasına geçmeliyiz. Bilindiği gibi, “kültürel miras yönetimi” bugünün dünyasında öne çıkan önemli bir akademik disiplin ve uygulama alanı. Hatırlarsanız, biz de 2011 yılının Eylül ayında Şanlıurfa’da TKB’nin ikinci on yıl hedeflerini deklare ederken, orta vadeli hedeflerimiz arasında “planlama” ve “ölçme değerlendirme” başlıklarına işaret etmiştik. Memnuniyetle ifade edeyim ki bu konuda da ilk adımları atmış bulunuyoruz. Kültürel miras ekonomik kalkınma için önemli bir kaynak ve itici güçtür; istikrarlı, kaliteli ve yerinde istihdam yaratır. Kültürel mirasın hakkıyla korunmasını, sürekliliğini, kalıcılığını güvence altına almalıyız.
Bugüne kadar yaptığımız yatırımlar kentlerimize ne kazandırdı, geri dönüşü ne oldu? Kentlimizin yaşam kalitesini artırdı mı, kimlik ve aidiyet duygularının güçlenmesine katkısı oldu mu? Ekonomik ve sosyal etkileri neler oldu? Korunan alanlar ve çevreleri birer cazibe merkezine dönüştü mü? Buralarda bulunan işyerlerinin hâsılatında bir fark oldu mu? Yeni işyerleri açıldı mı? Yerli ve yabancı ziyaretçilerimiz çoğaldı mı? Bu alanlardaki faaliyetler yeni istihdam olanakları yarattı mı? Bu toplantı öncesinde ÇEKÜL Akademi tarafından üyelerimiz arasında bir araştırma yapıldı. Daha kapsamlı ve yöntemli çalışmalar gerçekleştirmeyi hedefliyoruz. Bu toplantının sonucunda 2013 yılının hedefleri belirlenecek ve rapor sizlerle paylaşılacak.
TKB üyesi belediyelerin korumaya yaptıkları yatırımların sonuçları
Son 5 yılda korumaya yapılan harcama miktarı (N=56) 406.672.707 TL
TKB üyelerince yapılan tahmini harcama (N=383) 2.500.000.000 TL
Restore edilen kültür varlığı sayısı (N=56) 1286 adet
Sokak sağlıklaştırma 135.707 m.
Kurulan müze 48 adet
Korumaya yatırımın etkisi | Artış oranı (ortalama) |
Ziyaretçi sayısında artış | % 109 |
Konaklama süresinde artış | % 68 |
Artışın kent ekonomisine katkısı | % 28 |
Çevre işyerlerinin hasılatında artış | % 54 |
İstihdam artışı | % 44,5 |
Koruma sektöründe canlanma | % 82 |
Çevredeki emlak fiyatlarında artış | % 103 |
“Kültür Mirasının Ekonomisi ve Sürdürülebilir Yönetimi”
Prof. Dr. Fabio Donato, Ferrara Üniversitesi, İtalya
Avrupa’nın ekonomik krizi ve yerel yönetimlerinin taşıdıkları ağır borç yükünden yola çıkan Prof. Dr. Fabio Donato, kültürel mirası koruma konusunda yürütülen klasik yöntemlerin artık sürdürülemez olduğunu vurguladı. Tamamen kamu finansmanı ile ayakta tutulan kültür varlıkları konusunda politik çevrelerce büyük tartışmalar yaşandığını aktardı. Kültürel mirası koruma ve yeniden işlevlendirmede, kamu-özel işbirliğine dayalı yeni yaklaşımların örneklerini verdi. Kamunun stratejik rehberliğinde ve denetiminde, özel sektörün yürütücülüğünde hayata geçirilen işetme modellerinin artık kültür yönetiminde yeni bir paradigmaya işaret ettiğini belirtti. Koruma yaklaşımı ile ekonomik yaklaşım arasında tutarlılık olması gerektiğini vurgulayarak, yönetim yetkinliklerinin gelişmesi gerektiğini söyledi.
Londra’daki İngiliz Kraliyet Operası ve Buenos Aires’teki Latin Amerika Sanat Müzesi örneğinden yola çıkarak, kurucu katkısı ve bağışlardan ziyade bilet, ürün satışı ve eğitim çalışmalarından gelir elde ettiklerini anlattı. Bunun da ancak halk katılımı ve kamu-özel işbirliği ile sürdürülebilir olacağının altını çizdi. Kültürün yerel kimlik, doğa, eğitim, endüstri, turizm, yaratıcılık ve yeni teknolojilerle bağ kurmasının gerekliliğini vurguladı.
Üye başkanlar, TKB’nin ve korumanın yeni stratejilerini konuştu
Tarihi Kentler Birliği 10 yılı aşkın bir sürede kentlerin çehresini değiştiren, kent kimliğini algılanır kılan bir başarıya imza attı. Bu başarının yeni stratejilerle devam edebilmesi için şehir plancı A. Faruk Göksu’nun yöneticiliğinde bir çalıştay yapıldı. Çalıştayda belediye başkanları söz alarak sorunlarını, talep ve beklentilerini dile getirdi. Göksu çalıştayı üç ana başlıkta yürüttü: Strateji, ekonomi ve yönetim. Bu çerçevede ortaya çıkan bazı görüşler ise şöyle: Geleneksel koruma politikalarının dönüşümü, yerel ve kurumsal finansal gücün sürdürülebilir olması, belediyelerin sivil güç odakları oluşturması, korumada uygulama süreçlerinin gözden geçirilmesi, mevzuat değişikliklerinde güncel bilgiye ulaşabilme, İşlevlendirmede süreklilik sağlanması, risk analizlerinin etkinleştirilmesi, işletim sistemlerinin doğru kurgulanması yani ziyaretçi, tur, sunum ve müze yönetiminin uzmanlar tarafından hazırlanması, kapasite geliştirme eğitimlerinin ve istihdamın artırılması, koruma alanlarının aktivite çeşitliliğiyle canlı tutulması, dönüşüm yasasının doğru yorumlanması ve uygulanması, yetki ve finans sorunlarının çözülmesi, TOKİ ve HES projelerinde TKB’nin temel ilkelerinin belirlenmesi.
ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen
Tarih derinliği içinde dünyaya baktığımızda kurumlar kendilerini doğru yere koymalı. TKB’yi kurarken beraberliği sağlamayı hedef aldık. Çünkü birlik kelimesinin içi iyi doldurulmalıdır. TKB, Avrupa dâhil olmak üzere bunun en iyi örneklerindendir. Burada yazılmamış kurallar yazılmışlardan daha önemlidir. Eylem, birikim ve düşüncelerin berrak olma bütünlüğüdür. Bunun için alanınızda etkinlik ve saygınlığınızı yükseltmek asli görevinizdir. 10 yıldır farklı hedefler belirledik ve bu hedefleri üye belediyelerin gündemine getirmek için planlı çalışmalar yürüttük. Kültür mirasının korunması bu hedefler doğrultusunda yerel yöneticilerin ve hükümetlerin gündemine girdi. Bilimsel çalışmak, uzmanlarla doğru araştırma yapmak, doğru plan, doğru envanter hazırlamak, doğru kaynakları oluşturmak için temel ilkelerimiz olmalı. Kahramanlık bıraktığınız özlü değerlerle olur ancak. Yerelden olmayan hiçbir şey ayakta kalamaz. Tek ses değil ortak bir ses istiyoruz.
SONUÇ
“Tarihi Kentlerde Koruma Ekonomisi ve Kültürel Miras Yönetimi: 2013 Yılı ve Ötesi” toplantısı, Tarihi Kentler Birliği üyelerinin bir süredir zihinlerini meşgul eden ancak kurumsal düzeyde ifadesini bulmamış bir konuyu tartışmaya açtı. Kültür varlıklarının sürdürülebilir koşullarda korunması ve yaşatılması hedefinin, koruma ekonomisi ve kültürel miras yönetimi ilkeleriyle desteklenen yeni bir bakış açısı gerektirdiği böylelikle 2012 yılının son günlerinde gündeme gelmiş oldu.
Çalıştayda konuşan başkanlar da yerel düzeydeki koruma faaliyetlerine istikrar ve süreklilik kazandıracak yapılanmaların ve işlevlerin özlemini sık sık dile getirdiler. Tarihi Kentler Birliği’nden, güncel sorunlara ve kısıtlara çözüm oluşturacak, somut ve hedef odaklı destek beklentilerini paylaştılar. Korumaya olan inanmışlık ve kararlılık, ilkeler ve değerler düzeyinde istenen düzeye erişmiş görünüyor. Önümüzdeki dönem, kararlılıkların hâlâ karşısında duran, ayağına takılan, önüne dikilen engelleri hangi yöntemlerle ve hangi araçlarla, hangi sistematikle aşarak hedefe doğru ilerleyeceğinin belirleneceği yeni bir evre olacak gibi görünüyor.