Kastamonu Tarihi Buluşmaya Ev Sahipliği Yaptı
Tarihi Kentler Birliği yılın ilk Buluşmasını 11-12 Mayıs tarihlerinde Kastamonu Belediyesinin ev sahipliğinde yaptı. 2000 yılında Bursa’da kurulan TKB’nin kurulma kararı Kastamonu’da yapılan bir toplantıda alınmıştı. Bu nedenle Kastamonu, miras değerleriyle olduğu kadar TKB tarihi için de önemli bir kent.
TKB Kastamonu Buluşmasının gündemi yoğundu: Geçen haftalarda Olağanüstü bir toplantıyla İstanbul’da yapılan TKB başkanlık seçiminde, Şanlıurfa Belediye Başkanı Nihat Çiftçi seçilmişti. Kastamonu Buluşmasında, bu kez TKB’nin Olağan Meclis Toplantısı yapılarak Encümen ve Komisyon üyeleri seçildi. 2.’si düzenlenen TKB Müze Özendirme Yarışması Ödül Töreni ve Sergisi de Kastamonu Buluşması kapsamında yapıldı. TKB’nin kurucu başkanı Erdoğan Bilenser ve eski başkanları Dr. Asım Güzelbey ile Yusuf Ziya Yılmaz da “TKB’nin Kuruluşu ve Gelişme Süreci” başlıklı oturumda birer konuşma yaparak Buluşmanın ruhuna uygun mesajlar verdi.
Nihat Çiftçi ilk konuşmasını yaptı
Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt’un da aralarında olduğu 300’ü aşan bir katılımla yapılan Buluşma, 11 Mayıs Cuma akşamı Ferko Ilgaz Mountain Hotel’de yapılan gala yemeği ile başladı. Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, ÇEKÜL Vakfı ve TKB Danışma Kurulu Başkanı- Prof. Dr. Metin Sözen, Tarihi Kentler Birliği ve Şanlıurfa Büyükşehir Belediye Başkanı Nihat Çiftçi ile Kastamonu Valisi Yaşar Karadeniz, hoş geldiniz konuşmalarını yaparak konukları selamladı.
TKB ve Şanlıurfa Belediye Başkanı Nihat Çiftçi, başkan seçildikten sonraki ilk konuşmasını açılışta yaptı. TKB’nin 18 yıllık birikiminden bahsederek konuşmasına başlayan Çiftçi, TKB toplantılarını uzun zamandır takip ettiğini, belediye başkanları için bir okul görevi gören TKB’nin, kendi gelişimi için de ne kadar önemli rol oynadığını anlattı. Birliğin temel ilkelerinden ayrılmadan başkanlık görevini yürüteceği sözünü verdi.
TKB’nin yeni Yönetim Kurulu için tıklayınız
Meclis toplantısında ayrıca üye olmak için başvuran belediyelerin üyelikleri kabul edildi: Hasa Belediyesi (Hatay), Kuluncak Belediyesi (Malatya), Davulga Belediyesi (Afyonkarahisar), Güdül Belediyesi (Ankara), Çadırkaya Belediyesi (Erzincan), Çemişgezek Belediyesi (Tunceli) TKB’nin yeni üyeleri oldu. TKB üyelerinin sayısı böylece 460’a ulaştı.
Yeni Birlik Meclisi ve üyeler seçildi. TKB Olağan Meclis Toplantısı, 12 Mayıs Cumartesi sabahı, meclis üyelerinin katılımı ve gizli oylamayla yapıldı.
Müze Özendirme Yarışmasında 39 Müzeye Ödül
36 belediyenin 39 müze ile başvurduğu Müze Özendirme Yarışması Ödül Töreni büyük bir coşkuyla yapıldı. Tören öncesi, TKB Müzeler Danışmanı Ahmet Erdönmez, tarihi kentlerin açtığı müzelerin önemini ve gelinen noktayı kısa bir sunum eşliğinde anlattı: “Müzeler kentlilik bilincinin gelişmesi için önemli merkezlerdir. Turist çekmek için değil, o kentte yaşayanlar için yapılır. Önceliği o kentte yaşayanlardır ve bir eğitim alanı olarak değerlendirilmedirler” diyerek TKB’nin ve ÇEKÜL’ün bakış açısına yer verdi. Ardından tören başladı.
Ödül Töreni
Tam ödül listesini görmek için tıklayınız
A. R. Koyunoğlu Şehir Müze ve Kütüphanesi ile Juri Özel Ödülünü alan Konya Büyükşehir Belediyesine ödülünü Prof. Dr. Metin Sözen ve Tarihi Kentler Birliği Başkanı Nihat Çiftçi takdim etti.
Yaşam Kültürü Müzesi dalında ödül alan belediyelere ödülünü Yusuf Ziya Yılmaz takdim etti. (Gaziantep, Konak, Şanlıurfa, Kuşadası, Çatalca, Efeler, Amasya, Battalgazi, Denizli, Kepez, Kartal)
Milli Mücadele Müzesi dalında ödül alan belediyelere ödülünü Tahsin Babaş takdim etti. (Kayseri, Şahinbey, Samsun, Kahramanmaraş)
Arşiv ve Koleksiyon Müzesi dalında ödül alan belediyelere ödülünü Yalçın Kurt takdim etti. (İzmir, Fatih, Ortahisar, Malatya, Nilüfer, Büyükçekmece)
Kent Müzesi dalında ödül alan belediyelere ödülünü Yaşar Karadeniz takdim etti. (Bozüyük, Edirne, Bartın, Havran, Trabzon, Taşköprü, Bilecik)
Arkeopark dalında değerlendirilen Bornova Belediyesi ödülünü Fikret Üçcan’dan teslim aldı.
Sanayi Müzesi dalında değerlendirilen Samsun Büyükşehir Belediyesi ödülünü Erdoğan Bilenser’den teslim aldı.
Asım Güzelbey ise yarışmaya katıldıkları için Amasya, Bigadiç, Karadeniz Ereğli, Melikgazi, Mersin, Sancaktepe ve Uzundere’ye teşekkür plaketlerini takdim etti.
TKB’nin Kuruluşu ve Gelişme Süreci
Kastamonu Buluşmasını tarihi bir toplantı yapan içeriklerinden biri de üç TKB başkanın bir panel oturumda kendi deneyimlerini paylaşması oldu. Kurucu Başkan ve Bursa Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Erdoğan Bilenser, Gaziantep Büyükşehir Belediyesi eski başkanı Dr. Asım Güzelbey ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz kendi dönmelerindeki tecrübelerini paylaşarak TKB’yi diğer birliklerden ayıran sorumluluklarına ve kuruluşundan bugüne taşıdığı ilkelerin değerine yer verdi. TKB’ye başkanlık yapmış bir başka isim Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki ise toplantıya katılamadı.
Erdoğan Bilenser
“Avrupa Birliği Aday Ülkesi Türkiye’nin de yer aldığı Avrupa Konseyi 50. kuruluş yıl dönümü çalışmaları çerçevesinde bir dizi etkinlik yapmıştı. O etkinliklerden biri olan ‘Avrupa Bir Ortak Miras’ kampanyası, Avrupa Mimari Miras Yılının 25. yılına rastlamıştı; ikisi de çok önemli yıl dönümleriydi. Bu nedenle Türkiye’ye ve Kültür Bakanlığına, toplantılara katılma konusunda teklifler gelmişti. Dönemin müsteşarı, ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, Başkan Yardımcısı Mithat Kırayoğlu ve birçok gönüllü arkadaşımız bu toplantı için zaten bir hazırlık yapmışlardı. Buna göre Avrupa Bir Ortak Miras kampanyasının amacı: Karşılıklı sevgi ve anlayışa, diyalog, demokrasi ve barışa dayalı bir Avrupa oluşturmak için kültürel, doğal ve tarihi miras bilincinin yükseltilmesi; kültürel çeşitliliğe saygıda ülkeler arasındaki işbirliğinin geliştirilmesi; taşınır ve taşınmaz miras kapsamında yer alan çevre, sitler, peyzaj ve sanat eserlerinin yanı sıra kültürel, sosyal, geleneksel, ahlaki, dini, manevi değerlerin de ön plana çıkarılması, olarak belirlendi. Kampanyanın bir diğer amacı bu çalışmaları koordine etmek üzere Avrupa Tarihi Kentler birliğinin kurulmasıydı. Avrupa Tarihi Kentler Birliği, bizden sadece 1 yıl önce, 1999 yılında Strasburg’da kuruldu. Kültür Bakanlığının önerisiyle bu toplantıya Türkiye’yi temsilen Bursa Büyükşehir Belediyesinin katılmasına karar verildi. Toplantıya katıldık. Yine Kültür Bakanlığının görevlendirmesiyle 3-4 Haziran 2000 tarihinde Kastamonu’da yapılan ‘Kültürel Mirasın Korunmasında Yerel Yönetimlerin Sorumluluğu’ başlıklı toplantıda örgütlenme çalışmalarının hızlandırılması kararı alındı. 1 ay süren hazırlık çalışmalarından sonrasında 100’e yakın belediyeye çağrı gönderildi; bu çağrıya icabet eden belediyelerin katılımıyla, 22 Temmuz 2000’de Bursa’da yapılan toplantıda Tarihi Kentler Birliğinin kuruluş kararı alındı.
İçişleri ve Kültür Bakanlıklarının himayesinde gerçekleştirilen bu toplantıya dönemin İçişleri Bakanı Saadettin Tantan, 12 ilin valisi, 34 belediye başkanı, ÇEKÜL Vakfı ve Mimarlar Odası başkan ve üyeleri ile sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı. 28 Eylül 2000 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanan Birlik Tüzüğü ile Birliğimiz resmen kurulmuş oldu. 26 Nisan 2001’de Nevşehir’de düzenlenen toplantıya katılan Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin temsilcisi Brian Smith’e Avrupa Tarihi Kentler Birliği üyelik başvuru dosyamızı teslim ettik ve Türkiye Avrupa Tarihi Kentler Birliğinin 12. ve en güçlü üyesi olarak uluslararası bir kimlik kazanmış oldu. 54 belediye ile başlattığımız bu tarihi yolculukta, 2004 yılında 125 üyeye ulaşmıştık; şimdi 450’yi aşkın üyemiz var. Bu, müthiş bir başarıdır.
Kuruluş yılları heyecanı kadar, kuruluşu izleyen erken dönemlerde yaşadığımız ve heyecanla andığımız pek çok önemli an da var, kuşkusuz. Bunlar arasından, TKB ruhuna ayna tuttuğunu düşündüğüm birkaçını paylaşmak isterim: Mesela ilk toplantının heyecanını hiç unutmuyorum. Hepimiz, okula yeni başlayan öğrenciler gibiydik. Başkanlarımız söz alma konusunda tereddüt yaşıyordu. Ancak toplantılar ardı ardına geldikçe, başkanların konuşmaları, sordukları soruların niteliği değişti ve nihayet inanılmaz bir inanç birliği ile yoğun bir çalışma sürecine girmiş olduk. Bu heyecan, günümüzde hâlâ devam ediyor.
Bir diğer heyecanı Kula’dan hatırlıyorum. Bütün bir kent, TKB’nin heyecanına ortak olmuş, yüzlercesi bizimle birlikte yürümeye başlamıştı. Kentte, tam anlamıyla bir bayram havası ve bir birliktelik hali söz konusuydu.
Ve son olarak, pek çoğumuzun hatırladığına emin olduğum, buradan tekrar etmek istediğim bir şey var. Toplantıların hemen öncesinde hepimizin defalarca kez sorduğu bir soru vardı: “Metin Hoca geliyor, hazır mıyız?” Gittiğimiz yerlerde, belediye başkanlarını ve uzmanlarını Metin Hoca’nın ekibi karşılardı. Bir izci kampı disiplini içinde, sorumluluklarımızın bilincindeydik. Bugün aynı sorumluluk bilinci ve aynı heyecanla yolumuza devam ediyoruz.”
Dr. Asım Güzelbey
Tarihi Kentler Birliği, parti farkı gözetmeden kentini ileri taşımak için biraraya gelmiş insanların Birliğidir. Ben de 4 yıl süren başkanlık görevim süresince, sadece ve sadece kamu-yerel-özel-sivil buluşması olarak andığımız bir TKB’nin ilkelerini göz önünde tutarak çalıştım. Birçok kent, Tarihi Kentler Birliğinden önce, kentlerinde bulunan tarihi eserlere harabe gözüyle bakardı. İnsanlar, bu harabelerden nasıl kurtuluruz derdindeyken, TKB ile bir bilinç oluşturulduktan sonra tarihi eserlerin korunması ve yaşatılması kaygısı belirdi. 1960’lı yıllarda bir belediyeden beklenen en önemli şey, kanalizasyon yapmasıydı. Fakat zamanla bir değişiklik oldu; belediyelerin vizyonu değişti. Belediyeler, kentlerindeki tarihi mirası korumayı; insanlar arasındaki ekonomik ve sosyal farkları gidermenin yollarını; küresel ısınma karşısında neler yapabileceklerini tartışmaya başladı. İşte TKB, bu önemli görevlerden birini üstlenmiş durumda. Hem kamusal hem de bireysel ölçekte aşılanmış bir koruma bilincinden söz ediyoruz. Bu bilincin yanında gereken en önemli şey, stratejik plandır. Tarihi mirası korumak tek başına yeterli değil; mutlaka bir stratejik plana ihtiyaç var. Bir diğer önemli konu da, kentlerde fikir birliğinin olmasıdır. Tarihi Kentler Birliği, bu üç noktada önemli adımlar atılmasını sağladı. Koruma bilincini aşıladı; stratejik planlarla koruma çalışmalarına yön verdi ve TKB çatısı altında bir fikir ve eylem birliği yaratmayı başardı.”
Yusuf Ziya Yılmaz
“Tarihi Kentler Birliği Başkanı olduğum sürede, koruma ve yaşatma çalışmalarına ivme katmaya, TKB’nin çalışma alanını zenginleştirmeye gayret ettim. Artık kimse bir tarihi esere karşı sorumsuz davranamıyor; koruma ve yaşatma bilinciyle hareket ediyor. Görünen o ki, korumaya ilişkin kimsenin tereddütü kalmadı. Bir istisna hariç! Benim hâlâ bir şüphem var. Toplantılarımızda daima söylüyorum ve bu görevin en çok Tarihi Kentler Birliğine yakıştığını düşünüyorum; kentlerimizdeki cephe kirliğinin önüne geçmeliyiz. Sıvasız ve boyasız binaları hiçbir kent hak etmiyor. Şehircilik hayatında küçük müdahalelerle çözümünü bulabileceğimiz bu konunun, büyük mesafeler aldığımız son 15 yılda hâlâ çözülememiş olmasını, okyanusu geçip derede boğulmaya benzetiyorum. Tüm başkanlarımızdan tekrar rica ediyorum. Kentlerimizde sıvasız ve boyasız bina kalmasın. Okyanusu geçip derede boğulmayalım; çirkinlik abidelerine izin vermeyelim.
Candaroğlu Başkenti Kastamonu’da Kültürel Mirasın Korunmasında Yeni Gelişmeler
Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı (TÜRKSOY) tarafından 2018 Türk Dünyası Kültür Başkenti ilan edilen Kastamonu, Kültür ve Turizm Bakanlığının verilerine göre 1827 taşınmaz kültür varlığı ile Türkiye’de 11. sırada yer alıyor. Bu yoğun mirası koruma sorumluluğu taşıyan Kastamonu Belediye Başkanı Tahsin Babaş, detaylı bir sunum ile yapılan koruma çalışmalarını anlattı; ayrıca KUDEB ekibini kurduklarını ve tarihi bir konakta ekibin çalışmaya başladığını söyledi. Babaş, Kastamonu’nun antik tarihini anlatarak konuşmasına başladı: Paphlagonia Bölgesi antik anlatımlar ışığında; doğuda Kızılırmak ile Pontos Bölgesi, batıda Bartınsu veya Filyos çayı ile Bithinya, güneyde ise Gangra (Çankırı) ile Galatya’ya sınırlanır. Bölge yerleşim tarihine ait en önemli ve en eski veriler Cide ilçesinde yapılan yüzey araştırmalarından gelmektedir. Bölgede yapılan araştırmalarda orta Paleolitik Döneme ait buluntular elde edilmiştir. Paphlagonia bölgesi Demir Çağına ait verilerimiz anıtsal cephe mimarisine sahip kaya mezarlarından gelmektedir. Antik Dönemden günümüze önemli bir yerleşim merkezi olan Kastamonu Osmanlı’nın sivil mimarlık mirasına da ev sahipliği yapar. 1319 sivil mimarlık örneği, 161 dinsel yapı, 171 kültürel yapı, 61 endüstriyel ve ticaret yapısı gibi pek çok mirasımız var. Bu eserlerin korunması için ÇEKÜL Vakfı ile bir yol haritası belirledik. Özellikle kale-çarşı-mahalle ekseninde restorasyon ve sokak sağlıklaştırma çalışmalarına başladık. Geleneksel Bakırcılar Çarşımızda 6 bin 355 metre karelik bir alanda 110 tescilli ve tescilsiz yapıda sağlıklaştırma yapacağız. Nasrullah Meydanı çevre düzenlemesini bitirdik. Alt yapı çalışmalarını da koruma çalışmalarıyla aynı anda yapmaya çalışıyoruz. Örneğin Hanlar Bölgesinde dokuya uygun Arnavut kaldırımı döşemesi yaptık. Saat Kulesi çevre düzenlemesi tamamlandı. Ve civardaki tüm evlerde de dokuya uygun cephe çalışması yapacağız. Kastamonu Kalesi önemli tarihi yapılardan biridir. Valilik ile görüşerek orada da restorasyon çalışmalarının başlamasını sağladık. Kültür ve Turizm Bakanlığı himayesinde restorasyon devam ediyor. Asıl amacımız kalede kazı çalışmalarının da başlaması sağlamak. Çünkü halk arasında kalenin tarihiyle ilgili merak edilen pek çok şey var. Onların araştırılması en büyük dileğimiz. Kale çevresindeki yapılarda da cephe iyileştirmesi yapacağız. Teleferik projesiyle de kenti kuşbakışı izleme şansımız olacak. Kale-çarşı-mahalle ekseninde, mahallelerde başlattığımız sokak sağlıklaştırma çalışmalarıyla koruma yaklaşımda bir bütünlük sağlamış olacağız. 6 etaptan oluşan mahalle çalışmasında sivil mimarlık önekleri daha görünür olacak; mahalleler canlanacak. Pek çok konağımızı restore ederek çeşitli sivil toplum kuruluşlarının hizmetine sunduk. Bazılarında da belediyemizin çeşitli kursları, kültürel etkinlikleri yürütülüyor. Özellikle kadınların üretime katıldıkları el sanatları atölyeleri büyük ilgi görüyor. Kuaförlükten, takı tasarımına kadar pek çok alanda kurslar açıyoruz. Bunların hepsi tarihi konaklarda yapılıyor. Aktekke Konağını da restore ederek yeni kurulan KUDEB ekibimize tahsis ettik. Restorasyon uzmanı, yüksek mimar, inşaat mühendisi, restorasyon teknikeri, arkeolog, sanat tarihçisi ve şehir plancısı arkadaşlarımız projelerini burada üretiyor. Konaklarımız restoran, butik otel olarak da işlevlendiriliyor. Her çalışmamızı kentin dokusuna uygun yürütmeye çalışıyoruz. Örneğin taksi durakla ve büfeler için ürettiğimiz projeyi uygulamaya başladık. Hepsi tarihi siluete uygun hale getirildi. KUDEB ekibimiz yeni kurulmuş olmasına rağmen ilçelere de destek vermeye başladı. Tarihi dokunun izlenebileceği bir de seyir terası yaptık. Seyrangâh (İnci) Tepesi ile kenti 270 derecelik bir açıyla izleyebiliyoruz.
Değerlendirme konuşması
Prof. Dr. Metin Sözen
ÇEKÜL Vakfı ve Tarihi Kentler Birliği Danışma Kurulu Başkanı
Gerek Tarihi Kentler Birliği toplantılarında gerekse İstanbul’da, ÇEKÜL Evinde düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Çarşamba Kent Toplantılarında belediye başkanları, valiler, alanın uzmanları ve ÇEKÜL uzman heyetiyle biraraya geliyoruz. Bu buluşmaların önemli özelliği, bir yol haritasının çıkarılmasını sağlamalarıdır. Geçen 18 yıl içinde gördük ki, bir yol haritası çizildiği zaman “kaynağımız yok” sözü hükmünü yitirtiyor. İnsan kaynağı, birikim, hedef, vizyon ve stratejinin olduğu, olabildiği ortaya çıkıyor. Bu, toplantılarımızın anlamına dair önemli bir göstergedir.
Kuşkusuz ki işbirliği önemli bir ölçüdür. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürü Yalçın Kurt, biz tarihi kentlerde ne yaptıysak, bir nüshasını elinde bulundurur. Bir şeyler yapabileceğine inandığı belediye başkanına mutlaka destek verir. Bu pek alışılmamış bir durum. Fakat hep söylüyoruz; Kültür ve Turizm Bakanlığı binde dört bütçesiyle Türkiye’nin bütün büyüklüğünü taşıyamaz. Bir de her siyasi dönemde değişen deneyimli insan sayısını hesaba katarsanız, mesele daha vahim bir hal alıyor. Bu bakımdan TKB, aklın birleştiği ve inanılmaz insan kaynağının bulunduğu bir yer.
Bu birliktelik yavaş yavaş, bazen de zorluklarla oturdu. Bu nedenle diyoruz ki Türkiye’nin kültür tarihi doğru yazılmalıdır. Yerel yönetimsiz kültür tarihi yazılamaz diyoruz. Oradan başlayan büyüklük Türkiye’nin bütününe ulaşamaz diyoruz. Ve bir şey daha diyoruz: Belediye başkanlarımızın her biri, bulundukları dönemin kitabını yazmalılar.
Bu toplantı çok önemli deneyimlerin gerçekleştiği bir kentte yapılıyor. Kastamonu’nun çok özel bir yeri var benim yaşamımda. Bu kente ilk geldiğimiz zaman Tarihi Kentler Birliği yoktu; kentin planı yapılacaktı ama tarihi eser envanteri yoktu. Mimarlık Tarihi ve Restorasyon Kürsüsünden 5-10 kişi, buradaki ilk taramayı yaptık. Şimdi her şeyi kendileri yapıyorlar. KUDEB’lerini kuruyorlar ve kendileri üretiyorlar.
Nüfusu 50 bini bulan her kent KUDEB’i hemen kursun. KUDEB’i ilk kuran Antep oldu; tarihi bir binayı onardı, içine mobilyaları döşedi, en iyi teknik donatıyı sağladı, gençlerimizi oraya oturtturdu, yetkilerini de verdi… Biz Hatay’a da gittik onlarla, Maraş’a da gittik onlarla, bütün bölgeye yardım ettik. Şimdi havza boyutundaki korumanın merkezi burası… Tarihi Kentler Birliği bu akıl birliğini sağladığı gibi, KUDEB’lerle de geniş koruma ağının daha sistemli bir şekilde işlemesi sağlanır. Bu nedenle KUDEB’leri özellikle önemsiyoruz.