Dünya için harekete geçme zamanı!
22 Nisan Dünya Günü, Dünyada insan eliyle yaratılan çevresel tehditlere dikkat çekmek amacıyla ilk olarak 1969 yılında San Francisco’da düzenlendi.haber Pek çok ülkede yapılan etkilik ve toplantılarla Dünyanın sorunlarına bu sembolik doğum gününde dikkat çekiliyor.haber
Küresel iklim değişikliğinin yadsınamaz etkileri her geçen gün biraz daha etrafımızı kuşatıyor. Atmosferimiz 1880-2012 yılları arasında 0,85 derece ısındı ve bu artışın 0,78 derecesi sadece 2003-2012 yılları arasında gerçekleşti. 2014 senesi 1880 senesinden beri yaşanan en sıcak yıl oldu ve tüm bunlar insan eliyle oluşturulan iklim değişikliği sonucu ortaya çıktı. Harekete geçmek için fazla vaktimiz kalmadı.
Sıcaklık artışını 2 derece ile sınırlandırmamız gerekiyor. Çünkü iklim değişikliğini katlanılabilir bir ekolojik yıkımla sınırlandırmanın tek yolu bu! Çünkü ekolojik yıkım hızlandıkça, yeryüzünün, atmosferin, yaşamın dengesi bozuldukça gezegendeki tüm canlı yaşamı hızla yok oluşa doğru sürüklenecek.
Dünya üzerindeki fosil yakıtlara bağımlı üretimi bugün durdursak dahi, 2030 yılına kadar 2 derece sıcaklık artışına ulaşacağımız öngörülüyor. Üst limit olan 400 ppm karbondioksit yoğunluğunu Ocak ayı itibarıyla geçmiş bulunuyoruz. Böyle üretmeye ve tüketmeye devam edersek, fosil yakıtlara olan bağımlılığımızı bu şekilde sürdürürsek 2100 yılına kadar 4 derecelik sıcaklık artışının yaşanacağı belirtiliyor.
Tüketim, nükleer enerji, fosil yakıt ticareti ve yatırımları, madencilik, biyokütle aktarımları, endüstriyel tarım, iklim adaletsizliklerine ve ekolojik adaletsizliklere sebep oluyor. Bu durum, nesiller arası adaletsizlikleri beraberinde getiriyor.
23 Eylül 2014’de New York’ta yapılan iklim değişikliği liderler zirvesi öncesinde, dünyanın 161 ülkesindeki 2700’e yakın yerleşim yerinde İnsanlığın İklim Yürüyüşü eylemi gerçekleştirildi. Eylemlerin odak noktası, New York’ta 400.000’e yakın iklim aktivistinin liderlere, “İklimi Değil, Sistemi Değiştir” çağrısını tarihin en kalabalık ve en organize iklim değişikliği karşıtı eylemiyle göstermesi oldu.
Bu sene Paris İklim Müzakerelerinde yeni iklim anlaşmasının imzalanması gerekiyor. Bu yeni iklim anlaşmasıyla, Kyoto Protokolü’nün ikinci döneminde uygulanacak yeni iklim rejimi belirlenecek. Sera gazı salımlarının azaltılması ve küresel ısınmanın 2 derecenin altında tutulması için devlet ve özel sektör liderlerinin elini taşının altına koyması şart.
Araştırmalar, küresel ısınmanın daha fazla küresel ısınmayı tetiklediğini ortaya koyuyor. Sürdürülebilirliğin sağlanması ve bu yapılırken iklim adaleti ve ekolojik adaletin ön planda tutulması gerekiyor. İnsan odaklı yerine dünya odaklı yaşam tasarımlarına dönülmesi bunun sağlanabilmesi için şart.
Dünyanın dengesini bozan değil dünyayla yaşayan insan istiyoruz!
ÇEKÜL’ün kamu-yerel-sivil-özel işbirliği modeliyle, yerel yönetimlerle yaptığı kent çalışmaları ve bu çalışmalarda benimsediği ekoloji temelli yaklaşımlar, yaşanan değişimlerin vizyonunu yönetim alanında da çevre odaklı tutmayı hedefliyor. Doğa-insan-kültür bir bütündür ilkesiyle, sürdürülebilir sistemlerin kurulmasında bütüncül bir yaklaşım benimseyen ÇEKÜL Vakfı, Bilgi Ağacı (Eğitim birimi) ve ÇEKÜL Akademi eğitimlerine de ekolojik yaklaşımları yansıtıyor. Küresel iklim değişikliği konusunda bilinç yaratmaya çalışarak, yerel yönetim mekanizmalarını harekete geçirmeye çalışıyor.
Uzunca bir süredir ürettiğimizden çok tüketiyoruz,haber
Yaratmaktan çok yıkıyor, öğrenmekten çok unutuyoruz,
Oysa başka toprak, başka hava, başka “su” yok!
Başka dünya yok!
Bütün bunları bildiğimiz halde, üstünde yaşadığımız yerküreye dostça davranmıyoruz,
Zaman yitirmeden harekete geçelim!
Dünya için, iklim için…
Sivil bir girişim olan “İklim İçin Kampanyası”na destek verelim.
Hep birlikte “İklim için ben de varım!” diyelim.
Çünkü, değişim gerekli ve mümkün!
Çünkü, iklim için biz de varız!
Çünkü, biz dünyayız!