ÇEKÜL’den sürdürülebilir kültür turizmi kılavuzu
Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın düzenlediği Kültür Turizmi Zirvesi’ne konuşmacı olarak katılan
Açılış konuşmalarının ardından birinci oturumun tematik konuşmasını yapan
Kültür Turizmi Zirvesi’nde, Tarihi Kentler Birliği’ne üye olan Bursa, Şanlıurfa, Gazinatep, Muğla, Amasya, Beypazarı, Ayvalık, Fatih, Kemaliye ve Altındağ belediye başkanları kentlerinde yaptıkları koruma çalışmalarını paylaştı.
Taşınmaz Kültür Varlıklarının Korunması, Ülkemizde Kültür Turizmine Yönelik Başarılı Uygulama Örnekleri, Kültür Yolları ve Rotaları, Turizm Stratejisi 2023 Dokümanında Kültür Turizmi, Kültür Turizminin Tanıtılması ve Pazarlanması başlıklarında yapılan oturumlar iki gün sürdü.
ÇEKÜL’ün kılavuzunda neler yer alıyor
Çok boyutlu yaklaşımdan, marka mı kimlik mi? sorusuna, temel ilkelerden kültür turizminin nasıl yönetilmesi gerektiğine, eylem planına kadar pek çok konu irdeleniyor:
Kılavuzun, Yerel Ölçekte Yönetim Planları Bölümünde, “Her tarihi yerleşme/alan kendine özgü, farklı sorunlara sahip ve farklı çözümler gerektiriyor. Bu sorunları ve çözümleri seçeneklerini içerden bilen ve tanıyan yerel yönetimler, tüm paydaşlarla ortak sorumluluk ve yükümlülükler çerçevesinde işbirliği yaparak, her kesimin benimsediği politikalar geliştirmeye ve hayata geçirmeye en yakın taraf. Nitekim Avrupa Birliği’nin Altıncı Çevre Eylem Planı’nda yer alan ifadesiyle ‘sürdürülebilirlik’, bütün paydaşların katılımıyla, işbirliği, ortak hareket etme, etkileşim ve karar mekanizmalarında yer alma anlayışıyla mümkün,” diyerek kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğine dikkat çekiliyor.
Kılavuzun devamında yer alan temel ilkeleri benimsemek, uygulama ve eyleme geçebilmek için marka mı kimlik mi? sorusunun yer aldığı bölümü doğru algılamak gerekiyor: “Günümüzde kentler yatırım çekmek, ekonomilerini güçlendirmek, öne geçmek için birer çekim merkezine dönüşmek, farklı olmak zorundalar. Bu çerçevede turizmin her türü, kültür turizmi, sanat turizmi, fuar ve kongre turizmi, festival turizmi, sağlık turizmi vb. kentlerin can damarı. Bu uğurda her kent kendi özgün kimliğini, farkını, özelliklerini öne çıkarmaya, rekabette öne geçmeye çalışıyor, hatta kendilerine yeni kimlikler biçmeye uğraşıyor. Son yıllarda turizm planlamalarında yer alan destinasyonların da bu anlayışla “marka” tanımları ile gündeme geldiği gözlemleniyor. Piyasa koşullarına göre gelişen, kentleri birer “ürün”e dönüştüren, bu anlamda bir pazarlama stratejisi niteliği taşıyan markalaşma anlayışı, kentleri, kültürleri ve tarihi mirası rekabetin öngörülemezliğine ve tüketim iştahına feda ediyor. Kent kimliği kentin devamlılığını sağlayan önemli bir öğedir. Güncel deyimle sürdürülebilirliğin de önkoşuludur. Bu anlamda kent kimliği kavramı, markalaşma yerine daha derinlikli bir oluşuma işaret etmektedir. Sürdürülebilirlik hedefi taşıyan bir kültür turizmi politikasının, kentlere, kültüre ve tarihi mirasa can veren, özgünlük kazandıran kent kimliğine özel bir özen göstermesi, turizmin bu ana girdisini öncelikle koruması ve yaşatması zorunludur.”
Kültür turizmin yönetilmesiyle ilgili sürecin madde madde anlatıldığı kılavuzda öne çıkan önemli mesaj ise merkezi yönetsel organların, yerel yönetimlerin, turizm sektörünün ve yerel halkın birlikte hareket etmesi, etkin ve sürdürülebilir bir kültür turizmi için kamu-yerel-sivil-özel birlikteliğe işlerlik kazandırılması gerektiği.