14 yıllık bilgi ve birikim paylaşıldı
14 yıldır, ülkenin kültürel koruma politikalarına yön veren, yeni kavramlar, yaklaşımlar geliştiren ve somut, somut olmayan kültürel mirasın korunmasını yerel yönetimlerin önceliği haline getiren Tarihi Kentler Birliği, 4. dönem yönetimini seçti. 24 Mayıs’ta İstanbul Pendik’te yapılan yılın ilk toplantısında TKB’nin yeni yönetimi bayrağı devraldı. TKB başkanı bu kez Karadeniz Bölgesinden; Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz oldu.
310 tarihi belediyeden, başkan ve meclis üyelerinin katıldığı buluşma, ÇEKÜL Yönetim Kurulu üyesi Hasan Özgen’in hoş geldiniz konuşmasıyla başladı. Tarihi Kentler Birliği tanıtım filmi, yerel seçimlerden sonra çoğu değişen belediye başkanı için, Hasan Özgen’in değimiyle 14 yıllık umuda yolluculuğun özeti oldu.
Filmin ardından söz alan TKB Başkanı Asım Güzelbey ve Birliğin eski başkanı Mehmet Özhaseki’nin konuşmaları ise tecrübe paylaşımı niteliğindeydi. TKB Danışma Kurulu ve ÇEKÜL Vakfı Başkanı Prof. Dr. Metin Sözen, meclis seçimlerinden önce bir değerlendirme konuşması yaparak, Tarihi Kentler Birliği’nin temel ilkelerini, üye belediyelerin sorumluluklarını hatırlattı.
Seçimlerin ardından ise Tarihi Kentler Birliği’nin yeni Başkanı ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz söz aldı.
Dr. Asım Güzelbey, TKB başkanı olarak üyelere son kez seslendi
Güzelbey sözlerine Soma’da hayatını kaybeden işçileri anarak başladı ve aramızdan ayrılan iki danışma kurulu üyesi Oktay Ekinci ile Derviş Parlak’ın emeklerini hatırlatarak saygısını dile getirdi.
"2000 yılında bir grup kültür sevdalısının bir araya gelerek kurduğu Tarihi Kentler Birliği, Türkiye’nin en saygın kurumlarından biri oldu. Ve 2013 yılında Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülü’ne layık görüldük. 4 yıldır birliğin başkanlığını yapıyorum. İlk başkanımız Erdoğan Bilenser ve daha sonra görevi devraldığım Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki bu birliğe çok büyük katkı sağladı. TKB’nin kurulduktan sonra, Anadolu’nun ücra köşelerinde bile kültür varlıklarının ayağa kalktığını görmeye başladık. Mezbelelik olan yerler bugün yaşayan tarih olarak karşımıza çıkıyor. Bir eseri restore etmek tabi ki çok kolay değil. Ama eğer o restore ettiğiniz esere fonksiyon veremezseniz, yaptığınız işin bir müddet sonra boşa gittiğini görürsünüz. Artık TKB üyelerinin hedefleri arasında UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesine girmek var. 54 tane alan, aday listede; Trabzon Sümela, Şanlıurfa Harran, Diyarbakır Sur, Alanya, Mardin, Bursa Cumalıkızık, İsakpaşa, Sagalassos, Hatay St. Pierre Kilisesi, Gaziantep Zeugma, Yesemek adını burada sayamayacağım toplam 54 kültürel alan…
Başkanlığım süresince 4 yıl içinde ulusal ve uluslararası birçok toplantıya ev sahipliği yaptık. Bursa’da düzenlediğimiz çarşı, mahalle ve kırsal mimari sempozyumları son derece başarılı geçti. 2 yıl önce Gaziantep’te 7. İpek Yolu Şehirleri Forumunu düzenledik. İpek Yolu şehirlerine bugüne kadar genelde İranlı belediyeler sahip çıkıyorlardı. Tahran, Şiraz gibi… Daha sonra Çeçenistan’da bu toplantı yapıldığında değerli Metin Hocam ile istişare ettik ve dedik ki, ‘İpek yolu çok önemli, İpek yolu adını değiştirdi. Artık Kültür Yolu oldu. Biz Türkiye belediyeleri olarak ve dolayısıyla TKB olarak İpek Yolunda mutlaka görev almalıyız.’ diye karar verdik. Ve Çeçenistan’a gittik. Çeçenistan’da Türkiye’de yapılan kültür yatırımlarını ve TKB’nin önemini anlatan bir konuşmak gerçekleştirdik. Daha sonra bu toplantının Gaziantep’te yapılmasını sağladık; 35 ülkeden 125 kişi katıldı.
TKB olarak geçtiğimiz dönemde uluslararası birçok toplantıya da bizzat katıldık. Özellikle Dubrovnik’deki Avrupa Tarihi Kentler Birliği toplantısında şunu gördük: Bizler Avrupa’daki meslektaşlarımızdan asla geri değiliz. Hatta çabuk karar alma ve uygulama konusunda Avrupalı birçok belediyeyi geride bıraktığımızı gördük ve bizim yaptığımız sunumlar fevkalade doyurucu oldu.
Yerel seçimlerle birlikte birlik meclisimizin %50’sinin değiştiğini görmekteyiz. Geçtiğimiz dönemlerde görev yapan arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Yeni seçilen arkadaşları da yürekten kutluyorum. TKB üyelerinin asla ve asla ivmeyi düşürmemeleri lazımdır. Kalıcı değerler korunmalıdır. Projeler doğru ilkelerle kurgulanmalıdır. Öngörülü ve etkin çözümler getirilmelidir. Çok boyutlu koruma anlayışı sürdürülmelidir. Kültür mirasının korunmasında özellikle restorasyon kalitesi yükseltilmelidir. Bu konuda bütün arkadaşların bir çaba içinde olduğuna inanıyorum.
Bu benim TKB başkanı olarak son konuşmam. Ama Metin Hocanın çırağı olmaya devam edeceğim. Metin Hoca Türkiye için çok büyük bir değerdir. Ondan istifade etmek size ve şehrinize çok şey kazandırır. Örneğin Metin Hoca’nın sihirli eli değdikten sonra Gaziantep bugün bir kültür şehri oldu. 14 tane müzeye sahip, sokak sağlıklaştırmasıyla beraber 2500 civarında tarihi eser restorasyonu yapıldı. 5 yıldızlı dört otelimiz vardı; şimdi 14 tane oldu. Metin Hoca’nın değerini bilmemiz lazım. Onun eteğinden tutan daima kazanır."
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Özhaseki:
"Herkesin TKB ile bir tanışma hikâyesi var. Benim de hikâyem şöyle: 2000’li yılların başında bir yazı geldi, ‘TKB kurulmuştur, üye olun’. ‘Yine birileri birlik kurmuş, bizden aidat alacaklar, sonra da belirsiz işler olacak’ diye düşündük. Sonra İç İşleri Bakanı Sadettin Tantan imzalı bir yazı daha geldi. TKB’nin Kapadokya toplantısına davet yazısı… Bakan da çağırdığına göre vardır bir hikmeti diyerek gittik. Tabi biranda hayatımızın akışı değişti. Oraya gidince hafif bir virüs kapılıyor, o virüs kapıldıktan sonra da bu hastalık kolay kolay kimseden çıkmıyor.
Kapadokya toplantısında şu anlatıldı: Üzerinde yaşadığımız coğrafya dünyanın en eski yerleşim yerlerinden birisi. Anadolu coğrafyasının her köşesinde ya hüzünlü bir macera var, ya saygın bir anı var, veya bir tarihi eser var, bunlar korunmalı. Anadolu adeta bir açık hava müzesi gibi. Koruyacağımız eserler gelecek kuşaklara aktarılmalı. Bu bizim için bir görev.
Evet, bunlar söyleniyordu. Ve bunun için bir birlik oluşturulmuştu. O günden sonra hep birlikte o birliğe gönül verdik.
2004 yılından 2011 yılına kadar da Birliğin başkanlık görevini üstlendim. Benim için okul gibiydi. Ama bir taraftan da öğretmeye gayret ettim. TKB’yi TKB yapan yazılı olmayan kurallar var. O kuralları asla zedelememeye gayret ettim. Kapıdan girerken parti kimliğimi dışarıda bırakarak girdim. Bütün arkadaşlarımıza eşit davranmaya çalıştım.
Bizi biz yapan değerlerimiz var. Somut kültürel miras kadar, somut olmayan kültürel miras da önemli. TKB üyeleri artık geleneksel yaşam şekillerini de kayıt almaya başladı. Kitaplar, belgeseller hazırlamaya başladı. Bu da TKB’nin başarılarından biridir. Doğru adımlar atmak, kentin önceliklerini belirlemek için yol haritalarına ihtiyacımız var. Yerel yönetici sadece belediye başkanı değildir. Eğer işini hakkıyla yaparsa, oradaki toplumun lideridir. Kurumları bir araya getirir. ÇEKÜL’ün TKB için hazırladığı yol haritaları programı da bu doğru çabalarla, ortaklıklar kurarak dikkate alınması gereken önemli veriler, stratejiler içeriyor.
Kuruluşumuzun 10. yılında danışma kurulumuzdaki değerli hocalarımız birer değerlendirme yapmıştı. TKB’yi yeni tanımaya başlayan arkadaşlarımız için, not aldığım birkaç cümleyi paylaşmak istiyorum;
Mithat Kırayoğlu: “Tarihi Kentler Birliği buluşmalarında sadece insanları değil, kültürleri, bilgiyi, siyaseti, sevgiyi, birikimi de buluşturuyoruz; Yunus Emre Gibi. Gelin tanış olalım, işi kolay kılalım sözü öne çıktı. İşimiz kolay oldu. Şimdi de büyük kent, küçük kent ayrımı olmadan bu uzun ve zorlu yürüyüşte omuz omuza yürümeye ve paylaşmaya devam ediyoruz.”
Oktay Ekinci: “Burada okula giden bir öğrenci gibiyim. Ve bu okuldan 5 ders çıkardım. Birincisi ulusal mirasa, ulusal sahiplenme gerekiyor. İkincisi, kültür yöreseldir, yerinden fışkırır, o yörenin iklimi, gelenekleri, tarihi, coğrafyası kültürü oluşturur. Sonra üçüncüsü eş saygınlık. Kültür eş saygınlıktır, bir bütündür, tarihin armağanları arasında ayrım yapmamız doğru değildir. Dört, imar ve koruma bütünleşmelidir. Korumayı dışlayan bir imar, imarı dışlayan bir koruma yanlış olur.” Ve son olarak da, rahmetli Oktay Ekinci şöyle söylüyor. Söylediklerini aynen not almıştım, “Biz Cumhuriyet deyimini TKB olarak Türkiye’ye kazandırdık. Türkiye kendi köklerinden, Cumhuriyeti doğuran Anadolu uygarlıklarından kopar hale gelmişti. Sanki geçmişi yok ederek çağdaşlaşacakmışız gibi davrandık. Tarihi korumayı, kalkınmanın önünde engel gibi gördük. 11 bin yıldır bu topraklarda yaşıyoruz fikri ve bilincini TKB’de öğrendik.”
Prof. Dr. Ülkü Azrak: “Türkiye uluslararası kuruluşlara üye olma noktasında hep engellerle karşılaşmıştır. Fakat, Avrupa Tarihi Kentler Birliği üye olmamız için bize rica etmiştir. Anayasamızda sadece tarihi ve kültürel çevrenin korunmasından bahsedilir, temel hak ve özgürlükler arasında bu sayılmaz. Çevre hakkının bir insan hakkı olarak benimsenmesi ve geliştirilmesi gerekir. “
Prof. Dr. Cevat Gelen: “Burası bir okuldur, buluşmalarda birlik başkanlarımızın bilinçli, aydınlık işler yaptığını görmek coşkumuzu arttırıyor. Yerel yöneticilerimiz halkla birlikte onların yerel kimliğini ve kent kültürünü kazanmalarına yardımcı oluyor.”
Prof. Dr. Haluk Abbasoğlu: “Anadolu Uygarlıklarını bir bütün olarak ele almak ve hepsine aynı oranda değer vermek gerekiyor. TKB üyeleri bunu yapıyor. Eski eserleri seven ve koruyanların eşleri ve dostları, en şanslı eş ve dostlardır. Çünkü eskidikçe değerleri artar.”
Prof. Dr. Ruşen Keleş: “Uluslararası belgelerle, kültür varlıkları çerçevesinde yeni kavramlar gelişti, çevre haklarına ilişkin tabi bunlar, bunların başında ortak miras kavramı geliyor. Victor Hugo diyor ki, ‘Anıtlar sahiplerin ülkesindedir, ama anıtların güzelliği bütün insanların mal varlığını oluşturmaktadır.’ Bu ilke uluslararası çevre hukukuna girmiştir. Bu nedenle ortak mirası koruma ilkesi UNESCO, Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği’nin sözleşmelerinde yer almıştır.”
Prof. Dr. Metin Sözen: “Kişilerin, kurumların olduğu kadar, toplumların, kentlerin de özel anları vardır. Eğer 21. yüzyıl bir başlangıç, bir dönüm noktası ise, TKB uzun zaman dilimi içinde, özenle geliştirdiğimiz kavramları yaşama geçirmeyi, bir büyük birlikteliği, bir büyük yürüyüşü, bir büyük buluşmayı başarmış, doğanın ve kültürün birbirinden kopmaz bir parça olduğunu bir kez daha kanıtlamış görünüyor. Önce kendi kimliğini doğru tanımlarsan, birikimini ve gücünü sağlam değerlere oturtursan, uygarlıklar ülkesi olmanın sorumluklarıyla yola çıkarsan, kısa sürede dünyanın ulaşılan gerçekleri göz ardı edemeyeceğini gösterme şansı yaratırsın. Dileriz dalgalanmalarla dolu dünyamızda, bu ülkede kimlikli kentlerde yaşamamızın, hepimizin ortak beklentisi, ortak özlemi ve umudu olsun.”
Prof. Dr. Metin Sözen:
"Hedefi doğru koymadığınız ve bir ülkenin toprağına beraber ayak bastığınızın bilincinde olmadığınız zaman, farklı çıkar noktaları oluşabilir. Türkiye çok dikkatli olmak zorundadır arkadaşlar! Yaşadığı kentin hemşehrisi olan belediye başkanından başlayarak, her birey bütüne giden bir ülkenin geleceğinin bir parçasıyım demeli. Mekânlar kimler içindir? Kimler için üretildi? Kime ait? Hepsi bu dünyaya ait… Ama yaşadığımız topraktaki değerlerin öncelikli sahibi biziz. Biz bu ülkenin kötü bir kiracısı mıyız? Yoksa kötü bir ev sahibi miyiz? Eğer birbirimizle el sıkışmıyorsak, gözlerimiz birbirine sevgiyle bakmıyorsa, biri öbürüne farklı bakıyorsa ve biri öbürünün gerçek yaklaşımına direnç gösteriyorsa, ortaklık kurmak zorlaşır. Biz savaşlardan geldik, ama barışı yarattık. Bu topraklardan binlerce insan geçti. Son sahibi biziz. Uygarlık burada oluştu, felsefe burada oluştu, akıl burada buluştu. Ama bizim aklımızın yitirileceği günler olmamalıdır.
TKB’nin asıl kaynağı, üreten insan kaynağıdır. O açıdan TKB, Türkiye için bir gelecek umududur. Böylesi bir uygarlığa sahip olan ülke, onu doğru kullanmak zorundadır. Yolumuz uzun ama bizim aklımız kısa kalmasın. Ben gelmişim ömrümün sonuna, ama görmek istediğim şey kaynaklarımızı doğru kullanabilmek; bilgili insanı öne koymak. Bilgiyi de, tecrübeyi de üreten sizsiniz. Ama uygulama pratiklerinizden gelen bu tecrübeyi doğru insanlarla paylaşmanız gerekir.
İzlediğimiz tanıtım filmlerinde yapılan işlerin boyutunu gördünüz. Bu işte hiç bilmediğiniz birçok insanın emeği var. O yüzden bizim beraberliğimizin güçlü olmasının temellerinden biri emek veren insanların gönülden bağlılığıdır.
Türkiye’nin seçim sistemleri içindeki dalgalanmaların burada hiç yeri yok. Bu kapıdan hiçbir zaman parti siyaseti giremez. TKB çatısı altında aynı hedefler doğrultusunda buluşuyoruz: Doğal ve kültürel varlıklarımızı koruyarak, yaşatarak, gününüz ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde işlevlendirerek halkla buluşturmak, sokağıyla, ağacıyla, çarşısıyla, düzeyli yaşanabilir dokular yaratmak ve gelecek kuşaklara aktarmak. Kültür ve doğa öncelikli bir anlayışla kentlerimize bakmak. Yılladır bu hedefler doğrultusunda hareket ettik.
ÇEKÜL’ün Anadolu’daki özverili gönüllülerinin, karşılıksız emeği sayesinde, Tarihi Kentler Birliği size bir armağan olmuştur. Bu armağanı doğru kullanalım.
Tarihi Kentler Birliği ve Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Ziya Yılmaz:
"Değerli arkadaşlarım, beni bu göreve uygun gördüğünüz için teşekkür ediyor, şükranlarımı sunuyorum.
TKB’de görev yapmış olan, başkanlar, yönetim kurulu üyeleri, danışma kurulu üyeleri ve ÇEKÜL Vakfı’nın -başta Metin Sözen hocam olmak üzere- değerli heyetinin ortaya koyduğu bütün damıtılmış bilgi, birikim yapacağımız işlerin en büyük kaldıracı olacaktır.
1999 senesinde Samsun’da büyükşehir belediye başkanı seçildim. Dördüncü kezdir Samsun’da seçime katılarak bu görevi sürdüren bir arkadaşınızım. TKB’de yeni göreve gelen Encümen üyesi arkadaşlarımla birlikte omuzlarımızdaki sorumluluğun farkındayız. TKB bir okul olmaya devam edecek. Hep birlikte yeni kavramları, yaklaşımları öğrenmeye, paylaşmaya devam edeceğiz. Benden önceki üç başkan arkadaşım aynı hedefler ve ilkelerle hareket ederek Birliğin temellerini güçlendirdi. Onların desteği, tecrübeleri her zaman bizlere yol gösterecek. Eskiden yurt dışında onarılmış tarihi dokuları gördüğümde, bizim ülkemizde de görebilecek miyiz acaba? diye kıskanarak bakardım. 14 yıldır TKB’nin gösterdiği hedefler doğrultusunda, ülkemizde de artık tarihi dokusu korunmuş, ışıl ışıl sokak dokuları, meydanlar, çarşılar görüyoruz. Bu coğrafyanın her karışı, her tarihi dönemi, bütün uygarlıkları bizim için önemli. Ülke bütününde kültür öncelikli politikalar geliştirilmesi için kentlerinizde yaptığınız çalışmalar çok değerli. Bu nedenle doğru bilgi ve tecrübe akışını sağlamak için seminer ve buluşma ortamları çok önemli. Kentler arasında gelişen işbirlikleriyle bütüncül yaklaşımlar izlememiz mümkün. Bu ilk konuşmamda tekrar hepinize içten, kalbi sevgi ve saygılarımı sunuyorum."