EĞİTİMCİMİZİ YİTİRDİK!
ÇEKÜL'ün kuruluşundan bu yana her aşamada eğitim projelerimizin somut sonuçlara ulaşmasında ve yaygınlaşmasında yılların verdiği deneyimlerinden yararlandığımız değerli Yüksek Danışma Kurulu üyemiz Milli Eğitim Bakanlığı Eski Müsteşarı Bener Cordan'ı, vakfımızın Kurucular Kurulu üyesi Oktay Ekşi'nin yazısıyla anıyoruz.
O BİR ADAMDI...
Yazı İşleri toplantısı sırasında Haber Koordinatörümüz Enis Berberoğlu eğer, ‘Sekiz yıllık eğitimi o getirdi diye çok kızgınlar. O yüzden cenaze töreninde hiçbiri yoktu’ demeseydi, merhum dostumuz Bener Cordan’a uygulanan boykotu açıklamakta zorlanacaktık.
Gerçekten ne Ankara’da ne de İstanbul’da yapılan törenlerde Milli Eğitim Bakanı vardı.
Bener Cordan çok kritik bir dönemde Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşarı olarak görev yapan ama laik Cumhuriyet’in eğitim ilkelerinden zerre kadar ödün vermemeye çalışan önemli bir eğitim misyoneri idi.
Belki de Enis Berberoğlu işte o yüzden çok haklıydı. Çünkü Nevzat Ayaz’ın Milli Eğitim Bakanı olduğu sırada başlayan ‘8 yıllık zorunlu, kesintisiz temel eğitim’ projesini yaşama geçirmek için sessiz ama sistemli bir çalışmayı uzun süre o yönetti.
Turhan Tayan’ın bakanlığı sırasında toplanan Eğitim Şûrası’nda bu ikili, konuyı enine boyuna tartıştırdılar. Ama en önemlisi, ‘Sekiz yıllık temel eğitim kabul edilince imam hatip liselerinin orta kısımları kapanacak’ diye kıyameti koparan siyasetçilere, eğitimcilere ve bürokratlara rağmen Tayan ile Cordan projeyi Şûra’ya kabul ettirmeyi başardılar.
Sonraki engellemeler de Mesut Yılmaz’ın başbakan olduğu 56’ncı Hükümet döneminde çıkan yasayla aşıldı.
Bener Cordan’ın bu çizgisini bilenler onu daha 8 yıllık eğitim projesini yaşama geçirmeden müsteşarlıktan uzaklaştırmak için çok uğraştılar. Neyse ki laik Cumhuriyet’in sahipleri onu yalnız bırakmadı. Onun üzerine bir Milli Eğitim Bakanı Cordan’ın tüm yetkilerini elinden aldı. Cordan yine de ‘ülkeye hizmet edeceği günü’ bekledi. Ve sonunda, o bakan anımsanmazlar arasına, Cordan ise unutulmazlar listesine girdi.
Cordan, Müsteşar Yardımcısı Hüseyin Acar’la birlikte eğitim dünyamıza ‘norm kadro’ diye bilinen bir tayin ve nakiller kuralı getirdi. Böylece ‘torpil’lere son veriliyordu. Ama Ecevit’in başbakanlığı döneminde DSP’nin cahil birkaç milletvekili ‘torpil’leri işlemeyince Cordan’ı yediler.
Hazindir... Bülent Ecevit o sırada Cordan’a sahip çıkmadı. Oysa Cordan’ı yiyen milletvekilleri sonra Ecevit’i ilk terk edenlere katıldılar.
Bir gün Cordan’la konuşurken, eşimin de başında bulunduğu bir derneğin yaz aylarında çocukları mahalle arasındaki yobazların eline düşmekten kurtarmak için yaptıkları çalışmalardan söz ettim:
‘Onlar 100 bilemediniz 200 çocuğu kurtarıp bir şeyler yaptıklarını sanıyorlar. Oysa ötekiler milyonlarca çocuğa el atmaya çalışıyorlar. Bizimkilerin gayreti beyhude değil mi?’ diye sordum.
Bana Cordan bir hayat dersiyle yanıt verdi:
‘Her sabah erken saatlerde sahile gelip, geceden dalgaların kumlara bıraktığı deniz atlarını toplayan ve tekrar denize atan bir adam varmış. Çevredekiler bu adama bir gün, ‘Sen 50-l00 deniz atını geri atıp kurtarsan bile bak milyonlarcası yine de kumsalda ölüyor. O yüzden vazgeç’ demişler.
Adam dönmüş:
‘Evet ama, attıklarımdan en azından bir tanesi yaşıyordur ya...’ demiş.
OKTAY EKŞİ
Kaynak: Hürriyet Gazetesi, 18 Ağustos 2004
http://www.hurriyetim.com.tr/yazarlar/yazar/0,,authorid~1@sid~9@nvid~456035,00.asp