Oktay Ekinci / Cumhuriyet Gazetesi
ÇEKÜL Vakfı Yüksek Danışma Kurulu Üyesi Oktay Ekinci'nin Cumhuriyet Gazetesindeki 'Uygarlıkların İzinde' isimli köşesinde bugün yayımlanan yazısı:
'1990’da kurulan vakıf, tüm ülkeye yayılan gönüllüler ordusuyla ‘koruma bilincinin okulu’ oldu.
ÇEKÜL 20 yaşında
“Bu topraklar bin yıllardır doğanın yardımıyla çeşitli uygarlıklar, çeşitli kültürler var etti... Kültürel zenginliğimizin, doğayla birlikte korunması ve yaşatılması bilincinin artacağı bir yıl dileklerimizle…”
Bu yeni yıl kutlamasının altında, 20’li yaşlarına kavuşan “ÇEKÜL Ailesi” imzası vardı… yani, yurdun tüm bölgelerinde, illerinde, ilçelerinde ve hatta köylerinde, ülkemizi “vatan”ımız yapan; kuşaktan kuşağa varlık ve kimlik kaynaklarımızı oluşturan “çevre ve kültür değerleri”mizi yaşatarak korumak için kollarını sıvamış yüzlerce “çevre ve kültür gönüllüsü”nün ortak imzaları...
Çevre dostlarının bu anlamlı mesajı okudukları günlerde, ÇEKÜL Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen de 28 Aralık akşamı Beyoğlu’ndaki ÇEKÜL merkezinde düzenlenen “2011’i, 20’nci yılı kutlayarak karşılama”buluşmasında şunları söylüyordu: “ÇEKÜL olarak 20 yılda ne yaptık derseniz; dostlarımızın sayısını arttırdık. Onlar başardı, biz karınca kararınca destek verdik. ÇEKÜL dosyalarında yer alan tüm çalışmalar aslında ÇEKÜL tarafından değil, ÇEKÜL’le birlikte çalışan, yürüyen ve 20 yılda bugünkü büyüklüğe ve yaygınlığa ulaşan örgütlenme ağındaki dostlar tarafından yapıldı. Sayıları sürekli artan ÇEKÜL dostlarının başarılarıyla gurur duyuyoruz.”
Her yönüyle bir “sivil” toplum kuruluşu olarak 1990’da 25 kişinin öncülüğünde “vakıf” statüsüyle kurulan ÇEKÜL, tanıtım metinlerindeki anlatımla “doğal kaynakları, kültürel mirası ve insanı bir bütün olarak ele alan ‘kent-havza-bölge-ülke’ ölçeğinde projeler” geliştiriyor. Bunun yaşama geçebilmesi için de “kamu-yerel-sivil-özel birlikteliği”ne öncelik veriyor; doğal ve kültürel varlıkların sürekliliğini ülke gündemine taşımak için umut ve özveriyle güçlenen, bilgi ve katılımla beslenen, “gönüllü”lük esasına dayalı sivil girişimlerini, “doğa”, “kültür”, “eğitim”, “tanıtım”, “örgütlenme” alanlarında 20 yıldır sürdürüyor...
‘EKREM TUR SOKAK’TA
O akşam bu kesintisiz coşkunun birlikteliği, Anadolu’dan ve Trakya’dan koşup gelen ÇEKÜL dostlarıyla geç saatlere kadar sürerken, tarihi ÇEKÜL binasının bulunduğu Ekrem Tur Sokak da dinmeyen yağmura rağmen katılımcılara ev sahipliği yaptı. 27 sanatçının katkılarıyla gerçekleşen “Birlikte 20 Yıl” sergisi, yine 20 yılın serüvenini belgeleyen aynı adlı kitabın tanıtımı, sanatçı Dikmen Seymen’in gösterimi ve ÇEKÜL Korosu’nun konseri, yüzlerce kişinin adeta “omuz omuza” yaşadıkları birlikteliğin unutulmazları oldular..
Serginin katalog tasarımını Erkal Yavi ile birlikte üstlenen sanatçı Gürol Sözen, geceye katılanların -eminim ki- “ortak duygular”ını ertesi gün şöyle yazmıştı: “... çağımızda insanoğlunun çoğunluğu, deli dana gibi elinde meşalesi ile üzerimize geliyor, yakıp yıkarak... kökünden kazıyarak. Önce, kârlılık. Önce çıkar. Gerisi boş laf! Oysa kâr, yarınlara sağlıklı bir doğa ve onurlu bir tarih bırakabilmekti… ama kimin umurunda? Şık giyimli ‘cehl’ erleri hazır kuvvet bekliyor her yerde... Her şeye rağmen direnen doğa, bu denli yalnız değil. Şiirin, şarkının, sevdanın, rengin, coşkunun, çizginin ve sağlıklı soluk almak isteyenlerin bir dünyası var: Gelecek için bir geçmiş...”
Peki, ya ÇEKÜL? Yanıtını yine aynı yazıdan okuyalım: “ÇEKÜL, kendi çağının çıkmazlarını görenlerin el verdiği bir gönüllüler ordusu.. Kime karşı mı? Yaşadığı çağın ve doğanın, peşi sıra da güzelliğin farkında olmayanlara karşı... Anadolu coğrafyasında uygulanıp yaşama aktarılan binlerce örnek bunun en güzel kanıtı.” (Bizim Gazete-30 Aralık 2010)
TKB’NİN ÖNCÜSÜ...
ÇEKÜL, kendi çalışmalarıyla birlikte, özendirici çabalarıyla kültür ve doğa mirasının korunmasında “sorumluluk”ları olan kurumlarımızı da harekete geçirdi. Bunlar arasında, ÇEKÜL’ün önderliği ve Mimarlar Odası’nın etkin desteğiyle 2000 yılında kurulan Tarihi Kentler Birliği (TKB) ülkemiz için bir “nimet” gibidir.
Yıllardır koruma karşıtı imar politikalarıyla eleştiri odağı haline gelen belediyelerin, TKB’nin Bursa’daki kuruluş toplantısına davet “çağrı”sı, kültür ve doğa mirasına duyarlı yerel yönetim örgütlenmesinin tarihsel belgesidir:“...kentlerimizdeki kültürel mirasın korunması ve geleceğe aktarılması için belediyeler arasında ulusal bir işbirliğini ve dayanışmayı sağlayacak olan Tarihi Kentler Birliği’mizin kuruluşunu gerçekleştirmek; üyesi olduğumuz Avrupa Konseyi’nde ve aday üyesi olduğumuz AB’de tarihsel zenginliğimizle, kimlikli ve saygın bir ülke olarak yerimizi almak, bunun için de kentlerimizdeki çağlara tanıklık eden değerlerimizi yitirmeden çağdaş uygarlığı yaşamak..”
O yıl 50 belediyenin işte bu çağrıya katılarak kurdukları TKB de 2010’da ulaştığı 10’uncu yılında, 300’ü aşkın üyesinin 1000’e yakın koruma projesiyle geçmişimizi geleceğe taşıma çabasında...
Yazıyı, hemen tüm TKB toplantılarında yinelenen, “en içten söylem”le bitirelim: “Teşekkürler ÇEKÜL, teşekkürler Metin Hoca...”