BUGÜN 5 HAZİRAN DÜNYA ÇEVRE GÜNÜ
Çevre sorunları, tüm dünyada yapılan bir çok etkinlikle bugün gündeme taşınıyor. ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen de çevre sorunlarının bütüncül politikalarla değerlendirilmesi gerektiğini söyleyerek, Anadolu halkının yaşadığı topraklar için mücadele etmeye başladığını belirtti;
ÇEKÜL Vakfı, doğanın ve kültürün öznesi ve kullanıcısı olan halkın, kendi yaşam kaynaklarını kurutmaması için yıllardır mücadele vermektedir.
Halkların geleceği doğal çeşitliliğe dayalı şekillenir. Bizim en büyük sorunumuz, geleceğini şekillendirmeye çalışan halka, bugün suyun, yarın toprağın, daha sonraki gün havanın biteceğini anlatamamaktır.
Sadece “su”, hava ya da “orman” diye birbirinden ayırmadan, tüm doğal ve tarihsel çevreye bir bütünlük içinde bakabilmeyi öğrenmemiz gerekiyor. Dünya Çevre Günü'nü kutladığımız bu günlerde, ne yazık ki hala çözüme yönelik, insanlığa, doğaya yönelik çalışmaları bir ülke politikası haline getiremedik. Doğal kaynakları tüketen, yok eden bir ekonomik kalkınma hamlesinin yarını olmadığı gerçeğini anlatamadık. Oysa, ben elli yıldır Anadolu’yu dolaşıyorum; her köyünü, her meydanını, her ırmağını ve buradaki değişimleri biliyorum. Görüyorum ki, Anadolu insanı doğasının ve kültürünün elinden kayıp gittiğini fark ediyor, tarihine sahip çıkmak için mücadele ediyor.
Havza Birlikleri önemli
ÇEKÜL Vakfı olarak, Anadolu’nun her köşesindeki tarihi değeri çevresiyle bir bütün şeklinde korumaya çalışıyoruz. Anadolu halkı, yapılan somut, sonuç verici çalışmalarla, Koruma bilinci nedir? Neden gereklidir? gibi soruların cevaplarını artık çok iyi biliyor; çünkü yaşayarak, deneyimleyerek doğruyla yanlışı ayırt edebiliyor. Ülkemizde son yıllarda Havza Birliklerinin kurulması için yoğun çalışmalar yürütüyoruz. Havza Birlikleri, sadece “su” alanlarının varlığını devam ettirmesi için çalışmıyor; o yöreyi bir bütün olarak değerlendirip sosyal, kültürel ve ekonomik kalkınması için kapsamlı çalışmalar yürütüyor. Su, toprak, orman, hava, insan, bunların hepsi bir bütün. Biri olmadan diğerinin varlığı anlamsızlaşır. Medeniyetler, ancak böyle varolur.
Dünya Çevre Günü'nde, Türkiye’yi bir bütün olarak düşünerek, insan varlığının da aslında doğal güzelliklerimiz kadar, çeşitli ve zengin olduğunun bilincine varmalıyız. Türkiye’yi oluşturan insanlar, bu toprakları seviyor; çiftçi, tarlasını, hayvanını, evinin yanından akıp giden dereyi seviyor; ve bu topraklarda tutunmak için birçoklarının görmediği bir mücadele veriyor. Felaket senaryolarıyla vakit kaybetmeden, sonuç alabileceğimiz bütüncül politikalar geliştirmeliyiz.