Tarihi Kentler Göller Bölgesi Kavşağı Burdur’da Buluştu
Tarihi Kentler Birliğinin 20-22 Nisan tarihleri arasında düzenlediği “Göller Bölgesi ve Yakın Çevresindeki Doğal-Kültürel Mirasın Korunmasında Son Gelişmeler” başlıklı Bölge Toplantısı, Burdur’da gerçekleştirildi. Burdur Belediyesinin ev sahipliğindeki toplantı, 20 Nisan akşamı Otel Serenler’de düzenlenen açılış yemeği ve hoş geldiniz konuşmalarıyla başladı.
Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz konuşmasında su kültürüne vurgu yaparak, Burdur coğrafyasını zenginleştiren göllerin, doğal mirası koruma çalışmalarında öncelikli olması gerektiğini belirtti: “Geçmişte ‘göl kenti’ anlamına gelen Limobrama adıyla bilinen Burdur; su kültürünün önemli bir taşıyıcısı. Batı Anadolu’nun en eski yerleşiminin saptandığı Hacılar Höyüğü ile gün ışığına çıkarılan tarım faaliyeti, kente dair bilgiler veriyor. Burdur’da suyun yolculuğu, tarımın ve kültür tarihinin yolculuğu olarak değerlendirilebilir. Su kültürünü yansıtan bir meydan olan Oluklaraltı Meydanı için kentsel tasarım projesi hazırladık. Kentteki su kültürünü devam etmesini istiyoruz. Ayakta kalan su değirmenlerinin de korunması için çalışmalarımızı sürdürüyoruz; Gümüş Değirmeninin restorasyonu için gün sayıyoruz. Başta Burdur Gölü olmak üzere, suyu çekile göllerimizi korumak, öncelikli hedeflerimiz arasında.”
ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Burdur’un imkânlarına değinerek, bütüncül bir yaklaşımın önemini ifade etti: “Antalya sahil şeridinin yarattığı turizm etkisine koşut, kültürel mirası korunmuş bir kent olan Burdur’un görülmemesi, bölgede bütünlüğünün yakalanamadığı anlamına gelir. Bu nedenle iki kenti birarada ele almak, bu bölgedeki zenginliği daha açık bir şekilde ortaya koymak gerekir. Bugün Kibyra’da altı ve üstü birlikte planlanmış bir kentin olanaklarının ne olduğunu gördük. Biz, merkezi hükümet ve yerel yönetimlerin ortaklığında, potansiyeli daha yüksek projelerin gerçekleştirilmesini istiyoruz. Göller Bölgesini büyük bir havza olarak gördük ve ayrıntılı bir biçimde çalıştık. Yarınki panelde bu çalışmadan ayrıntıları dinleyeceğiz. Tarihi Kentler Birliğinin Burdur’da toplanmasının temel amacı da Göller Bölgesinin tek başına büyük bir havza olduğunu ve göllerin dayanışmayla kurtarılabileceğini hatırlatmaktı. Burada su, tarih ve kır birlikte düşünülmeli; bu fevkalade kültür ve doğal miras ayakta tutulmalıdır.”
Burdur Valisi Şerif Yılmaz ise Burdur’un bir teke yöresi olduğunu hatırlattı: “Burdur’da Teke Yöresindesiniz. Ancak zaman içinde bazı manevi birikimlerimizi yitirdik. Bu değerlerin gün yüzüne çıkarılması, hem merkezi hükümet hem de yerel yönetimlerin ortak sorumluluğudur. Bu bilgi ve sorumlulukla Burdur’da ilk kez olmak üzere temsili ‘Yörük Göçü’ düzenledik. Eğer burası Teke Yöresi ise Yörük kültürünün ne olduğunu bilmemiz ve çocuklarımıza aktarmamız gerekir. Turizmin başkenti Antalya’ya komşu bir kentin kültürel ve doğal miras zenginliğinin gözlerden uzak kalması, değerlerimizi yaşatamamış olmamızdan kaynaklanıyor” .
Açılış töreni, Burdur ve çevresinin folklorundan izler taşıyan halk müziği dinletisiyle son buldu.
PANEL: “Göller Bölgesi ve Yakın Çevresindeki Doğal-Kültürel Mirasın Korunmasında Son Gelişmeler”
Ali Orkun Ercengiz / Burdur Belediye Başkanı
21 Nisan’da Velicangil Konferans Salonunda gerçekleştirilen panel, Burdur Belediye Başkanı Ali Orkun Ercengiz’in “Burdur’da Doğal Kültürel Mirasın Dünü, Bugünü ve Geleceği” başlıklı sunumu ile başladı. Antalya Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Başkanı İbrahim Bakırlı ile Burdur Belediyesi eski başkanı Sebahattin Akkaya da paneli izleyenler arasındaydı.
Ercengiz kentin tarihsel ve doğal zenginlikleri ile sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi verdi. İnsuyu Mağarası, Burdur Gölü, Karacaören Baraj Gölü ve Salda Gölünün, kentin su kültürünün önemli simgeleri olduğunu belirten Ercengiz, kültürel mirasın tarihsel köklerine vurgu yaptı. Hellenistik Dönemden Bizans’a uzanan Sagalassos, Kibyra, Kremna antik kentleri gibi, Selçuklu’dan Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine uzanan tarihsel süreçte kurulmuş anıtsal yapılar, camiler, hamamlar, çeşmeler, bey konakları ve sivil mimarlık eserleriyle kentin kültürel dokusunun okunabileceğini belirten Ercengiz, tek yapı ve doku ölçeğinde gerçekleştirdikleri koruma çalışmalarını aktardı. Toplam su kütlesinin yüzde ellisini kaybeden Burdur Gölü, Başkanın konuşmasında önemli bir yer tuttu. Gölün kuruduğu bölgelerde ağır metallerin ortaya çıktığını söyleyen Ercengiz, bir zamanlar verimli olan toprakların kentte yaşayanlar için bir tehdide dönüşme riski taşıdığını vurguladı. Burdur Belediyesinin “Göl Yoksa Burdur da Yok” sloganıyla bir dizi etkinlik gerçekleştirdiğini hatırlatan Başkan, su varlığını koruma ve yaşatma çalışmalarında destek istedi.
Esra Karataş / ÇEKÜL Vakfı Şehir Plancısı
Panel kapsamında ÇEKÜL Vakfı Şehir Plancısı Esra Karataş “Göller Bölgesinde Doğal ve Kültürel Öncelikli Bölgesel Koridor Yaklaşımı” başlıklı bir sunum yaptı. 2012-2014 yılları arasında sürdürülen “Doğa ve Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları” programı ve bu kapsamda hazırlanan Göller Bölgesi Etkileşim Planından söz etti. Detaylarına ve sonuç raporlarına TKB ve ÇEKÜL Vakfı web sitelerinden ulaşabilen çalışmanın paydaşları, amacı, çalışma yöntemi, alanları ve sonuçlarından söz etti. Karataş, Tarihi Kentler Birliği adına, Türkiye Belediyeler Birliğinin desteği ve Kentsel Stratejinin gönüllü danışmanlığında ÇEKÜL Vakfı tarafından yürütülen Doğa ve Kültür Öncelikli Bölgesel Yol Haritaları programının amacını; ortak bir coğrafyayı paylaşan yerel yönetimlerin, değerlerine ortak miras anlayışıyla sahip çıkmasına, kalkınma stratejileri kapsamında doğa ve kültür öncelikli gelişim dinamiklerinin ortaya çıkarılmasına, ortak kaynakların paylaşımcı ve akılcı bir anlayışla değerlendirilmesine olanak hazırlamak şeklinde tanımladı. Konuşmasında Göller Bölgesi üzerinde duran Esra Karataş, bölgenin bugün karşı karşıya olduğu sorunları aktardı. Karataş, plansız yapılaşma ve atıklar; hatalı tarım uygulamaları; sondaj, gölet, baraj, HES ve mermer ocakları ile küresel iklim değişikliği ve kuraklık gibi sorunlarla yüz yüze olan bölgede Burdur, Eğirdir ve Salda göllerinin ciddi bir tahribat sürecinde olduğunu belirtti. Sunumuna “bölgesel koridor” yaklaşımıyla devam eden Karataş, kuzeyde Afyon’u, güneyde Antalya’yı ve merkezde Burdur-Isparta ortaklığında Göller Bölgesini taşıyan bir koridor önerisinden bahsetti.
Hacı Ali Ekinci / Burdur Arkeoloji Müzesi Müdürü
Ali Ekinci, konuşmasında Burdur’un zengin arkeolojik mirası ve kazı çalışmaları hakkında bilgi verdi. Özellikle Hacılar Höyüğü, Sagalassos ve Kibyra antik kentlerindeki son dönem çalışmaları paylaştı. Yerel yönetimlerin desteğiyle yapılan kazı evleri ve çevre düzenleme çalışmalarının, arkeolojik kazıların hem sürdürülebilirliği hem de güvenliği için ne kadar önemli olduğuna değindi. Kaçak kazıların ise ancak eğitimle azalacağını söyleyerek, gözden uzak bazı alanlardaki kaçakçıları ihbar eden yöre halkına teşekkür etti. Prof. Dr. Jale İnan, Prof. Dr. Refik Duru, Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru, Prof. Dr. Rahmi Hüseyin Ünal gibi isimlerin Burdur’daki kazı çalışmalarına verdikleri desteği de anarak, henüz araştırma yapılmamış çok sayıda höyüğün olduğunu vurguladı.
Değerlendirme
Prof. Dr. Metin Sözen / ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı
Türkiye’nin yeraltı ve yerüstündeki büyük varlığını korumak, bizim başlıca görevimiz. Türkiye bunu bir siyaset haline getirmek zorundadır, çünkü sadece kendimizin değil, tüm uygarlık tarihinin aklıdır söz konusu olan. Çok katmanlı bir kültürel yapı ve geniş bir coğrafi zenginlik içinde pek çok uygarlığın izini görmek mümkünken; arkeolojik çalışmalara destek olma ve kültür mirasını yaşatma ve koruma çalışmaları bir büyük devlet politikası haline getirilmeli. Biz Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL olarak bu meseleyi defalarca kez gündeme getirdik. Türkiye bir kültür coğrafyasıdır; anayasasında da onun bir kültür devleti olduğunun vurgulanması gerekmektedir. Kültür, sosyal yapının değişmesini, eğitimin inceltilmesini ve bugün var olan boşlukların doldurulmasını sağlayacaktır. Burdur, bu nedenle önemli bir merkez. Antik kentler, bize korumaya ve kentin potansiyeline dair çok şey söylüyor. Dün Kibyra’daydık. Orada tekrar gördük ki, korumayı küresel ölçekte düşünmek ve ele almak çok önemli. Isparta’yı Antalya’dan, Antalya’yı Afyon’dan, Afyon’u Burdur’dan ve diğer kentlerden ayrı düşünmemek, kentleri birarada değerlendirmek, kültürel ve akıl birlikteliğinin gereğidir. Bizim ayrışmaya değil, birlikteliğe ihtiyacımız var. Böyle bir geçmiş üzerinde oturan bir toplumun önceliği de siyaseti de birlikteliği getirmelidir.
Burdur İnceleme Gezisi
Burdur’un Gölhisar ilçesi sınırları içinde bulunan Kibyra Antik Kenti ÇEKÜL ve TKB heyetinin ilk durak noktası oldu. Burdur Arkeoloji Müzesi Müdürlüğü öncülüğünde 2006 yılında başlatılan Kibyra kazısı, 2010 yılında Bakanlar Kurulu kararı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Gene Müdürlüğünün verdiği destekle, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şükrü Özüdoğru başkanlığında yürütülüyor. 11 bin kişilik anıtsal stadyumu ile Odeon’da benzersiz bir Medusa mozaiğine ev sahipliği yapan Kibyra’da kazı çalışmaları devam ediyor.
İnceleme gezisi kapsamında Burdur Arkeoloji Müzesi, Doğa Tarihi Müzesi, Tarihi Yukarı Pazar ve Alaca Dokuma Atölyesine gidildi; Eski Şehir Kulübünde geçmişten günümüze Burdur fotoğraflarından oluşan fotoğraf sergisinin açılışı yapıldı. Bölge Toplantısı, Sagalassos Antik Kenti gezisiyle noktalandı. Burdur’un Ağlasun ilçesinde bulunan Sagalassos, Antik Yunan’da Pisidia’nın başkentiydi. İlk yerleşimin günümüzden yaklaşık 12 bin yıl öncesine tarihlendiği kent, orijinal yapı taşlarının görülebildiği anıtsal yapıları ile dikkat çekiyor. Toros Dağlarının 1500-1700 metre yüksekliğine kurulmuş olan ve Küçük Asya’da günümüze dek korunarak gelmiş en önemli antik kentlerden biri olarak nitelenen Sagalassos’daki kazı çalışmaları, 1990 yılından bu yana Prof. Dr. Marc Waelkens ve ekibi tarafından yürütülüyor.