ÇEKÜL Bilgi Ağacından Mutlu Haber
ÇEKÜL Bilgi Ağacının Anabilim Eğitim Kurumları için düzenlediği “Yapıların Diliyle Kentim: İstanbul” öğretmen eğitimi sayesinde, kültürel mirası koruma bilinci yüzlerce öğrenciye daha ulaştı.
9-11 Mayıs tarihlerinde İstanbul Arkeoloji Müzesi ve İstanbul Hipodromunda gerçekleşen Yapıların Diliyle Kentim: İstanbul-Alan Gezisine toplam 289 öğrenci ve 17 öğretmen katıldı. Öğrencilerin İstanbul’un tarihi, arkeolojik ve mimari mirasını tanımalarına, geçmiş ile bugün arasında kalıcı bağlar kurmalarına katkıda bulunmayı amaçlayan program; yapılandırmacı eğitim yaklaşımıyla, farklı öğrenme stilleri ve çoklu zekâ kuramını dikkate alan yapısıyla öğrencilere farklı bir öğrenme ortamı sağlıyor.
İlk Arkeoloji Müzemizle Tanışma
Anabilim Okulları Maltepe, Sancaktepe ve Ümraniye kampüslerinde; lise ve ortaokul düzeyinden 19 farklı sınıfı biraraya getiren Yapıların Diliyle Kentim: İstanbul-Alan Gezisi, tarihi yarımadada başladı. Öğrenciler Osman Hamdi Bey’in izinden giderek İstanbul Arkeoloji Müzesini keşfetti; lahitlerin ve Medusa’nın sırrını çözdü. Keşif ruhunu gittikçe benimseyen neşeli öğrenci topluluğu, İstanbul Hipodromunda gerçekleştirilen ikinci kısımda ise Troya Oyununu oynayarak Antik İstanbul’un ruhunu canlandırdı.
Dünyanın en büyük müzeleri arasında bulunan İstanbul Arkeoloji Müzeleri 1869 yılında “Müze-i Hümâyûn” adıyla kuruldu. Ana binası Arkeoloji Müzesi olan yapının diğer iki bölümü ise Eski Şark Eserleri Müzesi ve Çinili Köşk Müzesi.
İstanbul Arkeoloji Müzesi denince akla gelen ilk isim elbette Osman Hamdi Bey. 29 yıl boyunca müzesinin müdürlüğünü yapan Osman Hamdi Bey, ilk Türk arkeolog olarak kabul ediliyor. Aynı zamanda, Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesinin (Sanayi-i Nefise Mekteb-i Alisi) kurucusu.
Osman Hamdi Bey, Nemrut kazısı sırasında ortaya çıkarılan Antiokhos başı ile, 1883. İstanbul Arkeoloji Müzeleri, Fotoğraf Arşivi, 11190.
Kaynak: https://aktuelarkeoloji.com.tr/kategori/tahribat/osman-hamdi-bey-ve-osmanli-arkeolojisinin-baslangici
Bizans’tan Günümüze
Sultanahmet Camisine komşuluk eden, Bizans’ın “açık hava stadyumunun” tarihi yaklaşık 2 bin yıllık bir geçmişe uzanıyor. Araba yarışları ve spor aktiviteleri başta olmak üzere, önemli etkinliklerde imparatorların yüksek bir noktadan halkı izlediği çok geniş bir alan. 17’nci yüzyıl Osmanlı’sında ise cirit oyunları için sıkça kullanılmış. Neredeyse her bir noktası değerli eserlerle çevrili: Dikilitaş (Theodosius Sütunu), Yılanlı Sütun (Burmalı Sütun), Örme Dikilitaş…
Yaşamaya devam eden tarihi yerinde gören, hayal kuran, İstanbul’un antik atmosferini paylaşan öğrenciler etkinlikten mutlu ayrıldı. Anabilim Okulları öğretmenlerinin rehberliğinde ve onların yoğun emekleriyle tamamlanan programda, kültürel miras bilinci öğrencilere yalnızca hikâye edilerek değil, deneyimleterek aktarıldı.