Ana içeriğe atla

Tarihi Kentler Birliği Diyarbakır için bir araya geldi

06.03.2015

Diyarbakır’ın UNESCO yolcuğundaki deneyimlerini ve sorunlarını paylaşmak aynı zamanda Tarihi Kentler Birliğinin alan yönetimi yaklaşımlarını tartışmak için yaklaşık 200 tarihi belediyenin temsilcisi Diyarbakır’da buluştu. TKB üyesi olmayan bölge belediyeleri de Seminere yoğun katılım gösterdi. IMG_1013

15. yılına giren Tarihi Kentler Birliği yılın ilk Seminerini Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde 27 Şubat 1 Mart tarihlerinde düzenleyerek, alan yönetimi sürecini belediyelerin gündemine taşıdı.

Ortaçağ askeri mimarisinin en önemli örneklerinden biri olan ve 5,5 kilometre uzunluğundaki Diyarbakır Surları ile Dicle Vadisindeki 8 bin yıllık Hevsel Bahçelerinin UNESCO Dünya Miras Listesinde yer alması için hazırlanan alan yönetim planı toplantının ana gündemini oluştururken, kentteki diğer restorasyon ve koruma çalışmaları da incelendi.

TKB Diyarbakır Semineri, 27 Şubat gecesi gala yemeği ve açılış konuşmalarıyla başladı. Sur Belediyesi Eş Başkanı Seyid Narin, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı, ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, TKB ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz ile Diyarbakır Vali Yardımcısı Ahmet Dalkıran, Diyarbakır seminerinin önemine ve bölgedeki etkisine dikkat çekti.

Açılış konuşmalarına linkten ulaşabilirsiniz.

IMG_0433

ALAN YÖNETİMİ SÜRECİNDE TARİHİ KENTLER BİRLİĞİ   

TKB Diyarbakır Semineri 28 Şubat Cumartesi günü “Alan Yönetimi Sürecinde Tarihi Kentler Birliği” başlığındaki panel ile devam etti. Panelin oturum yöneticiliğini yapan ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu Üyesi, şehir plancısı A. Faruk Göksu oturumu şu sözlerle açtı:

_MG_0787

“Diyarbakır yaşam yönetimi yaklaşımı geliştirilmeli”

Dün akşam yapılan açılış konuşmalarından ortaya çıkan yaşam, paylaşma ve hissetme kavramları Diyarbakır’ın geleceği için çok önemli mesajlar içeriyor. Yoksulluğun azaltılması, bölge kentlerinin ortak değerleri birbirleri ile paylaşmaları, kentsel koalisyon oluşturmaları, insanların aidiyet duygusunu, hisselerini paylaşmaları kentlerin geleceğinin kurgulanması sürecinin önemli bileşenleri olmalı.

Yaşamın keyfini çıkarmak için bir gün daha, bilineni yeniden keşfetmek için bir kez daha, bazı şeyleri kaçırıp, keşke dememek için ise bir kaç kez daha Diyarbakır’a gelinmeli. Diyarbakır, kültür ve turizm stratejisini bunun üzerine kurgulamalı.

Diyarbakır kültürel zenginliği ve tarihsel derinliğini dikkate alarak alan yönetimi planını yalnızca, vizyon, strateji, eylem, program ve proje sistematiği içinde ele alan stratejik planlama yaklaşımı ile değil, kendine özgü kavramları ve değerleri planın içine katan bir yaklaşımı sergilemeli. Yani yaşam yönetimi yaklaşımı geliştirilmeli.

Keyif, keşif, kültür, katman, kale, köprü, kemer, kapı, kiliseler, kişilikler, kalemler, kutlamalar, kuşaklar ve kucaklamalar gibi K’larla alan yönetim planına ruh verilmeli, kendimize özgü değerler ve kavramlarla klasik alan yönetimi plan yaklaşımını değiştirilmeli.

Diyarbakır ve bölge kentlerinde kentsel dönüşüm yerine tarihsel dönüşüm projeleri geliştirilmeli. Çevre Etki Değerlendirme (ÇED) raporları gibi Sosyal Etki Değerlendirme (SED) raporları proje geliştirme sürecinde mutlaka aranmalı. Alan yönetimi ya da belediye tarafından gündeme alınan program ve projelerinin uygulanması için kaynak bulunmalı. Kaynak insan ve finansman kaynağı olarak ele alınmalı. Kapasite artırma programları ile nitelikli işgücü yetiştirilmeli. TAK Kadıköy, TAK Kartal atölyeleri deneyimleri dikkate alınarak tasarımcılarla mahalleliler buluşturulmalı. Finansman için ise koruma fonu kurulmalı. Fonun kaynakları ise İmar Hakları Transferi ya da satışı yoluyla ile sağlanmalı. Fon özerk olmalı ve fonda toplanan kaynaklar 1/3 oranında yerel yönetimler, özel sektör ve sivil-yerel örgütlere dağıtılmalı. Üçü bir araya uzlaşma yoluyla geldiklerinde kaynağı ortak kullanarak ortak proje geliştirmeli.

Doğa ve Kültür Mirası Zengini Ülkemizde Alan Yönetiminin Gerekliliği ve Yerel Yönetimler

 Namık Kemal Döleneken – ÇEKÜL Yüksek Danışma Kurulu Üyesi / Şehir Plancısı

namık1998 yılında UNESCO listesine son  giren varlıklarımızın ardından 2000’li yılların başında Mardin’in adaylık sürecinde yaşadığımız olumsuzluklardan sonra hiç kimse UNECSO konusuyla ilgilenmemiş. Hatta Bakanlıktaki belgeler bile arşivlenmemiş. Edirne Selimiye Camisinin UNESCO sürecini yürütme şansına eriştim. Diyarbakır’da da 2 yıl süresince arkadaşlarımla deneyimlerimi paylaştım, destek oldum. Son yıllarda yeniden hız kazanan UNESCO ve alan yönetim sürecinin en canlı tanığıyım. UNESCO heyetinde 21 ülkenin temsilcisi var. Bu heyet titiz bir eleme sonucunda her yıl Haziran ayında listeye yeni girecek alanları açıklıyor. Türkiye’den bu yıl Diyarbakır ve Efes ile katılıyoruz.

Adaylık sürecinin bir yasal çerçevesi var. Bu süreç kalın bir kitapta anlatılıyor. Alan yönetimi ise bunun sadece bir bölümü. Bu kitabın izinden gitmedikçe başarılı olma şansımız yok. Dünya Miras Listesinde ülkemizden 13 miras alanı var. 52 alanımız ise geçici listede yer alıyor. Uzun yılar bu sayı 9’da kaldı. Listeye girmek için 10 kriter var. En az birini karşılamak gerekiyor.

3 yıl öncesine kadar istediğiniz kadar dosyayla başvurma hakkı vardı. UNESCO bunu her ülke için sadece iki başvuru ile sınırlandırdı ve daha önce listede yer alan örneklerden farklı bir yanı olması gerekiyor. Yeni başvuranları daha zorlu bir süreç bekliyor. ÇEKÜL Akademi olarak TKB için Alan Yönetimi Eğitim içeriği hazırladık. Eğitimler Mart ayında başlayacak. Yasal mevzuatı, eğitime katılan teknik arkadaşlara daha detaylı anlatacağız.

_MG_0892

Alan yönetim planı yapılma kararı alındığında ve ekip oluşturulurken herkesin kendi gücünden bir miktar vazgeçmesi gerekiyor. Kamu-yerel-sivil-özel aktörlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Aksi olduğunda başarı sağlamanız mümkün değil. Alışkanlıklarımızı bir kenara koymak zorundayız ve birlikte üretmenin, birlikte karar vermenin önemine inanmalıyız. Kültür hepimizin ortak paydası. En kolay birleşebileceğimiz konunun kültür olduğunu unutmayın.

Alan başkanı demek aslında sadece bu işi koordine eden kişi demek. Büyük bir sabır ve çabayla koordinasyon sağlayarak planın uzmanlar tarafından hazırlanmasını kolaylaştıran kişi demek.  Bütün başkanlar bilsin ki alan başkanlığı yeni bir başkanlık, yeni bir otorite oluşturmak değildir. Yani alan yönetim planı hazırlanacağı zaman kimse başkanlık yarışına girmemeli. Belediyenin içinde ise sadece bu süreçle ilgilenecek bir birim mutlaka kurulmalı. Dışarıdan danışmanlık yöntemiyle ne yazık ki başarı elde etmek çok zor.

Diyarbakır, alan yönetim planı hazırlanırken sivil katılımı en çok sağlayan kent olma yolunda. Diyarbakır’ın bu yaklaşımı diğer kentler tarafından da örnek alınmalı, incelenmeli.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyesinin UNESCO Sürecine Yaklaşımı

Murat Alökmen- Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanı

muratDiyarbakır yerleşimi 1950’den sonra surların dışına çıkmaya başlamış ve 1970’lerden sonra göç alan şehrimiz bugünkü duruma gelmiştir. Diyarbakır son 30 yılda ciddi bir değişim geçirmiştir. Kuzeybatı yönüne doğru gelişen kentimizdeki en büyük sorunumuz imar planlamasıydı. Köylerin boşaltılmasıyla birlikte aldığımız hızlı göçle planlama sorunu büyüdü ve bizim öncelikle çözmemiz gereken bir hale geldi. Ancak son 15 yılda planlama sürecinde ciddi çalışmalar yaptık. 1/1000’lik planımız hazır ve koruma amaçlı imar planımızı da 3 yıl süren zorlu bir çalışmanın ardından restore ettik. Şimdi kentin yeni gelişim alanlarında planlı bir kentleşme yaşanıyor.

Son yıllarda ise Sur içi bölgemize odaklandık. Eski kayıtlara göre tescilli anıtsal yapımız 134, tescilli sivil yapımız ise 164’tü. Yaptığımız detaylı envanter çalışmasının ardından anıtsal yapılarımız 139, sivil yapılarımız ise 382’ye yükseldi. Sur içindeki sokak dokularının ve parsellerinin bozulmaması bu çalışmayı yürütürken büyük bir avantaj sağladı. Eski fotoğraflardan da yararlandık.

Surların etrafındaki gecekondu yerleşiminin boşaltılmasıyla birlikte, Tarihi Kentler Birliğinin Özendirme Yarışmasından ödül aldığımız bir çevre düzenleme projesi hazırladık. Mardin Kapı çevresi de işgal görüntüsünden arınmış oldu.

_MG_0909

Tarihi Anzele su kaynağının etrafını temizledik ve küçük ölçekli bir park haline getirerek UNESCO dosyasına ekledik. Cemil Paşa Konağı restorasyonu tamamlandı ve kent müzesi olarak işlev kazanacak. Surp Giragos Ermeni Klisesine ise %30 oranında destek olarak harabe bir yapıdan yaşayan bir yapıya dönüşmesini sağladık. Ayrıca Mardin Kapı ve Urfa Kapı arasında bir sokak sağlıklaştırma çalışması yürüteceğiz. 89 yapının kamulaştırma sürecini başlattık. Kültürel ve sosyal amaçlı işlev kazandırmayı planlıyoruz. Alan yönetimi kapsamında katılım ve bilgilendirme çalışmaları yapıyoruz. Her yıl 10 okulun öğrenci ve öğretmenleriyle Sur içine gezi düzenliyoruz. Bu geziler bize %90 oranında öğrenci ve öğretmenin Sur içini görmediğini gösterdi. Bu nedenle gezilerin etkili olduğunu düşünüyoruz.

11 yıllık bir aradan sonra alan yönetimi çalışmalarıyla birlikte UNESCO başvuru sürecini tamamlamış olduk. KUDEB bünyesindeki alan yönetimi ekibimiz çalışmalarına devam edecek. Haziran ayında Diyarbakır’ın UNESCO listesine girdiği haberini almak istiyoruz. Mutlu haber gelirse Türkiye’deki dünya miras alanları içinde Diyarbakır en geniş miras alanı olacak. Alan yönetimine sadık kalarak çalışmalara devam edeceğiz.

Diyarbakır Alan Yönetimi Çalışmalarında Son Gelişmeler

Nevin Soyukaya – ÇEKÜL Vakfı Bölge Temsilcisi / Diyarbakır Alan Yönetimi Başkanı

IMG_0808Diyarbakır kenti ve Kalesi, 21. yüzyılda, kentsel tarihin gelişimini ve geçmiş birikimini tüm evreleriyle simgelemektedir. Tarihin en erken dönemlerinden bugüne büyük uygarlıkların bıraktıkları belgelerin varlığını günümüzde de taşıyan önemli bir örnektir. Kale, günümüzdeki şeklini, 4. yüzyıl ortalarında Romalılar döneminde almıştır ve her dönem yerleşimin ana öğesi olma etkinliğini kesintisiz korumuştur.

Hevsel Bahçeleri ise tarihi topografya açısından Diyarbakır’ın ayrılmaz bir parçasıdır. Hevsel Bahçelerine tarihi kaynaklarda ilk kez  9. yüzyılda rastlıyoruz.  Bu kaynaklarda Asur İmparatoru, kenti kuşattığını ancak alamadığını, kalenin dışındaki bahçeleri yağmaladığını anlatıyor.

Diyarbakır Kalesi ve Surları, 2000 yılından beri UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesinde  yeralmaktadır. Alan Yönetim sınırı, 07 Ekim 2011’de Kültür ve Turizm Bakanlığınca onaylanmıştır. Ocak 2012’de Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi tarafından Diyarbakır Kalesi ve Hevsel Bahçeleri Kültürel Peyzajı Alan Yönetim Planı ve UNESCO Dosyasının hazırlanması çalışmaları eş zamanlı olarak başlatılmıştır.

Alanla ilgili bilimsel çalışmalar

Surlarda yer alan kitabeler, Amida Höyük yüzey araştırması, Kalenin mimari ve strüktürel yapısı, antik dönem Diyarbakır, Jeomorfolojik yapı, Dicle Vadisi flora ve faunası, Diyarbakır’ın çevre sorunları, Hevsel Bahçelerinin tarımsal faaliyeti ile toprak ve su kalitesi konularında bilim insanları çalışmalar yaparak makaleler hazırlamışlardır.  Yönetim alanımız ile ilgili bilimsel çalışmalarımız devam etmektedir.

Havza Ölçeğinde Alınan Kararlar

•       Ekolojik dengenin, doğal yaşam alanlarının, biyolojik çeşitliliğin ve flora – fauna yapısının korunabilmesi, çevresel riskler ile etkin mücadele edilebilmesi için “Dicle Havzası Koruma Planı”nın hazırlanması, Alan Yönetim Planı tarafından karar altına alınmıştır.

•       UNESCO mevzuatı doğrultusunda yönetim alanında sürdürülecek olan büyük ve orta ölçekli mekansal projelerde, çevre etki değerlendirmesinin yanı sıra Kültürel Peyzaj Etki Değerlendirmelerinin de yapılması ve gerekli hallerde iptal ve/veya  gözden geçirme süreçlerinin yürütülmesi Alan Yönetim Planı tarafından karar altına alınmıştır.

Değerlendirme konuşması 

Prof. Dr. Metin Sözen / ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı 

Tüm sorunlara rIMG_0967ağmen Diyarbakır’da emek veren arkadaşlarımı kutlamak istiyorum. Büyük ve zor bir işin altından emekle, özveriyle kalktılar. Bir kısmı sunum yaptı. Bir kısmı aranızda oturuyor. Hepsini ve onların yolunu açan, destek veren yerel yönetimleri yürekten kutluyorum.

Miras sadece fiziki mekânlardan oluşmaz. Bir kentin büyüklüğü bu mirası yaratan, o kentte yaşayan, havasını soluyan, üreten, yazan, çizen insanların büyüklüğüyle ölçülür. İşte Diyarbakır’ın mirası da iz bırakmış  insanların yoğunluğuyla ölçülmelidir. Akıl ve düşünce mirasının ürünlerini özümseyip Dıyarbakır’ı  öyle değerlendirmek gerekir. Ozanların, yazarların, şairlerin, bilim ve teknoloji tarihine adını yazdıranların bu sokaklarda dolaştığını düşünerek bu kente bakmak zorundasınız.

UNESCO fiziki bir sonuç istiyor. Ama kentlerimizin ruhsal, sanatsal birikimi fiziki mekanların çok daha üstündedir. Bu nedenle yerel yönetimin, burada yaşamış Ziya Gökalp’in, Cahit Sıtkı Tarancı’nın evlerini restore etme çabasını çok doğru buluyorum. Diyarbakır kendi havasının, suyunun, insanının bir ürünüdür. İnsanların kimliğini yürekten ortaya koyduğu, çevresiyle birlikte birey olduğunu gösteren, birikimini doğru yaklaşımlarla ortaya koymaya çalışan bir kent olarak Diyarbakır’ı görmeliyiz.

Üniversite öğretim üyelerine seslenmek istiyorum,  öğrencilerinizle konuşurken sadece öğrenci gibi konuşmayınız. Onların varlığını kabul ederek konuşunuz. Derse girdiğinizde önce bulunduğunuz coğrafyadan başlayarak, söyleyeceklerinizi yenileyerek konuşunuz. Ancak o zaman devingen, aydınlık bir üniversite, geçmişin doğru ve yanlışlarıyla yarına bakan bir üniversite olursunuz.

Diyarbakır’da bu toplantı için bize ev sahipliği yapan yerel yönetimler, çok büyük bir zorlukları aşmaları gerektiğini bilerek koruma yolculuğuna çıktı. Önce Diyarbakır’ın birikimli insanlarını tespit etti. Sonra bu yolda gönülden destek olacak, kentin büyüklüğünü anlayacak insanlara ulaştı. Diyarbakırlı olmayanlar da artık birer hemşeri oldu. Tarihi kentlerimizi, merkezi idarenin masa başında oturan birikimsiz kadrolarına bırakmayacak kadar ciddiyiz. Tarihi belediyelerin başkanları, önceliğiniz birikimli, uzman kadrolar oluşturmak olmalıdır.

UENSCO listesine başvurmuş ama Geçici Listede yer alan TKB üyeleri, Diyarbakır örneğini incelemek zorundadır. Başarılarını, zorluklarını görmek ve bu birikimden yararlanmak zorundasınız. ÇEKÜL Akademi TKB’de Alan Yönetimi eğitimlerine başlıyor. Artık kadro hareketinin temel ve öncelikli gündem olduğunu belediye başkanları kabul etmeli. Teknik kadrolarımız kendi alanlarında güncel bilgiyi, mevzuatı takip eder ve doğru uygular duruma gelmeli.

Vali ile belediye başkanının uyuşmadığı yerde çok zaman kaybediyoruz. Olmaz öyle arkadaşlar! Aynı ülkenin kaynaklarını ortak hedef doğrultusunda kullanıyoruz. Kaynak, sonuçlar doğru alındığı zaman kaynak olur. Kamu-yerel-sivil-özel işbirliği şart.

TKB’ye 25 kadar yeni başvuru var. Ama sayısal büyüklük hedeflerimize ulaşmakta gecikme sağlayabilir. Bunu ancak dayanışma ortamıyla aşabiliriz.

Bu nedenle, Türkiye’nin dört bir yanından gelen başkanlarımız, buraya kadar gelmişken ev sahiplerinin elini sıkmadan dönmeyin. Uzaktan görmek başka, el sıkmak, göz göze bakmak başka. Burada emek veren arkadaşlarımla iftihar ediyorum.

Diyarbakır Kalesi ve Surları incelendi 

TKB üyeleri sunumların ardından inceleme gezisine katıldı. Davetliler, KEDEB uzmanlarının eşliğinde İçkale,  Anzele Parkı, Ben u Sen Burcu, Ongözlü Köprü, Keçi Burcu, Büyükşehir Belediyesi Turizm Bürosu Kent Maketi, Cemil Paşa Konağı,  Behram Paşa Camisi ( Mimar Sinan Cami ), Dengbejler Evi,  Surp Giragos Ermeni Kilisesi, Ulu Cami ve Hasan Paşa Hanını ve Diyarbakır sokaklarını inceledi.

_MG_1324

 

 

Tüm Haberler