Edirne TKB Seminerinde Bölgesel İşbirlikleri Konuşuldu
Tarihi Kentler Birliğinin “Trakya Kültür Öncelikli Yol Haritası Işığında Rotalara Bağlı Bölgesel İşbirliği” başlıklı Semineri, 27 – 28 Mayıs tarihlerinde Edirne’de gerçekleştirildi. İki günlük seminer programının ardından, TKB üyesi belediyelerin başkan ve temsilcilerinden oluşan topluluk, Bulgaristan ve Romanya’yı kapsayan beş günlük inceleme gezisi yaptı.
TKB toplantısına ev sahipliği yapan Edirne’de güzel bir günde bir araya gelen TKB üyesi başkanlar, kentte gerçekleştirilen uygulamaları inceleme ve seçilen konu başlıklarında yapılan sunumlarla fikir alışverişi olanağı buldu.
Margi Otel Tuna Salonunda başlayan seminerin açılışını ev sahibi Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan yaptı. Başkan Gürkan, insanlığın en kadim şehirlerinden Edirne’nin “Türkiye’nin Balkanlara, Balkanların da Türkiye’ye açılan kapısı” olduğunu vurguladı. Gürkan, “kamu kurumlarıyla, valiliğiyle, belediyesiyle, sivil toplum örgütleriyle, meslek odalarıyla, borsalarıyla güçlü birliktelik duygusunu”yakalayan tüm Edirnelilere, teşekkür etti ve bu birlikteliğin meyvelerini toplamaya başladıklarını vurguladı.
Hedefleri doğru belirlemek
Gürkan, Edirne’yi “Balkanları buluşturan kent” olarak tanımladı. Bu yolda ilerlerken asıl olanın TKB ve ÇEKÜL Vakfının hedefleri doğrultusunda hareket etmenin önemini ise “Tabii ki burada Tarihi Kentler Birliği ve ÇEKÜL Vakfının bizi ulaştırmaya çalıştığı hedef çok önemli. Değerli Hocam Metin Sözen’le 2000 – 2004 döneminde Edirne’de birçok hizmette bulunduk, tabii ki kendimi onunla kıyaslamam mümkün değil; çantasını taşıdım, çıraklığını yaptım, o kadar fevkalade işleri başlattık ki… Bunlar bir ara sekteye uğramıştı. Ama şimdi Edirne’de oluşturduğumuz bu hareket, birliktelik ve Metin Hocamızın da yine bize kutup yıldızlığı yapmasıyla, bu hareketi yeniden başlattık.” sözleriyle anlattı. Başkan Gürkan Edirne’nin dünü, bugünü ve en güzeli de hak ettiği gibi, geleceği için hazırlanan projeleri paylaştı.
Edirne’nin geleceğinden söz ederken merkezden en küçük yerleşim birimine kadar her kesime seslenen Gürkan, “Çatalca, Gümülcine, İskeçe, Kavala, Aslova, Burgaz, Varna… Edirne’yi bir bütün olarak ele almada Vali’nin desteği önem kazanıyor. TKB’nin taşıdığı olağanüstü güzel bakış açısıyla, kentimizi gelecek yüzyıla daha iyi, güzel, sağlam taşıyacağız” dedi.
“Tarihi dokuyu bir miras olarak değil, emanet olarak görüyoruz. Miras olarak değerlendirirsek, yanlış kullanma, yanlış yönetme gibi yanlış sonuçlar ortaya çıkabilir. Biz, kültür değerlerini geleceğin bir emaneti olarak görüyoruz ve gelecek nesillere daha sağlam bırakmak istiyoruz.Edirne’ye gelen turistin yüzde 75’i Selimiye için geliyor. Selimiye’yi daha da iyi durumda geleceğe bırakmak en büyük hedefimiz. Bu yolda kol kola olduğumuz bütün paydaşlarımıza, TKB’nin bütün üyelerine bir kez daha şükranlarımı sunuyorum”
Dünyaların buluştuğu kent Edirne
TKB Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, ev sahibi başkanın hemen ardından konuştu. Konuşmasına salonda bulunan Edirne Valisi Dr. Mehmet Tekinarslan’ı selamlayarak başladı. “Sayın Vali’nin buradaki varlığı hepimize onur veriyor. Edirne için yapacakları, belki de çocuklarına vereceği en büyük armağanlardan biri olacaktır” diyen Sözen kenti şu sözcüklerle betimledi: “Bu kent incelikler kentidir. Bu kentte dünyanın her yerinden bir parça vardır.” İlçeleri de içine alan bir anlayışla, çok kısa sürede hedeflerin santim, santim uygulanmasına doğru gittiklerini belirten Sözen “Edirne’nin 2 yıl sonra Balkanlarda merkez olduğunu göreceğiz. Trakya Bölgesinde ise ortak akılda bizi biraraya getiren, gelecek hedeflerimize doğru sağlam adımlarla ilerlediğimiz bir kent olacak. Dünya kenti olmasının gecikmişliğini önleyeceğiz” dedi.
Sözen, 1950’li yılların Edirne’sinden izlenimlerini de paylaştı. O dönemde ıssız, ihmal edilmiş bir kentle karşılaşan Sözen, gerideki yanlışları bir tarafa bırakmak gerektiğini ve önlerine bir takvim koyduklarını anımsattı. Kentin tarihine tanıklık eden nice binanın hak ettiği değere kavuşacağını ve çok önemli kararlar alındığını belirtti. 15 yıl sonrasının hedefinin ilk yılda belirlendiğini ve bu deneyimlerin düzenli süreçlerle paylaşılacağını açıkladı.
“Türkiye’nin kendi kültür mirasını bütünüyle tasarlaması gerekiyor. Kültür öncelikli yol haritamız nedir diyerek, mirasımızın envanterlenen halini artık tamamlamış olmamız gerekiyor.” sözleri, TKB ve ÇEKÜL’ün tüm ülkeye bakışı ve etkileşimini özetliyordu. Edirne, sınırların ötesine “aklın ve birikimin sonuçlarını” taşıyacak kadar büyük bir kentti ve Sözen’in dediği gibi, seminerde sunulacak araştırma ve saptamalarla ele alınacaktı. Plansız programsız yok edilen parasal kaynaklara dikkat çeken Sözen, TKB’nin altyapıda 3000 kişiye eğitim verdiğini anımsattı. Eğitimsiz, personeli sınırlı ve kaynakları sınırlı koşullarda atılım yapmanın zorluğundan bahsetti.“Doğal zenginliğin kültüre dönüşmesi için örgütlenmek, korumak gerekiyor. Türkiye, çok yoğun bir yorgunluk yaşıyor. Ama Tarih öncelikli bir gündem ihmal edilmemeli.Biz ancak kültürle sağlam gidebiliriz” derken TKB olarak yaşama destek verdikleri noktayı vurgulamış oldu.
Sözen, TKB’nin “siyasi farklılıkları asla gündemine sokmamayı başarabilen uluslararası tek kurum” olmasının kendilerine çok şey kazandırdığının da altını çizdi. Özellikle havza projelerinde farklı partilerden üyelerin ortak kaynak kullanma olanağı buluşuyla, ortak kimliklerini ortaya koyma zenginliğini sergilediklerini belirtti.
Kuşaklar arasındaki bağı bir an evvel kurmak gerekiyordu, program ise çok yoğundu. Süreklilik en büyük hedefti. Sözen ekliyordu: “Kültürel kimliğini korumadan Türkiye’nin geleceği düşünülemez ve bu inancı gençlerde de görmeliyiz”. Bugün ulaşılan nokta için herkesi kutlamak gerekiyor ve hedeflere ulaşmak için çalışmaya devam etmek gerekiyor. “2023 hedefine varmadan 2 yıl sonra performans ölçümünü yeniden yapacağız” diyen Sözen, İçişleri Bakanlığının kuruluş döneminde TKB’ye valileri toplayarak verdiği desteği ve kuruluşu Kültür Bakanlığıyla birlikte yaptıklarını da vurguladı ve “kamu - yerel iş birliği”nin kendileri içim önemli bir başlık olduğunu söyledi.
Savaşa karşı kültür
Sözen, Güneydoğu’da yapılanları anımsatırken “ bütün illere yoğun emek verdik. Ama savaş, yaptığımız birikimlere koşarak gelen insanları koşamaz hale getirdi” diyerek duygularını da ifade etti: “Biz savaşın iğrençliğine karşı kültür vardır” diyoruz. TKB, bütün bunları kendisine düşen şekilde gündeme getirmiş ve tartışmıştır.
Kırsal mimarinin değerini bilmek
Kadim ve serhat şehir Edirne’de olmaktan ne denli memnun olduğunu söyleyen TKB Başkanı ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz, Samsun’un da “kurtuluşa giden mücadelede meşalenin yakıldığı, ilk adım ve aynı zamanda meşale şehir” olarak görüldüğünü söylerken, ortak geleceğe işaret ediyordu.
Samsun, Diyarbakır, İzmir, Konya… Hepsini bölgesel bir anlayışla, kültür ve tarihiyle ele aldıklarını söyledi. TKB’nin amacını anımsatırken, TKB’nin eski başkanları ve tüm üyeleriyle bugüne güçlenerek geldiğini belirtti ve hepsine tek tek teşekkür etti. 160 kişiyle Balkanlarda atalarının izini sürüp, iyi ve kötü örnekleri şehirlerimizde yapacaklar için incelemenin önemini anımsattı. Konuşmasında kırsal mimariye verdikleri önemi, büyük kentlerdeki tarihi yapılar gibi kırsalda da muhteşem kültür ve tarih ürünleri bulunduğunun altını çizdi. Yılmaz, sözlerine çok özel bir tarihi rotayı anımsatarak devam etti: “Atatürk, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a, iki gün sonra da daha güvenli olan Havza’ya gitti. Atatürk’ün Samsun’dan Amasya’ya uzandığı yolunu Samsun’da bilen çok az kişi çıkar.Bu tarihi güzergahı ortaya çıkarmak için çalışIyoruz”.
Edirne Valisi Dr. Mehmet Tekinarslan, kentlerinin ev sahipliğinde orada bulunan herkesi ve basın mensuplarını ağırlamaktan duyduğu onur ve mutluluğu anlattı. “Özlü, anlamlı konuşmaların ardından bana fazla bir söz kalmadı” derken, bu buluşmanın Türkiye’nin geleceği için ifade ettiği önemi vurguluyordu.
“TKB tarafından, huzurlu ve medeni bir yaşam sürmek isteyenlerin yürümek isteyeceği istikrarlı bir yol açıldı” diyen Tekinarslan, ülkemizin pek çok köşesinde birçok belediye başkanının siyasi tutum farkı gözetmeksizin, kültürel mirası, gelecek kuşaklara aktarmaya başladığını anımsattı: “Ecdaddan alınan miras, bu birliğin, bu yolun açtığı yollarda taşınacaktır”
Heyecanla hedefe odaklanma
Tekinarslan, Metin Sözen’in 20 yaşında bir insanın heyecanı ve hedefe odaklanmışlığıyla kültür varlıklarını kazandırmaya, korumaya devam ettiğini söyledi. “Bu açılan yolda alınan miras geleceğe taşınacaktır” diyen Tekinarslan, Sözen’e emeği ve yaptıkları için teşekkür etti.
Elbirliği ve gönül birliği içinde çalışan herkese tekrar teşekkür eden Tekinarslan, TKB’nin ve ÇEKÜL Vakfının belediyecilik hizmetlerinde nasıl bir etkisi olduğunu anlattı. Kent yöneticilerinin “100 yıl sonra insanlar ne düşünecek ve ben bin yıl, yüz yıl öncesinden gelen eserleri geleceğe nasıl aktarıyorum” diye düşünmeye başladıklarını vurguladı. Tekinarslan tüm bu vurguladıklarının ardından “Bu, TKB’nin bizzat bir okul olmaya başladığının göstergesidir” diyerek ortak bir yapıcı paylaşım platformunun katkılarına ışık tutuyordu.
Tekinarslan, TKB’nin Bulgaristan ve Romanya programını işaret ederek “lütfen gezmeye devam ediniz. Görmeye devam ediniz. Gittiğiniz yerlere bizim gönül coğrafyamızdan bir nefes götürünüz. Oralardan da bizlere yapılması gereken vazifeleri getiriniz.” dedi.
“Edirne Selimiye’yle birlikte bine yakın eseri bağrında bulunduruyor” diyen Tekinarslan, Edirne’nin çok daha fazla insanı misafir etmeye ve çok daha yüksek hedeflere değer olduğunu vurguladı.
Doğum gününde Prof. Dr. Metin Sözen'e altın kemer
ÇEKÜL Vakfı Başkanı Metin Sözen’i Margi Otelde ilk günün sonunda verilen yemekte hoş bir sürpriz bekliyordu; o gün Sözen’in doğum günüydü ve onuruna pasta kesildi. Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, Sözen’e Kırkpınar Güreşlerinin sembolü olan altın kemer hediye etti. Kemeri Sözen’e sunarken “50 yıldır yılmadan tarihi ve kültürel değerleri korumak için çalışan ve vaz geçmeyen Sevgili Hocamız, kutup yıldızımız Metin Sözen bu kemeri hak etmiyor da kim ediyor?” dedi.
Ortak vizyon, bereketli havzalar, su ve gelişim
TKB Edirne Semineri ikinci gününde Edirne Ticaret Odası Konferans Salonunda sürdü. Sabah ilk sırada söz alan A. Faruk Göksu “Trakya’da Ortak Yaklaşım ve Gelecek Hedefleri” başlıklı sunumuyla bir “üst bakışı” paylaştı salondakilerle.
Trakya’ya dair başlıkların yanı sıra TKB’nin hassas gündemini de üç ana kavramı birbiriyle doğru biçimde ilişkilendiren bu üç cümleyle özetledi Göksu: “Koruma İçin Kalkınma”, “Kalkınma İçin Gelişme” ve “Gelişme İçin Bütünleşme”. Ölçekler arası planlama ya da sektörler arası işbirliği, duruma göre nasıl ele alınacağı değişse de kalkınma için gelişmede bu üç kavramın altının doldurulması gerekiyordu. TKB, gelecek gündemlerinin ne olacağı üzerine bu üç ortak noktada buluşmuştu. Koruma odaklı stratejinin, kalkınma için kullanıldığının altı çizilecekti. Sağlıklı bir kalkınma, bu bakış açısıyla sağlanabilirdi. Günümüzde büyük önem kazanan bu bakışla, gelecek için atılacak adımlar daha da sağlam olacaktı.
Bu genel bakışın altı doldurulurken ve Trakya bölgesinin gelişim stratejisi belirlenirken, yeni bakış açıları öne çıkıyordu. Ardahan örneğiyle söze giren Göksu, Ardahan için hazırlanan projenin Kafkasya coğrafyası içinde ele alındığını anlattı. Edirne’ye sözü getirdiğinde bu bağlamda başlıkları tek tek ele aldı.
Göksu, “Türkiye’yi anlatırken Edirne’den Ardahan’a kadar deriz… Ortasında da Samsun var. Samsun da sınır kenti; niye, Karadeniz’e açılıyor.” Sözünü geçirdiği bu üç kentte de “sınırlar ötesi işbirliklerine göre gelişim stratejilerinin hazırlanması gerektiğine inanıyorum” diyordu.
Trakya bölgesi gelişim stratejisi
Göksu, tüm bunların hazırlanması ve uygulanmasında ÇEKÜL Vakfıyla yapılan bölgesel yol haritaları, Kalkınma Ajansıyla yapılan işbirlikleri ve ‘81 Kent 81 Vizyon’ çerçevesinde bir özet bilgi olarak değerlendirilebilirdi. Ölçeksel kurguda Trakya’nın gelişimi Avrasya, Marmara ve Trakya başlıklı 3 çerçevede ele alınmalıydı. Göksu “Ölçekler arası etkileşim çok iyi kurgulanırsa, Edirne’ye yenilik, tasarım, bilişim, teknoloji gibi yeni kavramlar; yeni yüzyıl açısından da bakmamız gerekiyor” dedi.
Trakya’daki kentlerin, sadece Edirne değil; stratejik yönlerini çok iyi belirlemeleri gerekiyordu. Çünkü bağlantılar bu coğrafyada çok önemliydi. Küresel pazarın etkinlik alanları yatırımının yapıldığı bu coğrafyada, bunların çarpan etkisi nasıl olur, dikkatle el alınmalıydı. Kapasitelerin doğru tespit edilmesi ve artırılması da önemliydi.
Geçiş (Stratejik Konum), Yön (Mekansal Gelişim), Etkileşim (Katma Değer), Bağlantı (Stratejik Köprüler) ve Kapasite (Kaynak Yönetimi) başlıklı 5 stratejik temayı Marmara bakışı ve Trakya bakışı açısından ele alan Göksu, Trakya kentlerinin Marmara’yla da sağlıklı etkileşim kurarak Akdeniz havzalarına uzanabileceğinden söz etti. Havzaların korunması ve yeni senaryo içinde bir değer olarak ele alınması gerekiyordu.
Su hiç unutulmaması gereken bir öge idi; Ergene ve Meriç’in kirlenmesi ise bu gelişme stratejisinin en önemli sorunu olarak ele alınmalıydı.
Günümüz, ortak gelecek için ortak vizyon gerektiriyordu. Ortak bir vizyon için bir tanım yapılacak ise de bu “küresel ve bölgesel gelişme kapasitelerini denge içinde tutarak, ortak geleceğin ortak kurgulanması” olarak tanımlanabilirdi.
Yine Avrasya çerçevesi de küresel ulaşım ve strateji planları açısından ele alınmalı, Trakya ve Türkiye küresel payını almalıydı. Bu resim çok iyi görülmeli ve Avrasya çerçevesi içinde fırsatlardan yararlanılmalıydı. Balkan coğrafyasına bakılırken ise işbirliklerinde sınırların kaldırılması - ki ÇEKÜL’ün deyimiyle sınırsız sınırlar olarak tanımlanıyordu bu durum - gerekiyordu. Geçmişten gelen değerlerin bugünün değerleriyle birleşmesiyle, bir üst ölçekten bakarak yeniden stratejiler belirlemek gerekiyordu. Merkezi yönetimlerin Trakya bölgesi için aldığı kararlar o kadar çoğalıyordu ki, bu yatırımlar zamanında değerlendirilirse kapasiteler artırılabilirdi. Bu yatırımların olumlu olduğu kadar olumsuz etkileri de olacaktı; bunların belirlenip şimdiden tartışılması gerekiyordu.
Belediyeler arası ittifak
Marmara bölgesine altın bilezik geçiriliyordu, İzmit körfezi, Çanakkale boğaz geçişiyle araç ile 4 saatte tamamlanabilecekti. Hangi kentler rekabet içinde olacak, dayanıklı olacak? Yalova, İstanbul’un kenti mi olacak, yoksa farklı bir kimlikle mi varlığını sürdürecekti? Bu diğer kentler için de geçerliydi. Bunlar şimdiden hesaplanmalı, kentlerin merkezi yönetimler tarafından kurgulanan senaryoları incelemiş olmaları gerekiyordu. Merkezi yönetimin bölge için bir kurgusu var ve bu yerelin kurgusuyla uyuşmayabilirdi. Kentler açısından bakıldığında, üstten gelen bakışın alttan gelen bakışla uyumlandırılması gerekiyordu.
Kentler İstanbul’un çöplüğü olmak istemiyorsa, kentler arası ittifak oluşmalı, belediye başkanlarının işbirliği yapması gerekiyordu. Dönem işbirliğinin ve gücünün kullanıldığı bir dönem olmalıydı.
Her ekonomik odağın arkasındaki o müthiş havzaların korunması ise yine Marmara çerçevesinde en önemli maddelerden biri oldu.
Trakya’da kentlerin gelişimi
Trakya’da kentlerin özgün senaryolarını yazması Göksu’ya göre çok büyük önem taşıyordu. Edirne gibi her kent, kendi özelliklerini iyi tanımalıydı ve ona göre kararlar almalıydı. Yine Trakya’nın da, Ankara’dan kendi değerlerinin de ön plana çıkarılması yolunda bir yaklaşım istemesi gerekiyordu.
Yol haritalarıyla 81 kentin vizyonu
Göksu, ’1 kent 81 vizyon’ başlıklı yol haritalarından da söz etti. Bu yol haritaları hazırlanırken, gençlerin bakış açısına büyük önem verilmişti.
Edirne, Enez'le birlikte düşünülmeliydi. Göksu, Tarihi dokuyla bütünleşme, üniversite yönünde ilerlemenin özel projelerle kente yaratıcı bir kimlik kazandırması ve günümüzün değerlerine referans vermesi gibi çok önemli tasarılara vurgu yaptı. Tüm bunlar, Edirne Belediyesiyle birlikte yaptıkları araştırmalar sonucu vardıkları tespit ve tasarılardı.
Bir çok ayrıntıyı barındıran tasarılar kesinlikle “bir hayal projesi değil vizyon projesi” olarak görülmeli. Göksu, kentlerin birbirine benzemeye başladığını vurguladı ve bunu durdurabilmek için kentlere farklı akımlar uygulamak gerektiğini anımsattı. Edirne gibi kentlerin bahçe kent, kültür kent olması gerekiyordu. Edirne, kentsel tasarımı, gelişimiyle, dokusuyla örnek bir “kültür kent, bahçe kent” olabilirdi.
Recep Gürkan – Edirne Belediye Başkanı
Faruk Göksu’nun ardından söz alan Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, “Edirne’de Doğal-Tarihsel Mirasın Korunmasında Yeni Atılımlar ve Gelecek Hedefleri”, koruma projeleri, kent müzesi projesi ve sokak sağlıklılaştırma çalışmalarını da kapsayan heyecan verici işleri orada bulunanlara anlattı. Edirne’de yaşamı daha güzel kılmak ve geçmişin zenginliklerini yaşamdan ayrı tutmamak için yapılacak çok şey vardı ve Gürkan, kentliler ve Türkiye’nin dört bucağından başkanlarla deneyim ve öngörülerini paylaşıyordu.
Başkan Gürkan, Edirne’nin yeni paradigmalar yaratması ve gelişme yolunda ilerlemesinde Faruk Göksu’yla yaptıkları çalışmaların önemli olduğunu, ÇEKÜL Vakfı ve TKB’nin de etkisinin büyük olduğunu vurguladı. “Bize sunulmuş olan yeni felsefeler, rotalar, Edirne’de çarpan etkisi yaparak hızla yol almamızı sağladı ve sağlıyor” diyen Gürkan, bu önerileri, yaklaşımı iyi yakaladık dedi. Kentten örneklerle sözüne devam eden Gürkan, Faruk Göksu’nun anlattığı yaklaşımların kentteki çalışmalarda somutlaştığı çalışmaları konuşmasında vurguladı.
Bazı kentlerde fotoğraf çektirdiğinizde o kentin adını yazmanıza gerek olmuyor, Edirne de bunlardan biriydi ve bu bir emperyal başkenti oluşunun göstergesiydi.
Kenti yönetirken üç temel paradigması olduğunu söyleyen Gürkan ilkinin “Edirne gibi tarihi dokusu baskın olan kentlerde, öncekilerin mirasçısı olarak değil, emanet alan kişi olarak görmek” olduğunu belirtti. İkincisi, “Ben akıllıyım, ama hiçbirimiz, hepimiz kadar akıllı değiliz” diyerek ortak akılda hareket etmenin önemine değindi. Bir belediye başkanı iki şeyi asla söylememeli ve yapmamalıydı; kimseye “bana ne” dememeli ve kentin hiçbir vatandaşına “sana ne” dememeliydi.
Tarihi silüeti korumak
Edirne’deki sit alanlarından söz açan Başkan, bunun nasıl büyük bir değer olduğunu vurguladı. Anıt eserlerin sayısının 341, 700 sivil mimari yapı ve diğer taşınmaz kültür varlıklarını anımsatarak geleceğe en güzel haliyle koruyarak bırakmak istedikleri kültür varlıklarına işaret etmiş oluyordu.
Tüm bunların arasında bir “inci” gibiydi Selimiye ve böyle bir mirasın sorumluluğunu taşımanın çok büyük olduğunu söyledi. Dünya çapında ziyaret eden turist sayısına göre yapılan sıralamada Edirne 60. sırada yer alıyordu. Selimiye, bu ziyaretçileri çeken en önemli tarihi değerdi.
“2011’den bu yana Selimiye’nin Dünya Somut Kültür Mirası listesinde yer alıyor oluşu bizi haklı olarak gururlandırıyor” diyen Gürkan, kenti yönetirken de nirengi noktalarının Selimiye olduğunu belirtti. Yeni bir bina ruhsatı verileceği zaman Selimiye’nin silüetinin etkilenip etkilenmediğini inceleyerek karar verdiklerini belirtti. Gürkan, kentin silüetini korumak adına yakın zamanda kat yüksekliklerini belirleyeceklerini, tasarının da hazırlanmakta olduğunu vurguladı.
Selimiye Külliyesi alanında yapılan çalışmaları anlatan Gürkan, tamamen belediyenin çabasıyla yapılan kurtarma kazılarını ve ortaya çıkarılan, Sinan’ın su yollarını anlattı. Başkan konuşmasında Kent Müzesi projesinin ayrıntılarını da paylaştı.
Sinan’ı kentinde kucaklamak
Eski Elektrik Fabrikası Restorasyon projesi, Mimar Sinan Eserleri Parkı projesi, Sokak Sağlıklaştırma projeleri kentin vizyonu üzerine çalışmaların yanı sıra yürütülen başlıca projeler arasında yer alıyordu.
Mimar Sinan’ın 98 eserinin 1/25 ölçekteki maketleri, Hıdırlı Tabyanın yakınında kurulacak olan Mimar Sinan Eserleri Parkında yer alacak. Gürkan, parkta yer verilecek eserlerin Metin Sözen ile birlikte belirlenmekte olduğunu da vurguladı. Bununla birlikte, Edirne Belediyesi olarak bir de “Mimar Sinan Araştırmaları Merkezi” kuracaklarının müjdesini verdi. Tunca Projesini de tanıtan Başkan, bu projeyle sosyal tesisler, spor tesisleri, konser, otopark, fuar, rıhtım, iskele, küçük bir kayık marinasını da içeren ‘orman ada’yı anlattı. Bu projeyle ilgili tüm gerekli izinlerin alındığını belirten Başkan, “bu projenin bir metrekaresinde bile beton kullanılmayacak” dedi. Tunca Projesiyle, Faruk Göksu’nun daha önce işaret ettiği vizyon projeleri çerçevesinde Edirne için planlanan dört adadan birini, ayrıntılarıyla paylaşmış oldu.
Kentin sokaklarını karış karış gezerken, tarihi kimliklerini koruma ve geleceğe uygun, sağlıklı yerler olmalarına çalışırken Belediye olarak ne kadar çok yol aldıkları görülüyordu. Tarihi kent merkezi, tarihsel dokusunu koruyan sokaklarıyla geleceğe kalacaktı. Başkan hayallerinden birinin, tadilat isteyen vatandaşa dış cephe için hazır bir öneriyi sunabilmek ve dokunun korunabilmesinde çözüm sağlamak olduğunu da sözlerine ekledi.
Balkanlar’da Kültürel Mirasın Korunması ve Bursa Örneği
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’yi temsil eden Kültür ve Sosyal İşler Daire Başkanı Aziz Elbas “Balkanlar’da Kültürel Mirasın Korunması ve Bursa Örneği” başlıklı konuşmasını sundu. Sözlerine salondakilere sevgi ve saygılarını sunarak başlayan Elbas, Osmanlı İmparatorluğunun Balkanlar’daki fetihlerinin tarihçesine değindi ve burada 30 bin civarında mimari eser bıraktığını anımsattı. Üsküp, Prizren, Saray Bosna, Mostar, Filibe, Tiran… Aziz Elbas’ın, Osmanlı’nın izlerini sürdüğü yerlerden bazıları oldu.
Ecdada saygı, tarihe saygı
Elbas, Balkanlarla olan akrabalık ilişkilerimizi kültürel olarak nasıl geliştirebilecekleri sorusuna karşılık birçok etkinlik ve çalışmaya imza attıklarını anlattı. Eğitim alanında katkılar, teknik destek çalışmaları, kültürel etkinlikler bu çalışmalar arasında yer alıyordu.
Bu noktada, Sultan Murad Hüdavendigar adına yapılan çalışmalar öne çıkıyordu. Kosova’daki Sultan 1. Murad’ı anma programından söz eden Elbas, Balkanlardaki Osmanlı dönemi eserlerinden bazılarını tek tek ele aldı. Gazi Mestan Türbesi, Kaçanaik’teki Sinan Paşa Camisi, Prizren Köprüsü bunlardan yalnızca bazılarıydı. Koruma programlarında teknik destek sağlamak için fırsat ve olanak yarattıklarını söyledi. Priştina Belediyesiyle “Kardeş Şehir Protokolü” imzaladıklarını belirten Elbas, kültürel etkinlikler düzenlediklerini ekledi.
Üç dilde “Sultan Murad Hüdevandiger ve Balkanlarda Osmanlı – Türk Medeniyeti İzleri” başlıklı kitap da Bursa Belediyesinin etkinlikleri arasında yer aldı.
Arasta Camisi, Gazi Baba Türbesi, Gazi İsa Bey Camisi Haziresi düzenleme ve restorasyonu, Alaca (İshak Paşa) Camisi, Kebir Mehmet Çelebi Camisi, İshak Bey Türbesi, Hatuncuk Camisi yine Elbas’ın Balkanlarda izini sürdüğü yapılar arasında yer aldı.
Bulgaristan’da ve Yunanistan’daki çalışmalara da değinen Elbas, işin lokomotifliğini üstlenip, sorunları çözüp; ecdadımızın izlerine hak ettiği değeri ve ilgiyi göstermek için çalıştıklarını söyledi.
Yola hazırlık
Sunumların bitmesinin ardından, TKB üyeleri, Meriç kıyısında öğlen yemeği için harekete geçti. Yemekteki sohbetlerin ana konusu, Edirne seminerinin değerlendirmesiyle birlikte, ardından çıkacakları Balkan turu olacaktı.
Yemek öncesi Başkanın herkese bir sürprizi vardı. Konuklarını, yan taraftaki çimenlik alanda onurlarına hazırlanan kısa bir yağlı güreş gösterisini izlemeye çağırdı. Farklı yaş gruplarından pehlivanlar, çayır ağasının manilerini tamamlamasıyla kısa bir güreş tuttular. Edirne’ye gelip de yağlı güreş izlememek olmazdı.
Açık havada yenen yemeğin ardından eşyaların sabah erkenden yüklendiği otobüsler, konukları kent meydanında bekliyordu. Önce Selimiye gezildi, meydandaki arkeolojik kazı alanının yanından geçip Selimiye’ye ulaşmak bir tür ayrıcalıktı aslında. Binlerce yıl öncesinden Osmanlı’ya, Koca Sinan’a uzanan tarihsel bir kesitin içindeydik.
En güzeli de, sahip olunan ve keşfedilip, paylaşılıp, korunmayı bekleyen binlerce değer için “ne yapabiliriz” sorularına somut yanıtlar ve projeler üretiliyordu. Üretilmekle kalmıyor, uygulanıyordu ve önümüzdeki on yılların faaliyet planları hazırlanıyordu.